“Bu gibi dâhiler ancak zahiren (görünüşte) ölürler. Çünkü hakikat halde milletlerinin telakkilerinde (anlayışlarında) derin ve silinmez izler bırakan eserleriyle daima bu hayattadırlar.
Böyle insanlar bir nesil için doğmadıkları gibi, muayyen bir devre için de doğmazlar.
Bu gibi insanlar, milletlerinin bu nimetler kaynağından mütemadiyen müstefit olmalarına imkan bahşetmek suretiyle asırlarca milletlerinin tarihlerine hakim olacak olan insanlardır.”
Tahran gazetesi, İran, 11 Kasım 1938
“O’nu andığı 23 Nisan’larda, 19 Mayıs’larda, 30 Ağustos’larda, 29 Ekim’lerde temiz kıyafetlerini giyen, O’nun adını taşıyan caddelerde dolaşan, duvarlarda O’nun resimlerini, meydanlarda heykellerini, büstlerini görerek büyümüş olan bizim nesil, ülkesinin kurucu liderinin şahsına duyulan sevgi ve hayranlığın yerini O’nun şahsında temsil edilen modern, demokratik hukuk devleti özleminin alışına şahit oluyor bugün.
Evet: Yaşanan siyasi gelişmeler, sapılan yanlış yollar 1938’de Ankara’da devlet erkânının kabrine yerleştirdiği Büyük Önder’in neredeyse bir asır sonra bu kez halkta yeniden doğuşunu hazırlamıştır. Atatürk bugün yalnızca dâhi bir lider değildir.
Çağdaşlığa duyulan özlemin ismidir.
Özledik Atam!
Annesinin eline tutuşturduğu küçücük çantayla okul yoluna koyulan her çocuk, üniversite sınav sonucunu heyecanla bekleyen her genç, mezuniyet töreni için kepini, cüppesini hazırlayan her kadın, her öğretmen, her hemşire, her hekim, her avukat, her girişimci, her siyasetçi -farkında olsun, olmasın; kadrini bilsin, bilmesin- senin açtığın, bugün de aydınlatmakta olduğun yolda yürümektedir.
Ruhun şad, kabrin nur, mekânın cennet olsun!”
***
Medya Günlüğü sosyal medya hesapları:
