Pazartesi, 12 May 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
Serbest Kürsü

Bir fincanda tarih turu

Halil Ocaklı
Son güncelleme: 17 Nisan 2025 13:11
Halil Ocaklı
Paylaş
Paylaş

Son yıllarda kahve atak yapsa da çay Türkiye’nin ve dünyanın bir numaralı içeceği olmaya devam ediyor. Çaysız bir dünya hayal etmek bile zor. Çayın sudan sonra dünyada en çok tüketilen içecek olduğu söyleniyor.

İşte çayın efsanelerle dolu  tarihi hakkındaki notlarım:

• Michael Moller (Edinburgh Kraliyet Botanik Bahçesi), çayın biyo-coğrafyası üzerine şöyle diyor: “Çayın anavatanının Hindistan’ın Assam bölgesi olduğunu, Çin tipi çayın bu bitkiden yaklaşık 22.000 yıl önce ayrılarak türleştiğini düşünüyoruz”. 

• İ. Ö. 7. yüzyılda yazılan Hint destanı Ramayana’da çayın tıbbi amaçla ağızda çiğnendiği ya da sütlü yulaf lapası içine katılarak tüketildiği bilgisi yer alıyor.

• Demlenmiş bir içecek olarak çay hakkındaki ilk kitabı Çinliler 760 yılında yazdı (Ch’a Ching)

• Söylenceye göre Çin İmparatoru Shen Nong bir ağacın altında dinleniyormuş. İmparatora sunulmak üzere içme suyu kaynatılıyorken rüzgârla savrulan çay yaprakları tencerenin içine düşmüş. Yapraklar çıkarılarak servis edilen bu suyu İmparator pek beğenmiş. Bitkilere meraklı imparator, keyif alarak içtiği bu sudan tekrar tekrar isteyince çay içme geleneği doğmuş. Hep çay ağacının yanında oturduğu, ölene kadar çaydan başka bir şey içmediği aktarılır. Anlatılanların düzmece olduğu açık fakat çay bir şekilde yaygınlaşarak yalnız Asya’da değil tüm dünyada fenomen bir içecek haline geldi.

• Çayın adı dünya dillerinin çoğuna Mandarin Çincesindeki “ÇA” sözünden geçmiş. Tea veya Tee gibi sözler ise güney Çin Fujian lehçesindeki “Tc’EA” sözünden geçmiş.

• Türkçede ırmaktan küçük akarsular için kullanılan çay kelimesi, çağlamak eyleminin kökü olan “çağ” sözünden türemedir. Akarsu çayın içilen çayla dilsel bir ilgisi yoktur.

• Çayı 17. yüzyılda Avrupa’ya ilk getirenler İngilizler değil, Hollandalı gemicilermiş.

• Çayı İngilizler 1661’de Portekiz’den gelin gelen bir prenses sayesinde tanıdı.

• Semaveri Ruslar buldu. Rusçada Samovar (sam+varit) “kendiliğinden kaynayan” demektir.

• Sallama çayı ilk bulan Hintlermiş. Küçük ipek keseleri çay poşeti olarak kullanmışlar.

• Roberta Lawson adlı Amerikalı kadın girişimci, filtre kağıdından bildiğimiz çay poşetini bulup 1901’de patentini almış.

• Antik çağlarda Çin’in en önemli 3 ürünü çay, ipek ve porselendi. Orta Asyalılar savaş atı karşılığında kumaş ve çay alıyor, sonra bunları kendi aralarında para olarak kullanıyordu.

• Çay, İngiltere’de sadece erkeklerin girebildiği lokallerde satılırdı. Twining ailesi 1717’de kadınların da girebildiği ilk çayevini, şimdilerde çay müzesi olan Golden Lyon’u açtı.

• Bergamotlu çay karışımı “Earl Grey” adını eski İngiltere Başbakanı Charles Grey’den almıştır. “Earl” bir soyluluk unvanıdır ve erken anlamına gelen “early” ile ilgisi yoktur.

