“DEM sıralarına giderek elimi uzattım. Uzattığım el milli birlik ve kardeşliğimizin mesajıdır. Uzattığım el ilk Meclis’in ve cumhurbaşkanımızın meşale gibi yanan aydınlığıdır. Gelin Türkiye partisi olun, milli birliğimizde kenetlenin teklifidir. Biz gelişigüzel, anlık olarak el uzatmayız. Biz durduk yere el vermeyiz. El sıkmanın merakına teşebbüs etmeliyiz. DEM’e düşen sorumluluk uzanan elin kıymetini anlaması ve eşik olarak değerlendirmesidir. Siyasetimiz günü kurtarma çabası değildir.”
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Meclis’in yeni yasama yılı açılışında Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM) milletvekilleri ile tokalaşması çeşitli yorumlara, değerlendirmelere yol açtı. Merakları gidermek amacıyla Bahçeli partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada bu konuda yukarıdaki ifadeleri kullandı. AKP Başkanı Erdoğan da partisinin grup toplantısında Bahçeli’ye destek vererek “Cumhur İttifakı’nın uzattığı elin değerinin muhatapları tarafından anlaşılmasını ümit ediyoruz” dedi.
Tokalaşmanın ardından gelen bu açıklamalar, yapılan yorum ve değerlendirmeleri artırdı. Cumhur İttifakı ortaklarının DEM Parti açılımı “yeni çözüm süreci mi başlıyor?” sorusunu gündeme taşıdı. Bahçeli’nin çözüm sürecine yeşil ışık yakıp yakmadığı tartışılmaya başladı.
Bahçeli’nin DEM Parti’ye ve PKK terör örgütüne klasik yaklaşımı anımsandığında, MHP’nin yeni bir çözüm sürecine yanaşması olası görülmemekte. Tokalaşmanın ve yapılan açıklamaların asıl nedeninin siyasette diyaloğu güçlendirmek olduğu anlaşılıyor. Yeni bir çözüm sürecine AKP ve MHP’nin mesafeli yaklaştıkları görülüyor.
AKP ve MHP’nin diyalog arayışları ve yeni açılımının geri planında, yeni anayasanın yanı sıra, Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı süresini kısıtlamayacak olan bir anayasa değişikliği ile bir dönem daha cumhurbaşkanlığı adaylığı yolunu açma hedefinin yattığı söylenebilir. CHP’nin, yeni anayasa konusunda AKP ile masaya oturmaya mesafeli olması nedeniyle Cumhur İttifakı’nın DEM Parti’nin desteğini aradığı görülüyor. Bölgedeki gelişmelerin de keza, ülkenin birlikteliğini sağlamak açısından Bahçeli’ye böyle bir çağrıda bulunma ihtiyacını hissettirdiği belirtiliyor. Bahçeli’nin resepsiyonda Gelecek Partisi Başkanı Ahmet Davutoğlu’na iltifatları da aynı amaç çerçevesinde değerlendirilebilir.
DEM Parti bu çağrıya nasıl yanıt verecek göreceğiz. Türkiye partisi olduğunu belirten DEM Parti’nin diyalog zemininin açılmasından memnun olduğu gözleniyor. “Çözüm süreci” adı verilmeksizin bazı somut adımların atılması beklentisinde oldukları anlaşılıyor. Yeni dönemin ruhunu uygun bir “demokratikleşme ve reform süreci” üzerinde durulabileceği kanısındalar.
Yeni yasama yılında TBMM’de önemli gelişmeler bekleniyor. İktidarın bir yandan başta ekonomik kriz, halkın önde gelen sorunlarına çözüm ararken, diğer yandan da TBMM’nin yeni anayasa üzerinde çalışmalara başlaması öngörülüyor. Yeni anayasa üzerinde bir süredir siyasi partilerle istişarelerde bulunan TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş başkanlığında bir “Anayasa Uzlaşma Komisyonu” veya bir “Anayasa Masası” kurulması bekleniyor.
Bütün bu süreçte, Erdoğan’ın tekrar cumhurbaşkanı seçilmesinin önünün açılmasının Cumhur İttifakı’nın öncelikli hedefi olduğu hususunda kamuoyunda genel bir mutabakat mevcut.
Bu konuda iki seçenek üzerinde duruluyor. Daha önce yazdığımız gibi, 2027 sonbaharında düzenlenecek erken seçimlerde, Erdoğan’a tekrar aday olarak yeniden cumhurbaşkanı seçilme yolunun açılması birinci seçenek olarak görülüyor.
Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yeniden aday olabilmesi için yeni anayasada bir düzenlemeye gidilmesi bir diğer seçenek olarak değerlendiriliyor.
