Biz ötekileriz.
Ötekiler olan biz kimleriz?
Avrupa Birliği (AB) kendi ana fikrini mal ve hizmetlerin serbest dolaşımı diye açıkladığına göre, mallar ve hizmetler serbestçe dolaşabilecek.
Alman firması olduğu hakkında kimsenin itiraz edemeyeceği Mercedes markası AB sınırları içinde serbestçe (sıfır gümrükle) satılabilecek ve fakat iş örneğin Polonya’nın araba markasına gelince, hey durun bir dakika, Mercedes ile Polonya otomobili aynı fiyattan satılırsa kim niye alsın ki Polonya markasını.
Polonya ya da İspanya fabrikaları da ürettikleri otomobillerde aynı kaliteyi tuttursunlar demek kolay.
Kolay da…
“Da”sı şu:
Hangi AB ülkesi Yunanistan’ın özgün ve özel bir tadı olan uzosu gibi bir içecek üretebilir? Hiçbiri ve fakat Yunan akşamcılar uzo fiyatına viski, konyak alabiliyorsa niye uzo ile sarhoş olsun ki?
Yok hayır mesele sadece damak tadı ve kalite farkı değil, şiddetsiz gibi görünmesine karşın tarihin gördüğü en dehşetli şiddet örneklerinden biri olan AB standartları denen kapital baskı yöntemleridir.
Mal ve hizmetler serbest dolaşsın diye ve bunu kabul ettiren AB padişahları (ki bu padişahlar Almanya ile Fransa’dan başkası değildir ve onların padişahlıklarının da ABD karşısında emir subaylığı rütbesinden ileri gitmez gidemez. Bunu da Rusya–Ukrayna savaşı en kör gözlere bile göstermiş olalı, göremeyen varsa yapacak hiçbir şey yok, yok çünkü uyuyan insanı uyandırmak olası da uyur taklidi yapanı uyandırmak mümkünatsızdır.)
Mal ve hizmetler serbestçe dolaşsın da işçi hakları niye serbestçe dolaşmasın acaba?
Alman ve Fransız malları bütün Avrupa’da serbestçe dolaşsın ve fakat Alman işçiler ile Fransız işçilerin sahip oldukları haklar niye Yunanistan’da, Polonya’da, Macaristan’daki işçilerde de olmasın?
Kendi ürettiği malları bütün Avrupa’da serbestçe pazarlama hakkını elindeki teknolojik ve finansal gücü silah gibi kullanarak Avrupa devletlerine kabul ettiren Almanya ve Fransa Yunanistan, Macaristan, Romanya, Letonya, Litvanya ve benzeri ülke işçilerini de hizmetlerin serbestçe dolaşımı adı altında daha çok da kendi nispeten yoksul devletlerinde ucuz iş gücü olarak kullanıyor.
Kim iddia edebilir ki bir Alman işçisi ile bir Letonya işçisi aynı asgari ücretle ve aynı sosyal hukuki demokratik haklarla çalışıyor diye?
AB dedikleri şey Alman ve Fransız şirketlerinin bütün Avrupa kıtasını kendi pazarları olarak ilan edip kabul ettirmiş olmasın sakın?