Biz insanlar devasa gen taşıyıcısıyız, varlığımızın yegâne sebebi, bir sonraki nesle genlerimizi aktarmak. Bunu ben değil, çok ünlü bir bilim adamı söylüyor. Bu iş için ise ürememiz gerekiyor yani erkek tohumlarını dişinin yumurtalıklarına bırakacak ve döllenme olacak.
Doğada bu işlem canlıların türlerine göre belirli periyotlarda yapılır. İçlerinde sadece biz insanlarla neredeyse aynı biyolojik yapıya sahip şempanzelerde dejenere olmuştur. Bonobo türü aralarındaki anlaşmazlıkları gidermek, neşelenmek için cinsel ilişkiye girerler. Üstelik cinsiyet ve akrabalık ayrımı yapmadan. Yani, anneler oğullarıyla, babalar oğullarıyla, kızlarıyla, kısacası kim kimi tutturursa…
Bu durum aynı familyadan olan homo sapienslerde de süregelmiş. Gerçi onların beyinleri bedenlerine göre daha büyük olduğu için konuşma ve düşünme yetisi gelişmiş ama cinsel istek yani libido durumları değişmemiş, aksine sınırları zorlamış ve sonunda zıvanadan çıkmış.
Son zamanlarda çok zekice gündem değiştirmek için önümüze atılan cinsel istismar muhabbeti işte bu gelişimin çok doğal bir uzantısı. Aslında, hepimiz, farkında olalım olmayalım, her an cinsellik düşünüp duruyoruz bilinçaltımızda. Genlerimizi çocuklarımıza aktarmış olsak dâhi bu arzu bitmiyor, tükenmiyor. Beyinlerimiz böyle kodlanmış. Kim derse ki “benim hiç işim olmaz”, külliyen yalan.
Şimdi gelelim bizim memleketteki duruma…
Bu ülkedeki erkeklerin bir kısmı hatta çoğu, nereden nasıl geldiyse artık, kendilerini damızlık olarak görür. Önlerine geleni tohumlama konusunda evrende üstlerine yoktur. Üstelik öylesine üstattırlar ki aman yarabbi, bir döllenen bir daha bir daha ister. O derece iyidirler. Bir de bunu öylesine abartarak anlatırlar ki sanırsınız adeta seks makinesi. Bu muhabbet 10’lu yaşlarda başlar, ölene kadar sürer. Aslında çoğu hayal ürünüdür, olmak ve yapmak istedikleri şeylerdir hikayeleri. Her cümlede kullanılan bir kelime vardır, 3 harfli, o kelime her yerdedir; bazen sıfat, bazen fiil, bazen de isim olur!
İşte sorun da burada başlar. O kelime sadece bizim gibi ülkelerde erkeklere özgüdür. Kadınlar kullanamaz çünkü edilgendirler! Tamamıyla düz mantık. Oysa, İngilizce, Fransızca, Rusçada o malum kelime ve fiiliyat hem erkek hem kadın için geçerlidir. Ve bu yüzden de cinsellik iki cins için gayet doğal bir işlemdir.
Ya bizde?
Bizde durum fecaat. Bir kere kız çocuk namustur. Mümkünse, kadınlığa ilk adımı attıktan sonra kimselere gösterilmemeli, erkeklerle aynı ortamlarda bulunmamalı, ev işlerinde kullanılmalı ve en hızlı şekilde kendini dölleyecek birine “satılmalıdır”. Bunu “başaran” erkek ki, bu erkek abisi, babası, eniştesi vs. olabilir, acayip havalı ve huzurludur. Kendi sorumluluk alanındaki namusunu böylesine medeni şekilde korurken, diğer tüm namuslara bonobo libidosuyla bakar. Fanteziler yapar, zihninde çıldıracak gibi olur, hele “tazeleri” için her şeyi yapmaya hazırdır. Ve yapar… Çünkü eşekten, bidondan, kediden gına gelmiştir, en yakınındaki hala kızına, baldıza, üvey kızına, hatta kendi öz kızına yürür! O zavallı kızlar ise korkudan başına gelenleri anasına bile anlatamaz. Zaten anlatsa ne olacak, anası başını önüne eğecektir zira o da aynı yoldan geçmiştir. Gerçek şudur ki bu ülkede, özellikle kırsal kesimde çok ciddi yüzdede ensest ilişki vardır.
Şimdi, bu kültürde yetişmiş, eline 25 yaşına kadar kız eli değmemiş, flört etmek ne demektir bilmeyen, görücü usulüyle evlenmiş, mastürbasyondan başka seks tecrübesi olmayan birilerinin ortaya attıklarından ne umuyorsunuz? Adam bilmiyor, düşünemiyor, hayal edemiyor ki. Dangalağın önde gideni, sapkın bir primat o. Kendi karısını eve kapatmış, kızını vermiş “kurtulmuş”. Gerisi tufan. Yok öyle kızların erkeklerle ilişki yaşaması, flört etmesi hatta konuşması falan. Adeta Lut kavmi. O karısını evde bırakır, dışarıda dölleme prosesine imkanları dahilinde devam eder ya da edemez ama cak cak konuşur. Konu bundan ibarettir. Bu primatların dediklerine kafayı takıp da prim vermeyin.
Canları cehenneme…
Analizör (mahlas)