Yeni anayasa çalışmalarının başarıya ulaşabilmesi için DEM Parti’nin yanı sıra Meclis’teki diğer muhafazakar partilerin desteği önemli. Bu partiler içinden AKP’nin yeni anayasa çalışmalarına destek verecek milletvekillerinin çıkabileceği ve yeni anayasa için gerekli 360 oya Meclis’te ulaşılabileceği, hatta bu sayının aşılabileceği öngörülüyor. Ardından yeni anayasanın halkın oyuna sunulması planlanıyor.
Partiler arasında mutabakat sağlanarak Anayasa Uzlaşma Komisyonu oluşturulması halinde yeni anayasa çalışmalarında Cemil Çiçek’in TBMM Başkanı olduğu tarihlerde (2011) kurulan Anayasa Uzlaşma Komisyonu çalışmaları ve deneyimi göz önünde tutulmalı. Kimi partilerin anayasa çalışmaları da masaya konulmalı. Masada, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi gözden geçirilerek, görülen aksaklıkların giderilmesine çalışılmalı…
Yeni metinde, TBMM’nin gücünün arttırılması, cumhurbaşkanının bazı yetkilerinin tırpanlanması, partisiyle ilişkilerinin azaltılması veya kesilmesi, cumhurbaşkanlığı süresinin kısıtlanmaması, Anayasa Mahkemesinin yeniden düzenlenmesi, yüksek yargı organları arasında yetki ve görev çatışmasına meydan verilmemesi gibi hususlarda yeni düzenlemelere gidilmesi bekleniyor.
Bu süreçte desteğine ihtiyaç duyulan DEM Parti’nin “demokratikleşme ve reform” beklentilerini karşılayacak hususların ise yeni metinde nasıl yer alacağı merak ediliyor. Seçimlerde stratejik değere sahip Kürt kökenli yurttaşlarımızın oylarının bu konudaki değerlendirmelerde dikkate alınacağı söylenebilir.
Erdoğan’ın konuşmalarına yansıyan, uzlaşmacı, özgürlükçü, katılımcı, devlet ve milleti buluşturan, kucaklaştıran, kaynaştıran, hiçbir ferdini dışlamayan, hiçbir ferdin özgürlüğünü kısıtlamayan, azami müştereklerde buluşturan demokratik anayasanın Meclis eliyle nasıl hayata geçilebileceğini bu çalışmalar vesilesiyle göreceğiz. .
Öngörüldüğü şekilde yeni bir anayasa veya mevcut anayasanın büyük ölçüde gözden geçirilmiş metni Meclis’ten geçerek, halkın desteğini alsa bile, yapılacak seçimlerin sonuçları hiçbir parti ve cumhurbaşkanı adayı için “çantada keklik” değil. Özellikle cumhurbaşkanı adayları kimler olursa olsun, sonucunu bugünden kestirmek olanaksız. O zamana kadar köprünün altından çok sular akar. Bakarsın yapılan planlar ters teper. Bakarsın ekonomik sıkıntılardan bunalan Anadolu seçmeni bu kez “yetti gayrı, yıllardır taşıdığın bayrağı bir başkasına devret. Kalan ömrünü ailene, torunlarına hasret” der. Bakarsın Kürt kökenli yurttaşlarımız da bu koroya katılır… Veya bakarsın “hizmetlerine doyamadık, Allah uzun ömür versin. Millet için çalışmaya devam etsin” der. Seçmenin ne diyeceğini zamanı geldiğinde göreceğiz…
Diğer yandan, CHP’nin önümüzdeki süreci iyi değerlendirmesi gerekiyor. Kamuoyu yoklamalarına bakmakla yetinmemeli. Parti içi sorunları hâlâ halledememiş bir parti görünümü vermemeli. Cumhurbaşkanı adayı belirleme süreci, parti içi pazarlıklara vs. dönüşmemeli. Yapılacak stratejik hataların bu kez seçmen tarafından hoş görülmeyeceği göz önünde tutulmalı. Güncel gelişmelerle ilgili olarak verilen demeçlere, konuşmalara dikkat edilmeli. Kullanılan kelimeler, cümleler özenle seçilmeli. Partinin yönetim kadrolarında yer almanın öneminin bilincinde olunmalı. Gerektiğinde diğer muhalefet partileriyle dirsek temasını girilmeli. Tüm partilerle diyalog kapıları açık tutulmalı. Demokratik sivil toplum kuruluşları ile diyaloga açık olunmalı….
CHP, kurulmakta olan “Anayasa Masası”nda yer alıp almayacağına da, duygusal tepkilerden, ön yargılardan uzak, sağduyu ile tüm boyutlarıyla iyi düşünüp, değerlendirip karar vermeli.
Fotoğraf: Cumhurbaşkanlığı
İlgili yazı: