Bu yazıyı yazan gazeteci arkadaşımız Adnan Genç’i Mayıs 2021’de kaybettik. Kendisini anmak amacıyla 1 Ocak 2021 tarihinde çıkan yazısını yeniden yayınlıyoruz…
Yazılı ve görsel medyada kimi zaman görürüz; Darülaceze’de bayram buluşması; filanca bakımevinde konser ve benzerleri. Bir keresinde yerleri henüz Okmeydanı’ndayken ben de gitmiştim bir eğlenceye. Hepimize birer yaşlı seçildi ve yamaçlarına yerleştik. Sonra şimdi adını pek hatırlayamadığım şarkıcı ve türkücüler de konser verdi. Alkışlandı, bazen yanaklardan öpücük ve makas alındı; bazen de ayağa kalkabilenler az biraz dans etmeye çalıştıydı.
Bizbize’de yılbaşı eğlencesi…
Çengelköy sırtlarında Boğaz Köprüsü ve denizi gören bir noktada bulunan Bizbize Bakımevi’nin çatı katında kalıyorum. Balkon penceremin manzarası şahane ötesi. 3 aydır buradayım, hemen hemen. İlk kez “Ortak Alan” adı verilen mekâna çağırdılar. Saat 17 civarı indim. Çalışanlarla birlikte 30 küsur kişi koltuklara oturmuşlar ve her ne olacaksa, onu bekliyor. “Malatya, Malatyaa/ Bulunmazz eşin” ile başladı teyp çalışmaya. Kurumun işletmecisi Malatyalı emekli bir hemşire. Sonra niyeyse Ankara, ÇinÇin‘den çıkma çalgıcılarca icra edilen, birbirinden beter şarkılar ve türküler başladı. Neyse ki, ikramlar başladığında bu gürültü makinesi sustu. Bazılarına yemeklerini yedirmek gerekiyordu. Çalışanların tamamı büyük bir ilgi ve şefkatle hastaların yanına oturdu ve bu işi salimen bitirdiler. Pasta kesme töreni ise niyeyse bayağı uzadı ve ikram başlayınca kadar; topluluğun yarısı ayaklandı.
Bazıları “Zaten durmak bilmeyen amcalar ve teyzelerin” dışındaki herkes ancak iki adım atabildi ve hemşireler ile hemşirler, onları yerlerine oturttu. Karşıma bir amca denk geldi. “Adın ne” dedi; söyledim. “Nerelisin” dedi, ona da yanıt verdim. “Evli misin” diye bir soru daha sordu ve “Yok” dedim. “Adını söyle ona dua edeyim, ben hocayım” dedi. Temel amca, eski müftüymüş… “Eski eşim ölmedi amca, yaşıyor” dedim. 89 yaşındaymış. “Döver miydin” dedi. “Hayır, olur mu öyle şey”, dedim. Sonra muhtemelen 5 kez daha, “Adın ne?” diye başlayarak, aynı soruları peş peşe sordu. Çevrede yadırgayan olmayınca, ben de sırayla yanıt verdim. Sonra “Ben bir işeyip geleyim” diyerek, bir hemşirin kolunda yürüdü gitti. O çok dolaşmayı sevenlerden biri masaya yanaştı ve tabağımdaki börek parçasına uzanarak aldığı gibi gitti. Sonra Gönül Yazar’ın birbirinden bayat şarkıları sırasında pasta dağıtıldı.
Henüz delikanlı gibi hissediyorum…
Delikanlı hissetmem palavra. Masadan kalkarken bile iki taksitte doğruldum. Dolu çayımı alarak, kalktım ve asansöre yürürken bir balkon kapısı eşiğine takıldım. Hop, aman sesleri arasında dikine durmayı başarıp asansöre yöneldim ve odama geçip, bu yazıyı yazmaya koyuldum. Çok mu lazımdı demeyin lütfen, bu da 44 yıldır yazan bir gazeteci için bir deneyim anıydı… Hepinize sağlıklı ve mutluluklarla dolu uzun yıllar diliyorum…
Adnan Genç’in yazılarını okumak için tıklayın