Salı, 20 May 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
Serbest Kürsü

Yeni anayasa masasına doğru…

Gürsel Demirok
Son güncelleme: 14 Ekim 2024 20:00
Gürsel Demirok
Paylaş
Paylaş

“DEM sıralarına giderek elimi uzattım. Uzattığım el milli birlik ve kardeşliğimizin mesajıdır. Uzattığım el ilk Meclis’in ve cumhurbaşkanımızın meşale gibi yanan aydınlığıdır. Gelin Türkiye partisi olun, milli birliğimizde kenetlenin teklifidir. Biz gelişigüzel, anlık olarak el uzatmayız. Biz durduk yere el vermeyiz. El sıkmanın merakına teşebbüs etmeliyiz. DEM’e düşen sorumluluk uzanan elin kıymetini anlaması ve eşik olarak değerlendirmesidir. Siyasetimiz günü kurtarma çabası değildir.”

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Meclis’in yeni yasama yılı açılışında Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM) milletvekilleri ile tokalaşması çeşitli yorumlara, değerlendirmelere yol açtı. Merakları gidermek amacıyla Bahçeli partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada bu konuda yukarıdaki ifadeleri kullandı. AKP Başkanı Erdoğan da partisinin grup toplantısında Bahçeli’ye destek vererek “Cumhur İttifakı’nın uzattığı elin değerinin muhatapları tarafından anlaşılmasını ümit ediyoruz” dedi.

Tokalaşmanın ardından gelen bu açıklamalar, yapılan yorum ve değerlendirmeleri artırdı. Cumhur İttifakı ortaklarının DEM Parti açılımı “yeni çözüm süreci mi başlıyor?” sorusunu gündeme taşıdı. Bahçeli’nin çözüm sürecine yeşil ışık yakıp yakmadığı tartışılmaya başladı.

Bahçeli’nin DEM Parti’ye ve PKK terör örgütüne klasik yaklaşımı anımsandığında, MHP’nin yeni bir çözüm sürecine yanaşması olası görülmemekte. Tokalaşmanın ve yapılan açıklamaların asıl nedeninin siyasette diyaloğu güçlendirmek olduğu anlaşılıyor. Yeni bir çözüm sürecine AKP ve MHP’nin mesafeli yaklaştıkları görülüyor.

AKP ve MHP’nin diyalog arayışları ve yeni açılımının geri planında, yeni anayasanın yanı sıra, Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı süresini kısıtlamayacak olan bir anayasa değişikliği ile bir dönem daha cumhurbaşkanlığı adaylığı yolunu açma hedefinin yattığı söylenebilir. CHP’nin, yeni anayasa konusunda AKP ile masaya oturmaya mesafeli olması nedeniyle Cumhur İttifakı’nın DEM Parti’nin desteğini aradığı görülüyor. Bölgedeki gelişmelerin de keza, ülkenin birlikteliğini sağlamak açısından Bahçeli’ye böyle bir çağrıda bulunma ihtiyacını hissettirdiği belirtiliyor. Bahçeli’nin resepsiyonda Gelecek Partisi Başkanı Ahmet Davutoğlu’na iltifatları da aynı amaç çerçevesinde değerlendirilebilir.

DEM Parti bu çağrıya nasıl yanıt verecek göreceğiz. Türkiye partisi olduğunu belirten DEM Parti’nin diyalog zemininin açılmasından memnun olduğu gözleniyor. “Çözüm süreci” adı verilmeksizin bazı somut  adımların atılması beklentisinde oldukları anlaşılıyor. Yeni dönemin ruhunu uygun bir “demokratikleşme ve reform süreci” üzerinde durulabileceği kanısındalar.

Yeni yasama yılında TBMM’de önemli gelişmeler bekleniyor. İktidarın bir yandan başta ekonomik kriz, halkın önde gelen sorunlarına çözüm ararken, diğer yandan da TBMM’nin yeni anayasa üzerinde çalışmalara başlaması öngörülüyor. Yeni anayasa üzerinde bir süredir siyasi partilerle istişarelerde bulunan TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş başkanlığında bir “Anayasa Uzlaşma Komisyonu” veya bir “Anayasa Masası” kurulması bekleniyor.

Bütün bu süreçte, Erdoğan’ın tekrar cumhurbaşkanı seçilmesinin önünün açılmasının  Cumhur İttifakı’nın öncelikli hedefi olduğu hususunda kamuoyunda genel bir mutabakat mevcut.

