Salı, 30 Eyl 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
Serbest Kürsü

Bir zamanlar Peru

Alper Eliçin
Son güncelleme: 16 Nisan 2025 19:50
Alper Eliçin
Paylaş
Paylaş

Üç hafta önce başlamış olduğum Peru Bolivya anılarıma bugün Cusco ve İnkaların kutsal olarak tanımladığı Urubamba Nehri Vadisi ile devam edeceğim.

8 Haziran 2004 Pazar sabahı Puerto Maldonado’dan Cusco’ya uçtuk. Cusco, And Dağları arasında, 3400 metre yükseklikte, nüfusu 430 bin civarında bir kent. Ülkenin güneydoğusunda yer alıyor. 16. yüzyılda İspanyollar tarafından ele geçirilene kadar İnka İmparatorluğu’nun başkentiymiş. Nüfusun büyük çoğunluğu Quechua halkı. Tabii tüm Peru’da olduğu gibi melezlere de rastlanıyor.

Cusco Havalimanı bir vadinin içerisinde. Piste tek yönden inilebiliyor, zira pistin üç tarafı dağlarla kaplı. Yani Artvin’in şoförleri gibi, buraya inen pilotların da sadece bir kez hata yapması mümkün. Uçak vadide alçalırken, yamaçlarda uçaktan daha yükseklerde otlayan koyunları camdan görmek olası. Bana bu yaklaşma epey ürkütücü gelmişti.

Quechualar için üç canlı kutsal: Göklerde akbaba (condor), yeryüzünde puma ve yer altında yılan… Akbaba gökyüzünde yaşayan tanrıların (Hanan Pacha) dünyasını temsil ediyor. Adına çoğumuzun bildiği bir şarkı bile yapılmış. Bu şarkı pek çok tanınmış şarkıcı tarafından modernize edilmiş ve tüm dünyada tanınıyor. 1913’de Perulu bir besteci olan Daniel Alomia Robles tarafından bestelenmiş. Ben size önce Quechualı bir sanatçı olan Leo Rojas’tan enstrümental halini, daha sonra da Simon & Garfunkel’dan uyarlanmış halini altta sunuyorum. Müziği dinlerken videolarda izleyeceğiniz And Dağları ve Machu Picchu manzaralarının sizleri bir an için Quechua dünyasına götüreceğinden eminim.

Puma ise yaşamın dünyasını, yani yeryüzünü (Kay Pacha) temsil ediyor. Yer altını ya da ataları temsil eden hayvan ise yılan (Uku Pacha). Akbaba ruhsal dünyaya geçişi ve bilgeliği, puma gücü ve cesareti, yılan ise değişimi ve ölümden sonra yeniden doğuşu simgeliyor ve bu üç hayvan Quechua felsefesinin temelini oluşturan doğa ve ruhani dengeyi anlatıyor.

Puma yeryüzünü temsil ettiğinden, İnkaların başkenti Cusco da bir puma şeklinde planlanmış. Kentin merkezindeki Plaza de Armas (Silahlar Meydanı) ise kent planlayıcılar tarafından pumanın gözünün olması gereken yere inşa edilmiş. Meydanın Quechua dilindeki adları ise ağlama veya tören yeri anlamına gelen Huacaypata veya Wakaypata. İnka döneminin en önemli dini ritüelleri, festivaller ve devlet törenleri bu meydanda gerçekleşirmiş. İspanyollar bu meydanı işgalden sonra ikiye bölmüşler ve İnka yapılarını da yıkarak tipik İspanyol şehircilik anlayışına göre yeniden inşa etmişler. Plaza de Armas’ın çevresine de idari binalar, kiliseler ve bazı diğer önemli yapıları yerleştirmişler.

Biz de Cusco’daki ikinci akşamımızda bu meydanda enteresan bir festivale rast geldik. Quechua halkı bir İsa kuklasının ardından şarkılar söyleyerek yürüyor, zaman zaman dans ediyordu. İsa’nın ten rengi Quechualar gibi koyuydu ve etek giydirilmişti.

Birden 3400 metreye çıkınca, doğal olarak kişilerde yükseklik hastalığı semptomları da oluşabiliyor. Bu semptomlara karşı en iyi çare koka çayı içmekmiş. Kokainin ham maddesi olan koka bitkisi And Dağları’nda yaşayan halkların geleneksel bir tüketim malzemesi. Çiğnendiğinde soğuk havaya karşı direnç sağladığı düşünülen bu bitkinin yaprakları dini ritüellerde de binlerce yıldır tütsü olarak kullanılıyormuş.

