Metin Gülbay
Sahelanthropus tchadensis’in (Sahel İnsanı), yaklaşık 7 milyon yıl önce, Çad’da yaşamış bir temel hominin (primat) türü olduğu ve şempanzeninkinden ayrılmış insan soy ağacının en eski temsilcisi olduğu düşünülüyordu.
2001’de Çad’ın kuzeyindeki Djurab (Curab) Çölü’nde bulunan fosile yerel dilde kurak mevsimde doğan çocuklara takılan Toumai adı verilirken bilimsel ad olarak Sahelanthropus tchadensis (manşet fotoğrafı) denildi. Ancak daha sonra başka araştırmacılar buna itiraz etti. Çünkü fosili bulanlar bulgularını hakemsiz bir dergide yayınlamış, üstelik fosilin diğer bilim insanlarınca incelenmesine izin vermemişlerdi.
Bu arada fosilin bulunduğu alanın çok yakınında bir sol uyluk kemiğinin bir parçası başka araştırmacılar tarafından keşfedildi. Bu kemiğin incelenmesiyle Sahelanthropus tchadensis’in dik yürümediği, bunun da onun insan atası olmadığını gösterdiği ileri sürüldü. Sahel İnsanı olsa olsa bir maymun atası olabilirdi bu araştırmacılara göre.
Ben de Sahel İnsanı ilk insansı canlı ise onu maymuna bağlayan daha önceki insansının ne veya neler olduğunu soracaktım. Ama hevesim kursağımda kaldı. Çünkü daha Sahel İnsanı bile ilk insansı değilmiş. Bu durumda 1994 yılında keşfedilen 4,4 milyon yaşındaki Ardipithecus ramidus’a ve kısa bir süre sonra keşfedilen yaklaşık 6 milyon yaşındaki Orrorin Tugenensis’e döndüm.
Ancak Australopithecus, kesin olarak hominin kabul edilen bilinen en eski cins olduğuna göre orada durmam gerekiyor çünkü diğerleriyle ilgili bu kesinlikte bir kabul görünmüyor. 4,2 milyon öncesinden 1,2 milyon yıl öncesine kadar yaşamış olan bu insansı atamız şu anda en eski insansı olma konumunu sürdürüyor. Ama şaşırıp durma halim hiç geçmedi. Merak keşiflerin atasıdır değil mi? Ben de merak ettikçe daha fazla okumak zorunda kaldım ve benim için yeni olan bilgiler keşfettim. Bakalım neler keşfetmişim!
İki ayak üzerinde yürüyerek zamanla mi dikildik?
Bu soru önemli. Çünkü ayağa dikilen şempanzenin homo sapiene giden yolu açması öyküsü belki de o kadar doğru olmayabilir.
“2016’da Swansea’de düzenlenen İngiliz Bilim Festivali’nde konuşan Profesör Robin Crompton şöyle konuşmuştu: ‘Şempanzeler ve insanlar bugünkü şempanzelerden ziyade modern insanlara benzer şekilde yaşayan bir ortak atadan türediler. Bu gerçek bizi rahatsız edebilir ama öyle.’
‘Kolaylık olsun diye dört ayak üzerinde yürümek diyoruz; ama şempanzelerin dört elleri üzerinde yürüdüklerini söylemek daha doğru olur. Hatta vücut ağırlığını vermek için ön ellerinin boğumları üzerinde yürüyorlar.’
Bu bağlamda insanlarla maymunların ataları 6 milyon yıl öncesine kadar dik yürüyordu; ama sonra maymunlar orman tabanında daha hızlı hareket edebilmek için dört ayak üstünde yürümeye başladılar. İnsansılar ise evrim sürecinde dik yürümeye devam etti.
‘1992 yılında keşfedilen Ardipithecus ramidus iskeletine bakınca atalarımızın en az 4,4 milyon yıl önce dik yürümeye başladığını gördük. Kısacası atalarımız ağaçlardan yere inmeden ve 3 milyon yıl önce iyice kuruyan Doğu Afrika otlaklarında dolaşmaya başlamadan önce de dik yürüyordu.'” (1)
1974 yılında keşfedilen Lucy’yi herkes biliyor artık. 3,2 milyon yaşındaki bu 120 santimlik hanımefendi hem ağaçlarda hem de yerde yaşıyormuş yani hem daldan dala atlıyor hem de yerde dik olarak yürüyormuş. Yukarıda alıntı yaptığımız Prof. Crompton, Lucy’nin bir cüce Australopithecus olduğunu ileri sürüyor. Çünkü insansıların da tıpkı orman fillerinin bulundukları ortama uyum göstererek sahra fillerine nazaran daha küçük olmaları gibi doğa koşullarına uyum göstererek vücutları küçülebiliyordu. İşte Lucy vücudu küçük olanlardan biriydi.
Sonra 1990’larda Güney Afrika’da Küçük Ayak bulundu. Bu da bir dişi Australopithecus’tu. Ama ayakları bizimkine benziyordu. 3 milyon 670 bin yaşındaydı.