Bu konuda  iki seçenek üzerinde duruluyor. Daha önce yazdığımız gibi, 2027 sonbaharında düzenlenecek erken seçimlerde, Erdoğan’a tekrar aday olarak yeniden cumhurbaşkanı seçilme yolunun açılması birinci seçenek olarak görülüyor.

Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yeniden aday olabilmesi için yeni anayasada bir düzenlemeye gidilmesi bir diğer seçenek olarak değerlendiriliyor.

Yeni anayasa çalışmalarının başarıya ulaşabilmesi için DEM Parti’nin yanı sıra Meclis’teki diğer muhafazakar partilerin desteği önemli. Bu partiler içinden AKP’nin yeni anayasa çalışmalarına destek verecek milletvekillerinin çıkabileceği ve yeni anayasa için gerekli 360 oya Meclis’te ulaşılabileceği, hatta bu sayının aşılabileceği öngörülüyor. Ardından yeni anayasanın halkın oyuna sunulması planlanıyor.

Partiler arasında mutabakat sağlanarak Anayasa Uzlaşma Komisyonu oluşturulması halinde yeni anayasa çalışmalarında Cemil Çiçek’in TBMM Başkanı olduğu tarihlerde (2011) kurulan Anayasa Uzlaşma Komisyonu çalışmaları ve deneyimi göz önünde tutulmalı. Kimi partilerin anayasa çalışmaları da masaya konulmalı. Masada, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi gözden geçirilerek, görülen aksaklıkların giderilmesine çalışılmalı…

Yeni metinde, TBMM’nin gücünün arttırılması, cumhurbaşkanının bazı yetkilerinin tırpanlanması, partisiyle ilişkilerinin azaltılması veya kesilmesi, cumhurbaşkanlığı  süresinin kısıtlanmaması, Anayasa Mahkemesinin yeniden düzenlenmesi, yüksek yargı organları arasında yetki ve görev çatışmasına meydan verilmemesi gibi hususlarda yeni düzenlemelere gidilmesi bekleniyor.

Bu süreçte desteğine ihtiyaç duyulan DEM Parti’nin “demokratikleşme ve reform” beklentilerini karşılayacak hususların ise yeni metinde nasıl yer alacağı merak ediliyor. Seçimlerde stratejik değere sahip Kürt kökenli yurttaşlarımızın oylarının bu konudaki değerlendirmelerde dikkate alınacağı söylenebilir.

Erdoğan’ın konuşmalarına yansıyan, uzlaşmacı, özgürlükçü, katılımcı, devlet ve milleti buluşturan, kucaklaştıran, kaynaştıran, hiçbir ferdini dışlamayan, hiçbir ferdin özgürlüğünü kısıtlamayan, azami müştereklerde buluşturan demokratik anayasanın Meclis eliyle nasıl hayata geçilebileceğini bu çalışmalar vesilesiyle göreceğiz. . 

Öngörüldüğü şekilde yeni bir anayasa veya mevcut anayasanın büyük ölçüde gözden geçirilmiş metni Meclis’ten geçerek, halkın desteğini alsa bile, yapılacak seçimlerin sonuçları hiçbir parti ve cumhurbaşkanı adayı için “çantada keklik” değil. Özellikle cumhurbaşkanı adayları kimler olursa olsun, sonucunu bugünden kestirmek olanaksız. O zamana kadar köprünün altından çok sular akar. Bakarsın yapılan planlar ters teper. Bakarsın ekonomik sıkıntılardan bunalan  Anadolu seçmeni  bu kez “yetti gayrı, yıllardır taşıdığın bayrağı bir başkasına devret. Kalan ömrünü ailene, torunlarına hasret” der. Bakarsın  Kürt kökenli yurttaşlarımız da bu koroya katılır… Veya bakarsın “hizmetlerine doyamadık, Allah uzun ömür versin. Millet için çalışmaya devam etsin” der. Seçmenin ne diyeceğini zamanı geldiğinde göreceğiz…

Diğer yandan, CHP’nin önümüzdeki süreci iyi değerlendirmesi gerekiyor. Kamuoyu yoklamalarına bakmakla yetinmemeli. Parti içi sorunları hâlâ halledememiş bir parti görünümü vermemeli. Cumhurbaşkanı adayı belirleme süreci, parti içi pazarlıklara vs. dönüşmemeli. Yapılacak stratejik hataların bu kez seçmen tarafından hoş görülmeyeceği göz önünde tutulmalı. Güncel gelişmelerle ilgili olarak verilen demeçlere, konuşmalara dikkat edilmeli. Kullanılan kelimeler, cümleler özenle seçilmeli. Partinin yönetim kadrolarında yer almanın öneminin  bilincinde olunmalı. Gerektiğinde diğer muhalefet partileriyle dirsek temasını girilmeli. Tüm partilerle diyalog kapıları açık tutulmalı.  Demokratik sivil toplum kuruluşları ile diyaloga açık olunmalı….

