Cumhur Deliceırmak, Girne
Yıllar önce önem verdiğim bir soruydu:
Kimdir Fenerbahçe’nin sol beki?
Halkın Sesi gazetesinde haftada bir yayımlanan sayfamda sormuştum.
Doğru cevabın hiçbir önemi yok. Aslolan sol açıkların tanınıp bilinmesine karşın, sol beklerin bilinmediği önemsenmediğiydi. (Roberto Carlos da sol bekti ve dünyaca tanınıyordu mazeretine sığınmayın, sadece anlamaya çalışın)
Sol bekler için sorduğum soru sağ bekler için de geçerli.
Elbette bir takımın başarısı takım halinde söz konusu ve fakat tarih boyunca bütün takımlarda forvetler pohpohlanmış ve başarısızlıklar da takımların yükünü sırtlayan savunma oyuncularına yüklenirken, savunma oyuncularının döktükleri ter karşılığında kazandıkları para golcülerin, forvet oyuncularının dörtte biri kadar bile olmamıştır.
Marx’ın ya da onu doğru anlamayanların yorumlarına göre, işçi sınıfının nicel olarak çoğalması nitel olarak da gelişmelerine yol açacak ve bu da kapitalizmin sonunu getirerek sosyalizm şafağının doğmasına yol açacaktı.
Tarih bize bunun tersini gösterdi, sanayideki zıplamalarla sayıları artan işçiler sağcı partilerin oy depoları oldular, nicel olarak hızla ve katlanarak artan işçiler arasından nitel olarak gelişen işçiler ise sağcı partilerin teorisyenliğine ve hatta propaganda makinelerine dönüştüler. (Misal, reklam yazarlarının neredeyse tümü demokrat, sosyal demokrat, sosyalist hatta komünist olarak tanınmalarına karşın para kazandıkları reklam sektörü sadece kapitalizmin yalanlarına yalan katmakta ve kapitalizmin perçinlenmesine yol açmaktadır)
Evet insanları iki ana sınıfa ayırmak mümkün: İşçiler ve patronlar. Üretenler ve üretime aracılık ederken de üretimi yöneten, yönlendiren para sahipleri ki bu para sahipliği para miktarı artıkça sahibinin parayı değil, paranın sahibini yönetmesi yönlendirmesi şekline evrilmekte ve gerçek hayatı tüzel bir kişilik olan paranın emrine devirmektedir.
Hal böyle olunca hayatın devamlılığında en belirleyici rolü oynayan işçilerin–köylülerin gelir dağılımından aldıkları oran düşmekte ve en zenginler ile yoksullar arasındaki makas sürekli açılmaktadır.
Bir insanlık ve uygarlık projesi olarak pazarlanan (gördünüz mü yine reklamcılar ve propaganda teorisyenlerinin marifeti) AB’nin ilk temel şartı insanların serbest dolaşımı değil, mal ve hizmetlerin serbest dolaşımıdır. Bu da bize kapitalizmde insanlık ve uygarlık tanımlamasında malların insanlardan önce geldiğini ve üzülerek yazıyorum ki herhangi bir Mercedes fabrikası işçisinin elleriyle yaptığı otomobili kendisinden daha değerli (pahalı demekle yetinmiyorum) kabul etmesine yol açmaktadır. Dikkat ile hatırlamaya çalışın “okul var tabelaları” okullara yanaşan araba sürücülerin hız yavaşlatmasında kasisler kadar, yollardaki çukurlar kadar etkin olmamaktadır.
İşçiler ve köylülerin oyları iledir ki KKTC’de, Türkiye’de, Yunanistan’da, İngiltere’de, Almanya’da, Fransa’da sağcı partiler seçimlerde hep birinci parti olmaktadır.
Dönelim mi kimdir sağ bek sol bek sorusuna…
Sağaçık UBP adaylarıdır, kazananlar da santrafor, buna karşılık sağbek UBP ye oy verenler.
Öyle bir takımdır ki bu, sahaya hep forvetler santraforlar olarak çıkıyorlar. Sandıklardan hep forvetler çıkıyor, sandığa gidip oy vericileri de bekler.
Kimdir bizim takımın sol beki?
Basri Dirimlili.