Düşünmesidir kökleri ağacın dersek yanılmış olabilir miyiz?
Ağaçlar düşünemez kestirme itirazına itirazım var.
Düşünmek insana özgüdür dersek bu kendi türümüzü gereğinden fazla önemsemek olur ki, diğer tüm canlılara karşı takındığımız tepeden, tepelerden bakma tavrı bir tür narsizm içinde olduğumuzun kanıtıdır.
Derine iner kökler ya da genişe yayılır, derine inebilir mi her bir insan düşüncenin derinine, yatay seyri var mıdır her bir insanın yayılan ağaç kökleri gibi?
Kökünün varlığı değil midir sebebi ağaçların dallanıp budaklanmasının ve yapraklanıp çiçeklenmesinin?
Misal: Amasya elmasının Amasya elması olma nedeni Amasya’daki elma ağacının düşünmesi değil midir yer koşullarını ve iklimi suyu, Hindistan cevizi, Bursa şeftalisi için de aynı şey geçerli değil mi?
Kimi ağaçlar iğne yapraklıdır, kimileri yaprak döker, bu ağacın düşünmesinin kanıtı değil midir?
Yok hayır ağaçlar düşünmez demekte inat ederseniz…
Giresun’un fındık bahçelerini söküp yerine avokado ağaçları ekersiniz ya da Elye toprağına, Diyarbakır karpuzu tohumu atarsınız sonuç evet kaçınılmaz bir şekilde hüsrandır daha beteri de globalizmdir ki ne Konya ovası tahıl ambarı olarak kalabilir ne de Rize çayı tavşan kanı olur.
İngiliz’in sallama çaylarına talim edersiniz ki onlarla kıtlama çay içmek namümkündür hele de tavşan kanı olmaz İngiliz’in, Seylan’ın, Çin’in çayları.
Ağaçlar düşündükleri içindir ki her ağaç, her yerde, her ülkede, her iklimde kök salmaz, boy vermez yeşermez, kuru kalır, cılız.
Suyun aklı gibi örnek alınacak akıldır ağaçların da aklı.
Zeytin nerede ve kim için boy vereceğini bilir, tıpkı akağaçların ABD topraklarında boy vermesi gibi.
Her şey her şeyle ilişki içindedir ve tek insandır ilişkilerde patronluk taslayan.
Amerikan Sargısı romanında ne güzel ve destansı anlatırdı Fakir Baykurt, Anadolu toprağına Amerikan tohumu atıyor olmanın hazin ve ibretlik sonuçlarını.
Ders aldı mı insan bundan?
Ders alsaydı Türkiye toplumu bilirdi Fakir Baykurt’un kim olduğunu ve değerini.
Bir dolaş ey insan yaşadığın toprağı ve bak bakalım kaç çınar bıraktın Anadolu’da, Yaşar Kemal’in epiklerinde, destansı romanlarında sayfalar dolusu anlattığı Çukurova, Anavarza, Munzur, milyon tür bitkiler kimisi şifalı gölgeli kimi, kimi uğurlu bereketli, hani kaldı mı, kaldı mı ey Cypriot Lâpta’nın limonu Lefke’nin portakalı.
Önümüz seçim, seçelim de kimi ve niye?
Kim barışacaksa Anadolu ve Trakya topraklarıyla onlara bire bin versin Türkiye, bahar gelsin ülkeye ve hayata, tabiata