• İngilizler Çin’e gümüşle ödeme yaptığından çay, kahveden 8-10 kat daha pahalıya geliyordu. 1800’lere gelindiğinde maliyeti düşürmek için gümüş yerine afyonla ödeme yapmaya başladılar. İngilizler tarihin görüp görebileceği en büyük uyuşturucu taciri olmuştu. Afyon tüketimi Çin’deki bağımlı sayısını artırınca 1840’larda meşhur Afyon savaşları patlak verdi. Çin fena yenildi ama İngilizlere çay satışı da yasakladı.

• İngilizler bunun üzerine çay bitkisini özel ajanlar aracılığıyla Çin’den kaçırıp Hindistan, Sri Lanka ve Kenya’da ekti, çay ticaretini bir süre daha tekelinde tuttu.

• Richard Blechynden adlı girişimci 1904’teki Missouri Expo’da ziyaretçilere çay satmaya çalışıyormuş. Ancak yaz ortasında klimasız fuar alanında sıcak çay satılmıyordu. Yanında çalışan bir Rus göçmen çaya buz katıp satmayı önermiş. Richard “Iced Tea” diye satmış, tutturmuş ve milyoner olmuş. Günümüzde Amerikalıların % 80’i çayı buzlu içiyor.

• Osmanlı döneminde tarımsal çay üretim girişimleri başarısız olmuş. Çay tüketimi Tanzimat’tan sonra artarak, kahvaltı sofralarında yerini almış ancak 1935’e kadar hep import/kaçak çay içilmiş. Zihni Derin adlı girişimci mühendis, 1935’te Gürcistan’dan getirdiği fidelerle Rize’de yerli çay yetiştirmeyi başarmış.

• Böylece Türkler kişi başına yıllık 3,5 kg çay tüketimi ile açık ara dünya şampiyonu olmuş.

• Çay ağacının yağı etkili bir sivrisinek kovucuymuş.

• Marco Polo’nun yazılarında çaydan hiç bahsetmemesi, acaba Çin’e gitmedi mi diye düşündürmekte.

• Uzmanlar çayın vakumlu porselen kaplarda saklanması ve metal yerine porselen veya cam demlikte demlenmesi gerektiğini söylüyor. Ayrıca Türkiye’de olduğu gibi çayı kaynar suyla haşlamanın ve acısını şekerle almaya çalışmanın doğru olmadığını söylüyorlar.

• Benim her daim favori çayım; Tibet, Nepal ve Hindistan’ın yüksek yaylalarında yetişen Darjeling çayıdır. Yasemin kokulu Darjeling insanı alır Himalayalar’a götürür.

Not: Bu yazı Medya Günlüğü’nde daha önce yayınlanmıştır.

Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
YazanHalil Ocaklı
Takip et:
Bayburt'un Sisne köyünde doğdu (1964). Almanya'da gurbetçi bir çocuk olarak büyüdü ve burada Yunan-Roma tarihi okudu. California Berkeley Üniversitesi'nde Proto-Altayca ve Japonca ilişkileri üzerine çalıştı. Bu süreçte Japonya'da Kyushu Üniversitesi'nde bir sömestr geçirdi. Çalışma alanı: Diyakronik (Artsüremli) Proto-Dil Tipolojisi. Türkiye ve ABD'de profesyonel turist rehberliği ve çevirmenlik yaptı, 50'den fazla ülke gezdi. Rodos'ta otel işletmeciliği yaptı. Hindistan'da çeşitli eğitimler aldı. Rusya'da Tver Devlet Üniversitesi'nde çalışırken Olga ile evlendi. Kadim Vedanta felsefesine derin bir ilgi duyuyor. Aksiyon dolu 35 yılın ardından, şimdi Bergamo (İtalya) ve Antalya'nın sade sakinlerinden biri olmaya çalışıyor.
Önceki Makale Germiyanoğulları Kürt-Türkmen beyliği miydi?
Sonraki Makale Bir politikacının sessiz ölümü

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

ManşetSerbest Kürsü

Geleceğin inşasında kalıcı adımlar

Yıldırım Aktuğan
12 Mayıs 2025
EditörSerbest Kürsü

Bir zamanlar Bolivya

Alper Eliçin
11 Mayıs 2025
Serbest Kürsü

Avrupa, ABD ve Rusya’nın menüsünde mi?

Adil Gürkan
10 Mayıs 2025
Serbest Kürsü

Türklüğe armağan Allahverdi Bağırov

Medya Günlüğü
10 Mayıs 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?