Koka çayı Peru ve Bolivya’da oldukça yaygın ve kullanımı yasal. Bizdeki sallama veya poşet çaylar gibi marketlerde satılıyor. Ayrıca otellerin lobisinde de sebiller içerisinde sürekli sıcak halde bulunuyor. Özellikle deniz seviyesinden Cusco’ya yeni gelenlere yükseklik hastalığına karşı bu çay tavsiye ediliyor. Dolayısıyla biz de dört yıldızlı Libertador Otelimizin lobisinde, biraz da çekinerek, bu çaydan bir iki fincan içtik. Bana bir olumsuz etki yapmadı. Tatsız tuzsuz, aroması da olmayan bir şeydi. Geçen yazımda belirttiğim gibi tura ben, eşim, baldızım ve bacanağım olmak üzere dört kişi katılmıştık. Ertesi sabah kahvaltıya oturduğumuzda, bolca koka çayı içmiş olan baldızıma gece odalarındaki abajurun saldırdığı haberini aldık! Koka çayının etkileri…

Cusco’da kaldığımız iki gün içerisinde yakın çevredeki bazı ören yerlerini gezdik. En ilgimi çeken, adı Saksayhuaman oldu ( İngilizce Sexy Woman’ı çağrıştırdığından ve etkileyici Cusco manzarasından) ama Tambomaçay, Kenko ve Puka Pukara’yı da gezdik.

And Dağları’ndan bir akbaba

Saksayhuaman’da çimento olmadığından, kale duvarlarının çok hassas bir işçilikle oluşturulan kilit taşlarıyla inşa edilmiş olduğunu ilgiyle gözlemledik. İmalat o kadar iyi yapılmıştı ki taşların arasında en ufak bir boşluk bile yoktu. Sürekli çok şiddetli depremlerle sarsılan bu bölgede bir mühendislik harikası yaratmışlar. Kilit taşlarından yapılan duvarların İnka döneminden daha önceki bir uygarlık tarafından yapıldığı iddiaları da var. Ancak bu hipotez halen arkeoloji camiasında tam olarak benimsenmiş değil.

Tambomaçay İnka aristokrasisinin bir mesire yeriymiş. Bugün hâlâ akan bir su nedeniyle İnka Hamamları olarak da biliniyor. Kanallar, şelaleler ve küçük havuzlarla, kutsal bir element olarak kabul edilen suyla ilgili ciddi mühendislik yapıları var. Puka Pukara bir İnka kalesi olarak inşa edilmiş. Cusco’dan Kutsal Vadi Urubamba’ya giden yol üzerinde stratejik bir konumu var.

Kenko’da ise kayalara oyulmuş zigzag şeklinde kanalların bulunduğu bir mağara var. İçerisinde de yine kayalardan yontulmuş bir sunak var. Bu mağarada ölülerle veya tanrılarla iletişim kurulduğu düşünülmekte.

Cusco’da geçirdiğimiz ikinci geceyi takiben, otobüsle Kutsal Vadi’ye doğru yola çıktık. Ortasından Peru’nun önemli nehirlerinden Urubamba’nın geçtiği bu vadi 60 kilometre (km) uzunluğunda. Genişliği 1 ila 10 km arasında değişiyor. Hem vadinin tabanında hem de dik yamaçlarında tarım yapılıyor. Anlatıldığına göre, tarım için toprak ülkenin başka yerlerinden taşınmış. İnkalar tekerleği keşfedememiş olduklarından bu nakliyatın nasıl yapıldığı günümüzde hâlâ tartışma konusu. Dik yamaçlarda tarım yapabilmek için taraçalar oluşturulmuş.

Pisak pazar yerindeki kilimler

Vadide ilk durağımız Pisak harabeleri oldu. Kent, İnka terasları ve tapınaklarıyla ünlüymüş. Her zamanki gibi kenti dolaşmanın yanı sıra pazar yerine de uğradık. Değişik mısır çeşitleri ve yerel motiflerle süslü dokumalar, kilimler en çok ilgimizi çeken ürünler oldu.

Vadide ikinci durağımız Ollantaytantanbo oldu. Burası da ağırlıklı olarak Quechua halkının yaşadığı önemli bir kent. İspanyollara karşı en önemli direnişi örgütleyen Manco Inca, Ollantaytambo’da ateşli silahlarla donanmış kuvvetlere karşı İnkaların elde ettiği nadir zaferlerden birini kazanmış. O nedenle bugün kentin ana meydanında bir heykeli var.

Manco Inca’nın Ollantaytambo’daki heykeli

Ollantaytambo’da geceyi, zamanında bir İspanyol asilzadesine ait bir malikane olan otelimizde geçirdik. Binanın giriş kapısının hemen üstündeki çatısında iki küçük boğa heykeli dikkatimi çekti. Daha sonra gezimiz esnasında, bu küçük boğa heykellerinin hemen hemen her evin girişinde çatıda bulunduğunu fark ettim. Peru’nun daha sonra ziyaret edeceğimiz Pucara köyünde üretilen bu seramik heykelcikler, Quechua, Ayamara ve İspanyol kültürlerinin kaynaşması sonucu ortaya çıkmış. Boğa figürleri ev sakinlerini kötü ruhlardan ve talihsizliklerden korur, bereket ve refah getirir, çiftler halinde yerleştirilerek evlilikte denge ve uyumu temsil ederlermiş. Boğa Amerika kıtasına İspanyollar tarafından getirilmiş. O nedenle kesin olmamakla birlikte İspanyollardan önce boğa figürlerinin yerine bir çift pumanın yerleştirildiği tahmin ediliyor.