CHP, kurulmakta olan “Anayasa Masası”nda yer alıp almayacağına da, duygusal tepkilerden, ön yargılardan uzak, sağduyu ile tüm boyutlarıyla iyi düşünüp, değerlendirip karar vermeli.

Fotoğraf: Cumhurbaşkanlığı

İlgili yazı:

CHP’nin odaklanması gerekenler
Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
YazanGürsel Demirok
Takip et:
Emekli diplomat. 1945 yılında doğdu. Darüşşafaka Lisesi'ni 1964 yılında bitirdi. 1968 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü'nden mezun oldu. 1969'da Dışişleri Bakanlığı'na girdi. Türkiye Daimi Temsilciliğinde görevli olduğu yıllarda (1974-1977) BM Genel Kurulu 4, Komite (Decolonisation Committee) Raportörlüğüne seçildi. Kuveyt”in, Irak tarafından işgal edildiği tarihlerde, Kuveyt Büyükelçiliğimiz Müsteşarı idi. 1993-1997 yılları arasında Mainz Başkonsolosu olarak görev yaptı. Bu görevde iken girişimlerde bulunarak Mustafa Kemal Atatürk’ün 1917’de Veliaht Vahdettin ile birlikte Almanya’ya yaptığı ziyaret anısına Türk heyetinin kaldığı görev bölgesindeki Bad Kreuznach Park Hotel‘de 23 Nisan 1997 de Atatürk Salonu açılmasını ve ziyaret anısına otelin girişine bir yazıt konulmasını sağladı. Açılış görkemli bir törenle gerçekleştirildi. Otel bugün Türklerin etkinlikler düzenledikleri bir mekâna dönüştü. 1997 yılında Dışişleri Bakanlığı müşaviri olarak atandı. Bakanlık müşaviri iken, Başbakanlık İnsan Hakları Koordinatör Üst Kurulu Sekreterya Başkanı oldu. 57. Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti döneminde hazırladığı ilerici insan hakları raporu AB Kopenhag Kriterlerinin karşılanmasına yönelik çalışmalarda referans belgesi olarak kullanıldı ve “Demirok Raporu “olarak anıldı. 2000-2004 yılları arasında Zürih Başkonsolosu olarak görev yaptı. Zürih Başkonsolosluğu binasında Park Hotel’deki Atatürk Salonuna benzer bir Atatürk Salonu açtı. Salonda Kurtuluş savaşı ve Cumhuriyetin kuruluş yıllarına ilişkin belge ve fotoğraflar yer almakta. Bu salonda da Türkleri buluşturan etkinlikler düzenlenmekte. Mainz ve Zürih‘te Başkonsolos iken vatandaşlarımızla birlikte olmaya, derneklerinin düzenledikleri etkinliklere katılmaya, çocuklarımızı okullarında ziyaret etmeğe, gençlerin sportif müsabakalarına katılmaya büyük önem verdi. 2004 yılında Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri Yiğit Alpogan'ın başdanışmanı oldu, 2005 yılında MGK Araştırma ve Değerlendirme Dairesi Başkanı olarak atandı ve bu görevindeyken 2010 yılında yaş haddinden emekliye ayrıldı. MGK Araştırma ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı'na atanmış ilk sivil görevlidir. Atatürk’ün Almanya gezisi ve Avrupa’daki Türkler üzerine kitapları var. Emekli olduktan sonra medyada köşe yazıları kaleme almaya başladı .
Önceki Makale Rusya’da da aynı tartışma…
Sonraki Makale Her zaman sorun olacak

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

ManşetSerbest Kürsü

İsviçre’de bir mahalle bakkalı

Alper Eliçin
20 Mayıs 2025
EditörSerbest Kürsü

Toplumsal dönüşümün 2 anahtarı

Yıldırım Aktuğan
19 Mayıs 2025
EditörSerbest Kürsü

Yırtılan “esaret belgesi”

Medya Günlüğü
19 Mayıs 2025
EditörSerbest Kürsü

Hoca bana fena taktı!

Alper Eliçin
18 Mayıs 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?