21.1 C
İstanbul
26 Haziran 24, Çarşamba
spot_img

Bir zehirli salgı bezi

Bir şişmanlık salgını çağında yaşıyoruz desek abartmış olmayız.

Günümüzde tüm dünyada insanların kabaca üçte biri şişman. Üstelik bu eğilimde bir düşüş görülmüyor; öyle ki 2030 yılında fazla kilolu ve şişman olanların oranının %58’i bulacağı öngörülmekte.

Kadınlarda ve yaşlılarda daha yaygın olmakla birlikte şişmanlığın tüm yaş gruplarının sorunu olduğunu görüyoruz. Hayatın erken yıllarında şişmanlık, erişkinlik döneminde arttırdığı kalp & damar hastalığı riskiyle birlikte önemli bir küresel sağlık sorunu olarak karşımıza çıkıyor.

Kötü beslenme ve hareketsiz yaşam şişmanlık için en kritik iki risk. Dünya Sağlık Örgütünün vücut kitle indeksi kriterlerine göre bu indeksin (vücut ağırlığının boyun karesine bölünmesiyle elde ediliyor) 25 kg/m2’yi aştığı kişiler fazla kilolu. 30 kg/m2’yi geçmesi ise şişmanlık olarak kabul ediliyor. Ne var ki vücut kitle indeksi pek hassas bir kriter değil. Yaş, cinsiyet, etnik durum gibi faktörler vücut yağ oranını büyük ölçüde etkilediği gibi artmış vücut kitle indeksinin neden olduğu metabolik sorunlar bağlamında da insan toplulukları arasında farklılıklar mevcut.

Tüm ölümlerin yaklaşık %30’undan kalp-damar hastalıklarının sorumlu olduğu günümüz dünyasında şişmanlığa artmış koroner kalp hastalığı, hipertansiyon, felç, kronik böbrek hastalığı, şeker hastalığı riskleri eşlik etmekte. Bu riskleri değerlendirmede vücut kitle indeksi yanıltıcı olabiliyor. Bunun nedeni indeksin yağ kütlesiyle yağın dışında kalan miktarı ayırt edemiyor olması. Vücutta yağ oranı azalıp kas kütlesi arttıkça insülin duyarlılığı artarken diyabet ve kalp-damar hastalığı riski düşüyor. Toplam yağ kütlesi ise iç organların etrafındaki yağlar ve cilt altı yağ dokusu olarak ikiye ayrılıyor ki toplam yağdan ziyade bu iç organ yağlanması kalp-damar hastalığı riskini özellikle arttıran kısım. Vücut yağının %80-90’ı cilt altında yerleşirken kalan kısım karaciğer, kalp, iskelet kasları, böbrek boşluğu, göğüs kafesi, pankreas, damarların etrafı gibi normalde az yağ barındıran bölgelerde birikiyor ki iç organ yağlanmasından kast edilen bu.

Toplam yağın %5-15’ini oluşturan bu yağ dokuları salgıladıkları çok sayıda maddeyle metabolizmaya olumsuz etki eden, düşük düzeyli kronik inflamasyonu başlatan, kalp-damar hastalığı riskini pek çok mekanizmayla arttıran, adeta vücuda sonradan yerleştirilmiş bir zehirli salgı bezidir. Göbeklenme, karında toplanma olarak kendisini gösteren iç organ yağlanması yol açtığı kronik hastalıklar, kanserler, diyabet, psikolojik sorunlar ve diğer pek çok sağlık sorununun yanı sıra kalp-damar hastalıkları için ağır sigara içiciliğine benzer biçimde bağımsız bir risk faktörüdür.

İç organ yağ dokusu antropometrik ölçümler, biyoelektrik empedans analizi, ultrason, tomografi, manyetik rezonans gibi ileri yöntemlerle değerlendirilebilmekle birlikte pratikte en sık başvurulan bel çevresi ölçümüdür. Bel çevresi iç organ yağlanmasıyla cilt altı yağ kümelenmesinin toplamını ifade etmekle birlikte sadece cilt altı yağ kalça çevresi ölçümüyle belirlenebilir ve bel-kalça oranı hesaplanabilir. Bel çevresinin erkeklerde 102 cm (santimetre), kadınlarda 88 cm’yi aştığı durum iç organ yağlanmasının belirgin olduğuna işaret etmektedir. Menopoz öncesi kadınlarla kıyaslandığında erkekler iç organ yağlanmasına, başka bir deyişle göbeklenmeye daha eğilimlidirler; menopoz dönemine girmeleriyle birlikte kadınlarda da bu risk artmaktadır.

Akademik çevrelerde, medyada ve başta endüstrileşmiş toplumlar olmak üzere tüm dünyada iç organ yağlanması ve genelde şişmanlık bir halk sağlığı sorunu olarak giderek daha fazla gündeme geliyor. Egzersizle, kalori kısıtlamasıyla ilgili bilimsel kılavuzlar yayınlanırken çeşitli isimlerle diyetler öne sürülüyor ve ilaçlarla tedavi seçenekleri üzerinde çalışılıyor. Biz insanlar önceki çağlara kıyasla sanayileşmenin, kentleşmenin, ekonomide düzelmenin, beslenmenin artışı ve çeşitlenmesinin, teknolojinin, makinelerin hayatımıza girmesiyle yaşamlarımızı bedenlerimizi daha az çalıştırarak sürdürebilen varlıklar haline gelmemizin karşılığında çocuktan yaşlıya yeni bir riskle mücadele halindeyiz.

KAYNAKLAR

  • Cesaro A, ve ark.: Visceral adipose tissue and residual cardiovascular risk: a pathological link and new therapeutic options. Front Cardiovasc Med. 2023; 10: 1187735.
  • Nauli AM, Sahar M: Why Do Men Accumulate Abdominal Visceral Fat? Front Physiol. 2019; 10: 1486.
  • Greendale GA, ve ark.: Changes in Regional Fat Distribution and Anthropometric Measures Across the Menopause Transition. J Clin Endocrinol Metab. 2021; 106: 2520–34.
  • Recchia F ve ark.: Dose–response effects of exercise and caloric restriction on visceral adiposity in overweight and obese adults: a systematic review and meta-analysis of randomised controlled trials. Br J Sports Med. 2023; 57: 1035–41.
Osman Akdemir

Tıp doktoru; kardiyoloji profesörü. Yazmış olduğu dört kitap bölümü ve uluslararası & ulusal dergilerde yayınlanmış çok sayıda araştırması bulunuyor. 2015 yılından bu yana Medya Günlüğü'ndeki Beyaz Önlük köşesinde koruyucu kalp & damar sağlığıyla ilgili makalelerinin yanı sıra, Dikiz Aynası köşesinde tarihle tıbbın kesiştiği geçmişten öyküleri ve mektupları yayınlanıyor.

Osman Akdemir
Tıp doktoru; kardiyoloji profesörü. Yazmış olduğu dört kitap bölümü ve uluslararası & ulusal dergilerde yayınlanmış çok sayıda araştırması bulunuyor. 2015 yılından bu yana Medya Günlüğü'ndeki Beyaz Önlük köşesinde koruyucu kalp & damar sağlığıyla ilgili makalelerinin yanı sıra, Dikiz Aynası köşesinde tarihle tıbbın kesiştiği geçmişten öyküleri ve mektupları yayınlanıyor.

İlginizi Çekebilir

4,757BeğenenlerBeğen
678TakipçilerTakip Et
11,600TakipçilerTakip Et

Popüler İçerikler