Pazartesi, 22 Eyl 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
Köşe Yazıları

Ankara’nın kaçırdığı fırsatlar ve Netanyahu’ya sunulan hediye

Aydın Sezer
Son güncelleme: 19 Eylül 2025 22:14
Aydın Sezer
Paylaş
Paylaş

Gazze’de yaşananlar, İsrail’in politikaları ve trajedinin boyutları artık bir tartışma konusu olmaktan çıkmış, acı bir gerçeğe dönüşmüştür.

Ancak, bu süreçte şaşırtıcı olan, yaşananlar değil, özellikle Ankara’daki bazı siyasilerin bu duruma şaşırıyor gibi görünmesidir. Netanyahu ve savaş kabinesinin 7 Ekim 2023’ten bu yana dile getirdikleri hedeflerin bir bir hayata geçtiğini görüyoruz. Her şeyden önce bunun altını çizelim: Ortada bir sürpriz yok. İsrail, en başından beri Hamas ve İran’ın bölgedeki vekillerini yok edene dek bu savaşı sürdüreceğini, hatta İran’daki rejimi dahi değiştireceğini ilan etmiştir.

Gelinen son aşamada, Katar’da yürütülen ve rehine takasını amaçlayan müzakerelerin İsrail’in saldırısıyla fiilen sona erdiğini görmekteyiz. Müzakere heyetine yönelik bu saldırı, İsrail’in artık Hamas ile masaya oturmayacağının açık bir ilanıdır. Bu durum, birkaç gün önce Tel Aviv’de ABD Dışişleri Bakanı’nın Netanyahu ile yaptığı ortak basın toplantısında teyit edilmiştir. Rubio, “Hamas etrafta olduğu müddetçe bir barış müzakeresi olmayacak” diyerek Netanyahu’ya o bilindik soykırım politikalarına dönmesi için gereken yeşil ışığı yakmıştır. ABD’den alınan bu açık çekle Netanyahu, Gazze’de yeni bir insanlık dramını başlatmaktan çekinmemiştir.

Türkiye’nin etkisiz söylemi ve iç politikaya endeksli dış politika

Bu noktada asıl sorgulanması gereken, Türkiye’nin pozisyonudur. Bölgede İsrail’i durdurabilecek veya en azından yavaşlatabilecek tek potansiyel güç Türkiye iken, Ankara ne yazık ki kolay olan yolu seçmiştir. Sert söylemler, şiddetli kınamalar ve lanetlemelerle yürütülen dış politika, iç kamuoyunda Netanyahu nefretini konsolide etmenin ve Refah Sınır Kapısı’nda birkaç sembolik gösteri yapmanın ötesine geçememiştir. Bu yaklaşım, Gazze halkına somut bir fayda sağlamadığı gibi, Türkiye’nin bölgedeki diplomatik ağırlığını da sıfırlamıştır.

Oysa çözüm, İsrail ile ilişkileri koparmakta değil, tam aksine diyalog kanallarını sonuna kadar açık tutarak bir kontrol mekanizması oluşturmakta yatıyordu. Ne yazık ki bu değerli ilişki biçimi, ideolojik temelli bir dış politika uğruna feda edildi. Ankara’da oturup İsrail’i lanetlemek ve Netanyahu’yu Hitler’e benzetmek kolaydır; ancak bu tür eylemler ne Türkiye’nin kısa, orta ve uzun vadeli çıkarlarıyla örtüşmekte ne de başta Gazze halkı olmak üzere bölge halklarına olumlu bir sonuç üretmektedir.

Suriye’de açılan koridor ve Hamas tercihinin bedeli

İsrail’in bu denli fütursuzca hareket edebilmesinin ardında, Türkiye’nin son yıllarda izlediği Orta Doğu politikasının yarattığı boşluklar yatmaktadır. Özellikle Suriye politikamız, bu tablonun en net görüldüğü yerdir. Bir zamanlar Türkiye ile İsrail arasında bir “hava yastığı” vazifesi gören Esad rejiminin hedef alınması, İsrail’in Suriye hava sahasını ve güneyini fiilen kontrol etmesinin önünü açmıştır. Bugün İsrail, Şam’ın güneyini işgal edip silahsız bölge ilan ederken, Türkiye sadece kınamakla yetinmektedir. Bu durum, dolaylı olarak İsrail’in elini güçlendiren ve önünü açan bir politika olmuştur.

Daha da vahimi, Türkiye’nin Filistin davasında meşru Filistin Yönetimi yerine Hamas’ı tercih etmesidir. 2006-2007’den itibaren net bir şekilde Hamas’tan yana yapılan bu tercih, Türkiye’yi sadece  İslam İşbirliği Teşkilatı nezdinde yalnız bırakmakla kalmamış, aynı zamanda Filistin davasının uluslararası hukuk zemininde taban bulmasının da önüne geçmiştir. Nitekim 7 Ekim’den bu yana yapılan tüm İslam İşbirliği ve Arap Birliği zirvelerinin sonuç bildirgelerinde Hamas’a tek bir kelime dahi atıfta bulunulmaması, bu stratejik hatanın en bariz kanıtıdır.

Sonuç: Netanyahu’nun değirmenine su taşımak

Bugün uluslararası hukukun ve küresel kamuoyu tepkisinin İsrail üzerinde caydırıcı bir etkisi olmamasının tek nedeni, ABD’nin verdiği koşulsuz destektir. Golan Tepeleri’nin ilhakında olduğu gibi, ABD “evet” demediği sürece dünyanın geri kalanının tepkisinin bir anlamı yoktur.

İronik bir şekilde, Türkiye’den yükselen sert açıklamalar, İsrail’de 7 Ekim öncesi popülaritesi dibe vurmuş olan Netanyahu’nun etrafındaki siyasi konsolidasyonu artırmaktan başka bir işe yaramamaktadır. Ankara’nın söylemleri, Netanyahu’nun iç kamuoyunu kenetlemek için kullandığı bir malzemeye dönüşmüştür.

Sonuç olarak, Gazze’deki trajedi, sadece İsrail’in acımasız politikalarının değil, aynı zamanda bölgede Türkiye gibi önemli bir aktörün etkisizleşmesinin de bir ürünüdür. Türkiye, hayalci ve iç politikaya dönük rüyalardan bir an önce uyanmalı, ideolojik saplantıları bir kenara bırakarak rasyonel ve dengeli bir dış politikaya dönmelidir. Aksi takdirde, kaybeden sadece Türkiye değil, tüm bölge halkları olmaya devam edecektir.

Gazze fotoğrafı: UNICEF

***

Medya Günlüğü sosyal medya hesapları:

X

Bluesky

Facebook

Instagram

EtiketlendiDiplomasiJeopolitik
Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
YazanAydın Sezer
Takip et:
Siyasete ve dış politikaya dair nüanslı, eleştirel, yer yer alaycı yazılar ve enerji alanında değerlendirmeler.
Önceki Makale Muhalefet partileri ne yapmalı? (2)
Sonraki Makale Medyaradar’a erişim engeli kaldırıldı

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

*Köşe Yazıları

Halktan kopanlar er geç kaybeder

Cenk Başlamış
22 Eylül 2025
EditörKöşe Yazıları

Kapının ardındakini görmek (2)

Dr. Nevin Sütlaş
21 Eylül 2025
Köşe Yazıları

Sonsuza kadar AKP mi?.. 10 yıl sonra soru aynı, cevaplar farklı

Aydın Sezer
21 Eylül 2025
Köşe Yazıları

En muteber yönetici tipi

Cumhur Deliceırmak
18 Eylül 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?