Netflix’te kısa süre önce yayına giren ilginç film Hollanda’daki bir Apple mağazasına düzenlenen gerçek baskını ekrana taşıyor.
Sadece beş saat süren terör eylemi gariplikler ve soru işaretleriyle doluydu.
22 Şubat 2022’de, 27 yaşında silahlı bir adam Amsterdam’daki Leidseplein Meydanı’nda bulunan Apple Store’a girdi. Sonradan Hollanda doğumlu Suriyeli Abdül Rahman Akkad olduğu anlaşılan tabancalı ve otomatik silahlı saldırgan sanki dünyanın en normal işini yapıyormuş gibi aşırı sakindi. O sırada mağazada herhalde iki yüze yakın kişi vardı ve karşılarında Akkad’ı görenlerin belki de yarısından fazlası panik içinde kaçtı, hem de teröristin aldırmaz bakışları altında.
Filme göre, trende unuttuğu iPod’unun yenisini almak için mağazaya gelen ve diğerlerinin tersine kaçamayan, dolayısıyla Akkad’ın eline rehin düşen tek kişi bir Bulgar vatandaşıydı. Aslında giriş katında, biri mağaza çalışanı dört kişi daha vardı ama terörist kendilerini fark etmeden bir odaya saklanmayı başarmışlardı.
İşin ilginç tarafı mağazanın ikinci katında 70 kişi daha vardı ama Akkad onların varlığından habersizdi. Sonradan özel timin o insanları kurtardığını da herhalde hiçbir zaman öğrenemedi.
Normalde bu tür olaylarda polis saldırgana telefonla ulaşır ve pazarlık başlatmaya çalışır. Ama polisi ilk arayan ve müzakereci talep eden Akkad oldu.
Polisten iki isteği vardı: 200 milyon euro değerinde kripto para ve binadan güvenli bir şekilde çıkmasına izin verilmesi. Nasıl bir araç talep ettiği sorulduğunda, “Limuzin” yanıtını verdi!
Mağazaya yakın bir yerde yaşayan iHostage (iRehine) filminin yönetmeni Bobby Boermans, Time dergisine baskını anlatırken, “Neyse ki Hollanda’da böyle rehine olayları nadir. Zaten bu olayı tuhaf kılan da buydu. Bir adam, gündüz vakti Amsterdam’ın en işlek meydanlarından birinde, 200 milyon euro kripto para talep ederek birini rehin aldı” diyor.
İşin ilginç yanı, Boermans, tam da o sırada Amsterdam’da geçen kurgusal bir terör saldırısını konu alan “The Golden Hour” dizisinin çekimlerini yeni tamamlamıştı. Bir komşusu baskını haber verince hemen olay yerine gitti. Yaşanan kaosun ardından geriye kalan sessizlik onu derinden etkilemişti:
“Camdaki kurşun delikleri dışında her şey sakinleşmişti. Fırtınadan sonra gelen bu tuhaf dinginlik aklıma kazındı. Beş korkunç saat boyunca ne oldu? Tüm rehinelerin kurtulması gerçekten bir mucize. Elbette olayın yaşandığı yerin de sembolik bir anlamı var. Apple gibi küresel bir marka, sade ve huzurlu mekânlarıyla tanınır. Fakat bu huzurlu yer, içi ve dışıyla dehşet verici bir sahneye dönüştü.”
Boermans’ın aklına takılan bu sorular Netflix’te geçen ay gösterime giren ve tamamen gerçek olaylardan esinlenen filminin ortaya çıkmasını sağladı.
Boermans filmde, olay gecesinin zaman çizelgesine büyük ölçüde sadık kaldığını söylüyor, ancak bazı dramatik düzenlemeler de yaptığını anlatıyor:
“Senaryo üzerinde çalışırken, yalnızca rehine gecesine odaklanmaya bilinçli olarak karar verdik. Zamanı sıkıştırmanız gerekiyor elbette ama filmde gördüğünüz olayların çoğu gerçekten yaşanmış olaylara dayanıyor. Diyalogları değiştirdik ve tüm karakterlere kurgu isimler verdik, gerçek kişilerle ilişkilendirilemesin diye. Gerçekte yüzlerce kişi olaya müdahil oldu, bizse beş ana karaktere odaklandı, her biri farklı geçmişlerden gelen ve farklı bakış açıları sunan karakterler.”
Terörist olay sırasında basına özçekim ve fotoğraflar da gönderdi; bunlar kısa sürede sosyal medyada ve haber sitelerinde yayıldı. Ortamdan videolar da internette hızla dolaşıma girdi.
Boermans, filmle birlikte toplumda artan ruh sağlığı sorunlarına dikkat çekmek istediğini söylüyor:
“Umarım bu film, sokakta artan ruhsal sorunlar yaşayan bireyler üzerine bir tartışma başlatır. Birçok iyi niyetli, sıradan insan maddi sıkıntılar ya da ruhsal sağlık sorunları yüzünden gözden kaçıyor. Belki de trajik olaylara başvurmadan önce yardım alabilecek insanlardı. Bu yürek burkucu ve umarım hükümetlerimiz, kamu sağlığı sistemlerine daha fazla zaman, enerji ve kaynak ayırmaya başlar. Krizin ortasında insanların gösterdiği dayanıklılığı, zor zamanlarda birbirimize destek olma kapasitemizi göstermeye çalıştım. Ama aynı zamanda seyircinin koltuğunun ucunda izlediği ve duygusal olarak da etkilendiği bir gerilim filmi yaratmak istedim. Nihayetinde kime sempati duyacağını, şiddeti nasıl yorumlayacağına izleyici karar verecek.”
İzlemek isteyenler için garip baskının nasıl bittiğini yazmayalım ama terör eylemlerinde çok ender, hatta belki de ilk kez görülen finalin Hollanda kamuoyunda büyük tartışma yarattığını, o dönemde Adalet ve Güvenlik Bakanı olan Dilan Yeşilgöz-Zegerius’un ise güvenlik kuvvetlerinin tutumunu övdüğünü ekleyelim.
Fotoğraf: Netflix
Medya Günlüğü’nde yayınlanan diğer Netflix yazılarını okumak için tıklayın
***
Medya Günlüğü sosyal medya hesapları: