Cumhuriyetimizin 102. kuruluş yıl dönümünü Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin yürürlükte olduğu bir zaman diliminde kutluyoruz.
102 yıllık Cumhuriyetin geldiği nokta bu sistem. Mevcut sistem “Tek Adam”a dayalı. Sisteme eleştiriler yoğun ancak AK iktidarın ve ortağı MHP’nin sistemi değiştirme gibi niyetleri yok. Yeni anayasa ile sistemin aksayan yönlerini gözden geçirme cihetine gitmeleri muhtemel.
Cumhurbaşkanı Erdoğan TBMM’nin 28. Dönem 4. Yasama Yılı açılışı dolayısıyla 1 Ekim’de Genel Kurul’da yaptığı konuşmada, çeşitli hususlar meyanında “terörsüz Türkiye” hedefine geniş yer verdi, TBMM çatısı altında çalışmalarını sürdüren Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’ndan övgüyle söz etti. Geçen yılki Genel Kurul konuşmasında yeni anayasa ihtiyacına geniş yer veren Erdoğan bu yılki konuşmasında bu konuya değinmedi. Değinmemesi yeni anayasa fikrinden vazgeçtiği anlamına gelmiyor.
Erdoğan’ın talimatlarıyla Mayıs ayında yeni anayasa konusunda çalışmalarda bulunmak üzere Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz başkanlığında AKP içinde bir komisyon oluşturuldu. AKP, “Türkiye Yüzyılı’nın anahtarı yeni anayasa” dese de, yeni anayasa ihtiyacını süslü cümlelerle açıklasa da, gerçek niyetin Erdoğan’ın iktidarda kalma süresini uzatmak amacıyla anayasada yeni düzenlemeler yapmak olduğu genelde kabul gören bir görüş. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin aksayan yönlerinin gözden geçirilmek istendiği de bu çerçevede dile getiriliyor. Keza TBMM’de bu sürece destek vereceği umulan DEM Parti’yi hoşnut edecek anayasal değişikliklerin AKP’nin hazırlayacağı pakete eklenebileceğinden de söz ediliyor. TBMM’de oluşturulan Milli Dayanışma Komisyonu’nun bu amaca yönelik çalışmalar yapabileceği bu bağlamda belirtiliyor.
Anayasanın değiştirilmesine gerçekten ihtiyaç var. Ancak hedef güçlendirilmiş parlamenter sisteme geri dönmek olmalı. Altılı Masa geçmişte bu konuda değerli bir çalışma yapmıştı. “Şimdi Demokrasi Zamanı” sloganıyla 22 Kasım 2022’de kamuoyuna açıklanan 84 madde ve 9 başlıktan oluşan anayasa değişikliği önerisinde Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme geçiş için gereken anayasa değişiklikleri yer alıyordu. Bu çerçevede yasama, yürütme, yargı, temel hak ve özgürlüklere ilişkin “toplumsal sözleşme” niteliğinde anayasa değişiklikleri öneriliyordu.
İnsan odaklı önerilerde, güçlü, özgürlükçü, demokratik, adil bir sistem inşa etmek hedefleniyordu. Anayasal sistemin temeline “insan onuru” konulmuştu. Demokrasinin, özgürlüklerin güçlendirilmesine yönelik düzenlemeler getiriliyordu. Bu düzenlemeler Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde yaşanan sorunlara deva niteliğindeydi. Cumhurbaşkanının yetkileri sınırlanıyor, partili cumhurbaşkanlığı dönemi kapanıyor, parlamento güçlendiriliyordu. Kuvvetler ayrılığı getiriliyordu. Yasamanın etkin ve katılımcı, yürütmenin saydam ve hesap verebilir, yargının ise bağımsız ve tarafsız olması amaçlanıyordu.
“Hasara uğrayan” devlet yapısının “rayına oturtulması”, zayıflayan kurumların güçlendirilmesi öngörülüyordu. Keyfilik, kural tanımazlık, liyakatsizlik ve yozlaşmanın mevcut sistemin ürünü olduğu ifade ediliyordu. Yargı üzerindeki siyasi tahakküme son verileceği, baroların anayasal güvenceye kavuşturulacağı belirtiliyordu.
AKP içinde oluşturulan komisyon ne tür önerilerde bulunacak şu aşamada bilinmiyor. AKP Komisyonu Altılı Masa’nın üç yıl önce açıkladığı önerilerinden dikkate alabileceği bazı hususlar olabilir mi bilemeyiz. Ancak bu önerilerin başta siyasi partilerimiz, kamuoyumuz tarafından hatırlanmalarında yarar var.
Bu konuda yapılan çalışmalara ışık tutacak, “Şimdi Demokrasi Zamanı” sloganı ile açıklanan Altılı Masa’nın bazı önemli önerileri şöyleydi:
Cumhurbaşkanını halk seçecek, parti bağı olmayacak
Cumhurbaşkanı mevcut sistemde olduğu gibi halk tarafından ve geçerli oyların salt çoğunluğunu alarak, yani en az yüzde 51’in oyuyla seçilecek. Mevcut anayasada bir kişinin 5 yıllığına en fazla 2 kez cumhurbaşkanı seçilebileceği hükmü yer alırken; muhalefetin önerisine göre, bir kişi 7 yıllığına ve tek dönem için cumhurbaşkanı seçilebilecek.
Görevi sona eren bir cumhurbaşkanı, seçimle gelinen siyasi bir görev üstlenemeyecek. Cumhurbaşkanının veto yetkisine son verilecek, bir kereliğine yasaları Meclis’e iade hakkı bulunacak. Meclis’te basit çoğunlukla kabul edilen yasayı onaylamak zorunda olacak. Yürütme yetkisini Bakanlar Kurulu ile birlikte kullanacak.
Dokunulmazlığın kaldırılması, düşürülmesi ve parti kapatma zorlaştırılacak
Halen yüzde 7 olan seçim barajı yüzde 3’e düşürülecek. Milletvekili genel seçimlerinde geçerli oyların yüzde 1’ini alan siyasi partiye Hazine yardımı yapılabilecek.
Milletvekili dokunulmazlığının kaldırılması zorlaştırılacak. Öneriye göre üye tam sayısının salt çoğunluğu, yani 301 milletvekilinin kabul oyu ile dokunulmazlık kaldırılacak. Mevcut düzende karar yeter sayısı olan 151 vekille dokunulmazlık kaldırılabiliyor.
Milletvekilliğinin kesin hüküm giyme nedeniyle düşmesinde, Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru sürecinin bitmesi kriteri getiriliyor.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının siyasi partilere kapatma davası açabilmesi TBMM iznine bağlanıyor. Siyasi partiler hakkında kapatma kararı ancak “suçun odağı” olması halinde verilebilecek. Odak olma tanımına suçun yoğun, sürekli, demokratik düzene ciddi tehlike oluşturacak bir şekilde işlenmesi zorunluluğu ekleniyor ve yasama sorumsuzluğu kapsamındaki oy, söz ve düşünce açıklamaları odak olmanın tespitinde dikkate alınmaması öngörülüyor.
Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerden çıkma yetkisi Cumhurbaşkanından alınıp TBMM’ye geri veriliyor.
Bakanlıkların, kamu idareleri ve kamu tüzel kişilerinin kanun hükmünde (KHK) kararnameyle kurulması ve kaldırılması uygulamasına son verilecek.
Hükümet, başbakan ve bakanlar hakkında geçmişte olduğu gibi yine gensoru verilebilecek.
Yapıcı güvensizlik oyu: Yenisi hükümette uzlaşma zorunluluğu
Hükümetin kuruluşu basit çoğunluk, düşürülmesi ise salt çoğunluk ile gerçekleşecek ve hükümet krizlerini önlemek için yapıcı güvensizlik oyu aranacak. Yani yeni hükümet üzerinde uzlaşma sağlanmadan mevcut hükümet düşürülemeyecek, mevcut hükümet düştüğü anda yeni başbakan görevine başlamış olacak.
Bütçe hakkı TBMM’nin devredilemez hakkı olarak tanımlanıyor. Meclis bünyesinde Kesin Hesap Komisyonu kurulacak ve başkanı ana muhalefet partisinden seçilecek.
Cumhurbaşkanlığı kabinesi yerine, eski sistemde olduğu gibi bakanlar kurulu oluşturulacak. Bakanlar başbakan tarafından TBMM üyeleri arasından veya ihtiyaç halinde milletvekili seçilme yeterliliğine sahip Türk vatandaşları arasından seçilecek.
Olağanüstü Hal sistemi yeniden düzenleniyor. Buna göre OHAL ilan etme yetkisi, cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu’na ait olacak, OHAL KHK’sı çıkarılamayacak.
Hakim ve savcılar için “coğrafi teminat” getirilecek.
Hakimler Kurulu ile Savcılar Kurulu ayrı ayrı düzenlenecek. Her iki kurulun kararları yargı denetimine açık olacak. Kurul üyelerinin bazı üyeleri Meclis tarafından seçilecek.
Halen iki daire ve bir Genel Kurul’dan oluşan Anayasa Mahkemesi 4 daire ve bir genel kuruldan oluşacak şekilde yeniden düzenlenecek, üye sayısı 15’ten 22’ye çıkarılacak. Üyelerden 20’sini TBMM, 2’sini cumhurbaşkanı seçecek.
Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru alanı, sosyal hakları da kapsayacak biçimde genişletilecek.
Yüksek Seçim Kurulu (YSK) ve Sayıştay, yüksek mahkeme statüsünde olacak. YSK’nin seçme, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma haklarına ilişkin verdiği kararlarına karşı AYM’ye bireysel başvuruda bulunulabilecek.
Anayasa’nın 13. Maddesi’ne “Hürriyet esas, sınırlama istisnadır. Tereddüt halinde yorum hürriyet lehine yapılır” hükmü ekleniyor. Düşünce, kanaat ve ifade hürriyeti tek bir maddede düzenleniyor. Anayasanın 25. Maddesi’nde yapılacak değişiklikle eleştiri hürriyeti güvence altına alınıyor.
Çevre, sağlık, hayvan hakları
Anayasa’daki sosyal ve ekonomik haklar genişletilerek, sağlık, çevrenin korunması ve hayvan hakları da anayasal güvenceye alınıyor.
Kamu Denetçiliğini düzenleyen Anayasa’nın 74. Maddesi’nde yapılan değişiklikle kuruma, idarenin eylem ve işlemlerinin hukuka ve hakkaniyete uygunluğunu re’sen veya şikâyet üzerine inceleme ve denetleme yetkisi tanınıyor.
İçişleri Bakanı görevden alamayacak
Anayasa’nın 127. Maddesi’nde yapılan düzenlemeyle, belediye başkanlarının görev suçu nedeniyle İçişleri Bakanı tarafından görevden uzaklaştırılması uygulamasına son veriliyor. Yerel yöneticiler geçici görevden uzaklaştırmaya, İçişleri Bakanının talebi üzerine Danıştay karar verebilecek ve bu süre 6 ayı geçemeyecek.
YÖK’e son veriliyor
Üniversitelere, bilimsel, idari ve mali özerklik anayasal güvence altına alınacak. YÖK kaldırılacak. YÖK’ün yerine sadece koordinasyon yetkisi olan üyelerinin seçimle iş başına geldiği “Üniversiteler Arası Kurul” getirilecek.
RTÜK üyeleri gazeteci ve akademisyenlerden oluşacak. Basın özgürlüğü devletin ödevi sayılacak. Basın, sivil toplum örgütleri, düzenleyici ve denetleyici kurumlar vesayetinden kurtarılacak.
Altılı Masa’da yer alan siyasi partilerin temsilcileri tarafından hazırlanan taslak değerli ve özverili bir çalışmanın ürünü idi.Kamuoyuna açıklandığında öneriler genelde olumlu ve umut verici bulunmuştu. Altılı Masa’nın bugün olmaması, bu değerli çalışmanın yok olması anlamına gelmemeli.
Altılı Masa üyesi partiler bu çalışmayı bugün de sahiplenmeliler. Anayasa değişikliği konusu TBMM’de tartışılırken veya kamuoyuna bu konuda yapılacak açıklamalarda bu çalışmaya atıf yapmalılar. Keza Yılmaz Başkanlığındaki AKP komisyonu da bu çalışmayı “referans belgesi” olarak masasında bulundurmalı.
Asırlık Cumhuriyete yakışır demokratik bir anayasaya elbet birgün sahip olacağız. Bu umut ve inançla Cumhuriyetimizin 102. kuruluş yıl dönümünü içtenlikle kutluyor, başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere Cumhuriyetin ilanına katkıda bulunan devlet büyüklerimizi saygı, sevgi ve özlemle anıyorum…
***
Medya Günlüğü sosyal medya hesapları:
