Halka açık futbol şirketlerin 6 aylık mali tabloları çıktı. 3 Temmuz 2011 öncesine benzer bir tablo var. Fenerbahçe iki büyük rakibinin toplamı kadar gelir elde etmiş, Galatasaray ise Beşiktaş’ın da gerisinde kalmış ve gelir elde etme konusunda çok başarısız bir 6 ay yaşamış.
En borçlu kulüp Fenerbahçe ama borcun büyüklüğü mutlak değeri değil, ödeme gücü ile ölçülür. Bu açıdan bakarsanız borç yükü en düşük kulüp Fenerbahçe. Geçen yıl 456 milyon TL oyuncu satış geliri elden etmiş. Bu tutar GS için 168, BJK içinse 185 milyon TL. FB’de toplam gelir yaklaşık 1.5 milyar TL, GS 760 milyon TL, BJK ise 843 milyon TL.
FB toplam borç 3.8, BJK 3.5, GS ise 2.6 milyar TL. Ancak FB’nin kasasında 317, BJK’nin kasasında 348 milyon TL bulunurken, GS’nin sadece 16 milyon TL parası var.
Net borç (Mevcut finansal borçlardan nakit varlıkların düşülmesi ile bulunur) FB 3.5, BJK 3.2, GS 2.6 milyar TL. Ciro ile net borçları karşılaştırırsak FB borç ödeme gücü en yüksek kulüp, ayrıca FB’nin 2.5, GS’nin 2.5 ve BJK’nin 1.8 milyar TL 1 yıldan kısa vadeli borcu var. Bankalar Birliği anlaşmasının ilave borçlanmayı yasaklaması nedeniyle kulüpler kısa vadeli borçlarını kendi kaynaklarından yapmak zorunda, bunlar oyuncu maaşları, bonservis taksitleri gibi doğrudan kadronun performansına etki eden ödemeler. Burada aksama olması futbol takımlarının performansının düşmesi anlamına gelecektir.
Piyasa değerlerine gelince… FB 6.5 milyar TL, GS 4.5 milyar TL ve BJK 1.6 milyar TL.
Eğer rakamları özetlemem gerekirse. FB yukarı doğru giderken diğerleri aşağı doğru gidiyor; üstelik Fenerbahçe kadrosu rakiplerinden daha genç ve daha çok satılabilir oyuncusu var ve henüz Ataşehir, Kayışdağı, Fikirtepe, Ankara Otel gibi çok değerli gayrimenkulleri elinde. GS ise her fırsatta bunları satarak kullanıyor, şimdi sırada Florya var ama o yetmiyor, oradaki devlet arazisine talipler. Ancak görünen o ki taşıma suyla değirmen dönmüyor.
Son 20 yıl Fenerbahçe ciddi ölçüde “üvey evlat” iken bu da yetmemiş devlet eliyle operasyona uğramış ve sonrasında kımıldamasına olanak verilmemişken, üst düzeyde düşmanlık hala devam ederken Fenerbahçe mali olarak yeniden rakiplerinin önüne geçmiş. Futbolun adı artık para, endüstriyel futbolda paran varsa sahada da güçlüsün. Ancak uzun süredir ülkemizde saha dışı faktörler etkili oluyor.
Düşünün Ümraniyespor diye bir takım var, başkanı iktidar partisine mensup GS ve TS maçlarında rakiplerine bilet yağdırıp ve maçların şartları daha uygun statlarda oynanmasına izin vermiş ancak maç sırası Fenerbahçe’ye gelince ne bilet ne de maçın uygun şartlarda oynamasına izin vermiş. Kısacası Ümraniyespor GS ve TS’nin onları yenmesinden mutlu olurken FB’yi yenmek için saha dışı şartları bile kullanmaktan çekinmiyor. Başka ülkede olsa soruşturma açılır ama ülkemizde mağdur Fenerbahçe ise suçlu olmaz. 30 yıldır böyle sürüyor buna benzer örnekler hakem, TFF vb. her yerde yaşandı ve Fenerbahçe her alanda sistemli ve kurumsal olarak aşağı çekildi ama yine herkesten çok kazanıyor, yine mali olarak en iyi durumda olan kulüp.
Ben Galatasaray ve Beşiktaş’ın yerine olsam şu soruyu sorardım: Şartlar adil olduğunda biz Fenerbahçe ile nasıl başa çıkarız?
Şu anda Fenerbahçe düşmanlığı prim yapıyor, o yüzden Beşiktaş doğrudan kendine saldıran Galatasaray’a susarken Fenerbahçe’ye düşmanlık ediyor. Sadece Beşiktaş değil, bütün kulüpler böyle, mevcut ortamdaki Fenerbahçe düşmanlığından yararlanıp bundan menfaat sağlamak için kulübe sallıyorlar. Yarın bu düşmanlık olmayacağı günler için Fenerbahçe’den korkuyorlar, tüm spor camiası için geçerli bu.
Ama Fenerbahçe kolay kolay düşmüyor, her tökezlediğinde ayağa kalkıyor ve bir gün sahada hesabı soracak, bundan eminim ve bir Fenerbahçeli olarak büyük gurur duyuyorum.