“Haydaaa” diyorsunuz değil mi, benim gibi. Lucy’den yaşlı ve ayakları bizimki gibi olan bir insansı var yani. Demek ki ağaçtan indik, doğrulduk ve ayaklarımız da bugünkü halini aldı kuramı yanlış.
Böyle mi diyeceğiz acaba? Bilemiyorum, uzmanı olmadığım için bir şey söyleyemem ama uzmanların da kafası karıştı yeni bulgularla beraber.
10 Kasım 2019 günü BBC Türkçe’de Helen Briggs imzasıyla yayınlanan haber ise her şeyi sildi süpürdü. Haberin başlığı şöyleydi: “İki ayak üzerinde yürüyebilen en eski büyük insansı maymunun fosilleri bulundu”. (2)
Eh biraz önce okuduk zaten diyorsunuz değil mi? Haberden bir cümle daha aktarayım bari.
“Uzmanlar bu türün 12 milyon yıl önce yaşadığını hesapladı. Bugüne kadar iki ayak üzerinde yürüyebilen en eski türün 6 milyon yıl önce yaşadığı düşünülüyordu.”
Birden 12 milyon yıl önceye gittik. Gerçekten de ilk insansı maymunlar bu kadar yaşlı olabilir mi?
Bu fosillerin uzun kollarına bakarak hem dallarda yaşadığı hem de insana benzer bacakları bulunduğu yani iki ayak üzerinde yerde de yaşadığı açıklandı. Ad da verilmişti kendilerine: Danuvius Guggenmosi.
Fosiller 2015 ve 2018 yıllarında Almanya’nın Bavyera bölgesinde bulunmuştu. Fosillerin biri erkek, ikisi dişi biri de bir çocuğa aitti.
Uzmanlar bu canlıyı maymunsu insan olarak niteledi yani insansı demediler. Haberin devamında şunlar vardı:
“Tübingen Üniversitesi’nden Prof. Madelaine Böhme ‘Güney Almanya’daki fosiller paleoantropoloji alanında yeni bir dönem açtı. Bu bulgular büyük insanı maymunlar ve insanların evrimine dair temel bilgilerimizi sorguluyor’ dedi.
Böhme’ye göre bu büyük insansı maymun, insanların insansılardan evrimindeki ‘kayıp halka’ için en ideal model. Bu bulgu iki ayak üzerinde yürümenin evrimi hakkında neler söylüyor? Charles Darwin’den bu yana atalarımızın nasıl ve ne zaman iki ayak üstünde yürümeye başladığı üzerine yoğun tartışmalar var.
En çok da bu özelliğin orangutan gibi ağaçlarda yaşayan bir türde mi geliştiği yoksa goriller gibi yerde fakat kollarını kullanarak yürüyen insansı maymunlarda mı geliştiği merak konusuydu.
Nature dergisinde yayımlanan yeni araştırma dik yürüyüşümüzün insanların insansı maymunlarla ortak atası olan türlerde başlamış olabileceğini ortaya koyuyor. Üstelik daha önce düşünüldüğü gibi Afrika’da değil, Avrupa’da.
11 milyon 620 bin yıl önce yaşayan bu tür, iki ayak üzerinde yürürken ağaçlara tırmanmak için dört bacağını, iki eli ve ayaklarını kullanıyordu.
University of Toronto’dan Prof. David Begun, ‘Danuvius insanlarda görülen arka uzuvların baskın olarak kullanıldığı türden yürüme ile günümüzdeki insansı maymunlarda görülen ön uzuvların baskın kullanıldığı ağaçlara tırmanma özelliklerinin bir arada bulunduğu bir tür’ diyor.” (2)
Araştırdıkça daha neler bulacaklar bakalım. Ayakları el tasarımında olan şempanzelerden insan ayağına geçiş kaç milyon yıl sürdü acaba? Paleoantropologların “kayıp halka” dedikleri insansı maymun bulunmuş oldu mu yani? Sanmıyorum çünkü bilim insanları da bu kadar kesin konuşmuyor, konuşamıyor. Çünkü bir sonraki keşif önceki bilgilerin güncellenmesini gerektiriyor. Güncellemeler bir süre sonra eski bilgilerin tamamen reddedilmesini gerektiriyor. Keşfettikçe daha ne kadar keşfedilecek şey olduğunu anlıyoruz değil mi?
Benim farkına vardığım şeylerden biri de şu: İnsan özel bir canlı değil. Diğer canlılardan daha üstün değil. Hayvanlardan farklı bir tür değil. Bizim atalarımız hayvanlar. Yakın atalarımız var, şempanzelerle aynı kökten geliyor belki, belki de gorillerle aynı kökten. Uzak atalarımız var, memelilerin tümü gibi. Bir de en uzak atalarımız var, tek hücreli canlılar gibi.
Ben Metin Gülbay, herkese keyifli bir hafta sonu dilerim.
1- https://khosann.com/evrim-hakkinda-dogru-bilinen-3-yanlis/