14.7 C
İstanbul
20 Mayıs 24, Pazartesi
spot_img

Azeri milyarderden Türklere çağrı

Rusya’nın sayılı zenginlerinden, ünlü sinema oyuncusu Robert De Niro’nun ortağı, bir bankanın yanı sıra Moskova’nın en görkemli fuar ve alışveriş merkeziyle pek çok lüks inşaatın ve lokantanın sahibi…

1955 yılında Bakü’de doğan Aras Ağalarov’un sıfırdan zirveye uzanan ilginç bir öyküsü var. Mühendislik diplomasını alınca memleketi Azerbaycan’da bir süre araştırma görevlisi olarak çalışmış, Komünist Parti bünyesinde sendikacılık yapmış, Sovyetler Birliği’nin son yıllarında değişimin kokusunu alarak Moskova’ya gelmiş ve daha 1991 yılında ülkenin ilk özel ayakkabı mağazasını açmış. Günümüzde yaklaşık iki milyar dolarlık bir serveti bulunan ve dünyanın en zenginleri listesinde 804. sırada yer alan Ağalarov, paranın kendisi için fikirlerini hayata geçirmek için sadece bir araç olduğunu söylüyor. Bu görüşünü kanıtlamak istercesine ünlü bir şarkıcı olan oğlu Emin’i (Fotoğrafta Trump’ın solunda) dünya starı yapmak için servetini harcamaktan kaçınmıyor.

Rusya’daki ekonomik krizlerde ayakta kalmayı başaran ünlü iş adamı Moskova’da De Niro’nun Japon lokantası Nobu’ya ortak, ayrıca üç lüks restoranın, prestijli konutların ve perakende zincirlerinin de sahibi. Ayrıca, ona ait olan Crocus City, geçen ay Tarkan’ın konserine ev sahipliği yaptı.

Crocus Group’un sahibi Ağaralov’la Moskova’da Türk-Rus ekonomik ilişkilerini konuştuk.

– Sizce  ilişkilerin düzeyi tatminkâr mı? 

– Türkiye ve Rusya arasında sağlam ekonomik ticari ilişkiler var. Bildiğim kadarıyla ikili ticari hacmi de artmaya devam ediyor. Fakat ben Türk firmalarının Rusya’da daha  faal olması gerektiğine inanıyorum.  Rusya piyasasında Türk firmaları gereken potansiyeli kullanamıyor. Oysa çok büyük potansiyel var.

– Rusya ve Türkiye liderleri yıllık ikili ticari hacminin 100 milyar dolara ulaşması hedefi koydu. Bu hedefe varmak için neler yapılmalı? 

– Bugün Rusya Federasyonu yerel üretim sürecinden yana. Evet Türk ürünler dahil tüm ürünler üzerinde yüksek gümrük vergisinin olduğunu biliyoruz. Dolayısıyla öyle bir mekanizma oluşturmamız lazım ki bu yüksek gümrük vergisinin optimizasyonu yapılabilsin. Elbette yasal çerçevede. Örneğin tarım alanında kullanılan Türk teknolojisi Rusya’da da üretilebilir. Bir fabrika kurulabilir. Rusya bugün üretimin kendi topraklarında yapılması için çok ciddi adımlar atıyor. Dolayısıyla yedek parçalar Türkiye’den getirilerek buradaki fabrikada üretim yapılabilir. Bu durumda gümrük vergisi ve maliyeti de düşük olur. Bu gibi yatırımlarla ikili ticari hacmini artırabiliriz. Bu yöntemlerden biri. Örneğin tekstil üretimi de yapılabilir. Kumaş Türkiye’den getirilerek burada üretimi yapılabilir. Dolayısıyla bir çok yöntemi kullanarak Rusya’da yerel üretim bağlamında iki ülke arasındaki ticari hacmini artırabiliriz.

– Türk iş dünyası Rusya’daki diğer hangi projelerde yer alabilir? 