İzleyen gün sabah erkenden kalkarak gezimizin en üst noktasını oluşturacak olan Machu Piccu’ya ulaşmak için Ollantaytambo tren istasyonuna geçtik ve Cusco’dan gelen, ray açıklığı oldukça dar ve tek hat olan turistik trene bindik. Vadinin dik yamaçlarının en üst noktalarına kadar görülebilmesi için vagonların üstü de camla kaplıydı. Yanımızda akan nehri ve vadinin muhteşem manzarasını izleyerek, bir süre sonra bir köyün merkezinden geçerek son istasyona ulaştık. Köyün ana caddesi yerine tek hat bir demiryolu vardı ve iki tarafında turistik eşya satan mağazalar ve yeme içme mekanları yer alıyordu. Machu Picchu’nun hemen dibinde olan bu köyün adı Aguas Calientes Thermales Minerales, yani Türkçesi Sıcak Mineralli Termal Sular. Nitekim burada kaplıcalar varmış.

Bu köyden midibüslere binilerek gayet virajlı ve zahmetli bir tırmanışla Machu Picchu’ya ulaşılıyor. Gezinin o bölümü ve devamını da haftaya anlatmaya devam edeceğim.

Manşet fotoğrafı: Plaza de Armas

Not: Bu yazım ilk olarak noktakibris.com sitesinde yayınlanmıştır.

1. Bölüm:

İnkaların topraklarında…

***

Medya Günlüğü sosyal medya hesapları:

X

Bluesky

Facebook

Instagram  

Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
YazanAlper Eliçin
Takip et:
1974 yılında Alman Lisesi’nden mezun oldu. Öğrenimine Boğaziçi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü’nde devam etti. İngiltere’de Sussex Üniversitesi’nde Yöneylem Araştırması ve ABD’de Clemson Üniversitesi’nde İşletme alanlarında yüksek lisans yaptı Dünya Bankası'na değişik projelerde danışmanlık yaptı, Çukurova Metropolitan Bölgesi Kentsel Gelişim Projesi'nde ise proje direktör yardımcılığı görevini üstlendi. Gayrimenkul geliştirme projelerindeki deneyimini zaman içerisinde turizm yatırımlarına yönlendirmiştir. İş yaşamına 1990 yılından itibaren Pegasus Havayolları'nda kurucu ortak olarak devam etti, şirkette genel müdür yardımcısı ve yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptı. İstanbul Havayolları'nda genel müdür yardımcılığı, Kavrakoğlu Management Institute’da başkan yardımcılığı görevlerinde bulundu. Havayolu yönetimi, yeniden yapılandırılması, şirket birleştirme, ayırma ve satın almaları ve gayrimenkul yönetimi konuları uzmanlık alanlarından. Merkezi Paris'te olan Milletlerarası Ticaret Odası Havacılık Komitesi'nde uzun yıllar Türkiye'yi temsil etti, Türkiye Havacılık Vakfı Yönetim Kurulu Başkanlığı ve Türkiye Özel Sektör Havacılık İşletmeleri Derneği Başkan Yardımcılığı görevlerinde de bulundu. 2008 yılında BCD Eğitim ve Danışmanlık Ltd’nin kurucu ortağı oldu. Halen serbest danışman ve eğitmen olarak çalışmaktadır. Bugüne kadar Türkiye, KKTC, Rusya, Gürcistan, Azerbaycan, Romanya, Mısır, Belçika, İsviçre ve Avusturya’da eğitimler vermiş, danışmanlık yapmıştır. Ayrıca, Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde dijital yayın organlarında köşe yazarlığı yapmaktadır. Çok iyi düzeyde Almanca ve İngilizce biliyor. Dağ tırmanışları ve doğa yürüyüşlerine ilgi duyuyor, Ağrı ve Musa dağları tırmandığı dağlar arasındadır. Okumak ve seyahat etmekten büyük zevk alıyor.
Önceki Makale Macron “büyük oynuyor”
Sonraki Makale Kentlerin en güzeli Konstantinopolis

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

*Serbest Kürsü

Tepkiler umursanmadı Antalya Arkeoloji Müzesi yıkıldı…

Gürsel Demirok
30 Eylül 2025
EditörSerbest Kürsü

Schrödinger’in kedisi ve Nazife Hanım

Alper Eliçin
30 Eylül 2025
Serbest Kürsü

BM: Emperyalizmin kurumsal çerçevesi

Metin Duyar
29 Eylül 2025
Serbest Kürsü

Satranç tahtasında tavla oynayan Türkiye

Yıldırım Aktuğan
29 Eylül 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?