– Bugün ülkeler arasında ticari rekabet ortamı daha da arttı. Örneğin Çin ile mikro teknoloji alanında rekabet etmek çok zor. Fakat gıda ve halk tüketim ürünleri açısından Türkiye’nin daha fazla potansiyeli var. Türkiye tarım alanında Rusya ile daha verimli işbirliği yapabilir. Örneğin Rusya’nın güneyindeki Rostov, Krasnodar, Stavropol bölgelerinde Türk teknolojisini kullanarak ortak işletmeler açılabilir. Çok verimli topraklar var. Tarihten bir örnek vermek istiyorum: Savaş yıllarında Nazi Almanya’sı, Voronej bölgesinden trenlerle toprağı Almanya’ya taşıdı. Çünkü Voronej’in kara toprağının kalitesi dünyada biliniyor. Voronej bölgesinde Türk teknolojisini kullanarak seracılık işletmeleri açılması iyi olur. Türkiye’nin tarım alanındaki tecrübelerinden faydalanmamız lazım. Sonra bu tarım ürünlerini hem Rusya dahilinde hem de yurt dışına satabiliriz.

– Türk ve Rus ekonomileri birbirini tamamlayan ekonomilere dönüşmeye başladı mı sizce? 

– Rusya artık 30 yıldır kapitalist sisteme geçmiş bir ekonomiye sahip. Türkiye ise farklı. Köklü bir ekonomi sistemine sahip. Örneğin Türk inşaat, tarım ve ticaret sektörleri. Tekrar ediyorum, eğer Türk firmaları bugün Rusya piyasasında daha faal olsalar bu durumda ciddi başarılar elde eder. Örneğin 1990’lı yıllardan tanıdığımız Türk inşaat firmaları bugün piyasamızda biraz geriledi gibi. Rusya, kendisinde henüz gelişmeyen, fakat Türkiye’de fazla gelişen sektörler konusunda işbirliği yapabilir.

– Rusya’da yatırım yapmak isteyen Türk iş adamlarınıza tavsiyeleriniz neler? 

– Her zaman söylüyorum: Daha fazla potansiyel müşteri çekmek ve piyasada fark edilmek için fuarlar düzenlemek lazım. Örneğin bizim Crocus Fuar alanında indirimli koşullar bağlamında Türk Ulusal İş Dünyası Fuarı’nı organize edebiliriz. Burada teknoloji dahil çeşitli Türk ürünleri sergilenebilir. Teknoloji de satılır, ortak işletme açmak isteyen de ortaya çıkar. Herhangi bir fuar, çok sayıda firma ile temas ve iletişim anlamına geliyor. Seracılık, balıkçılık gibi alanlar. Türkiye’de öyle gelişmiş sektörler var ki henüz Rusya’da bunlar az biliniyor. Bu tür fuar etkinlikleri yapabiliriz. Enformasyon bağlamında çok sayıda Rus firmasının da ilgisini çeker. Ortak işletme kurulması veya teknoloji ürünlerin satışı konusunda ciddi ilerlemeler kaydedilebilir. Ben Türk Ulusal İş Dünyası Fuarı’nın organize edilmesini öneriyorum. Bir haftalık uzun bir fuardan bahsediyorum. Tabii bunu bir yıl önceden planlamak lazım. Bunun için ortak bir karargah kurulmalı. Gerekli ortak stratejik plan hazırlamalı. Türkiye’nin Moskova Büyükelçiliği, Ticaret Başmüşavirliği de katılmalı. Biz hazırız, hatta önümüzdeki günlerde bu konuda Türk tarafı ile görüşmeler yapmayı planlıyoruz.

Fuad Safarov, Moskova

Medya Günlüğü

Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, dilediği konuda özgürce yazmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Önceki İçerik‘Tanrım bu bir felaket!’
Sonraki İçerikYa doğruysa?..
Medya Günlüğü
Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, dilediği konuda özgürce yazmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

İlginizi Çekebilir

4,757BeğenenlerBeğen
678TakipçilerTakip Et
11,500TakipçilerTakip Et

Popüler İçerikler