Aydın Sezer
Mevcut Durum (Şah Deniz-1)
12 Mart 2001 tarihinde, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Cumhur Ersümer tarafından imzalanan “Azerbaycan Doğal Gazının Türkiye Cumhuriyeti’ne Sevkiyatına İlişkin Anlaşma” uyarınca halen Azerbaycan’dan yılda 6.6 milyar metreküp doğal gaz ithal etmekteyiz.
Azerbaycan’dan aldığımız doğal gazın fiyatı genel olarak Rusya doğal gazının fiyatına paralel seyrediyor ve bir formülle hesaplanıyor. Bugün itibarıyla Azerbaycan gazının (Şah Deniz-1 sahasından temin ediliyor) fiyatı, Rusya gazının fiyatının birkaç dolar üzerindedir. Doğal gazı Gürcistan sınırında teslim alıyor ve BOTAŞ’a ait milli şebekemizle dağıtımını yapıyoruz.
Nisan 2021’de sona erecek bu anlaşma sayesinde Yunanistan’a küçük bir miktar olsa da, doğal gaz ihraç ediyoruz, doğal gaz ticareti yapıyoruz.
BOTAŞ verilerine göre, Yunanistan’a ihracat miktarları şöyledir:
Şah Deniz-2 ve TANAP
2008’de, Şah Deniz’de, bu defa Şah Deniz-2 sahası olarak adlandırılan bölgedeki doğal gaz yataklarının işletilebilmesi için oluşturulan uluslararası konsorsiyum çalışmalarına başladı.
Şah Deniz-2 gazı için akla ilk gelen pazar Avrupa oldu. Bilindiği gibi, öteden beri, Avrupa’nın Rusya doğal gazına bağımlılığının azaltılması için çaba sarf ediliyor. Bu durumda, Türkiye doğal olarak en önemli ve avantajlı geçiş güzergahı ülkesi oluyor. Ayrıca, Azerbaycan gazının(Şah Deniz-2) Türkiye’ye satılması da gündeme geldi. Bu amaçla 2011 yılında Azerbaycan’la yeni bir anlaşma imzalanarak, Türkiye’nin yılda 6 milyar metreküp doğal gaz satın alması kararlaştırıldı. Bugün açılışı yapılan hat ile Türkiye’ye gelen gaz, işte bu anlaşma ile alımı öngörülen gazdır.
Bugün Şah Deniz-2 sahasında üretim yapan BP liderliğindeki uluslararası konsorsiyumun üyesi firmalar ve konsorsiyumdaki payları şöyledir: BP (%28.8), TPAO- Türkiye (%19), SOCAR-Azerbaycan (%16.7), Petronas-Malezya (%15.5), LUKoilRusya(%10) and NIOCİran (%10).
Görüldüğü üzere Türkiye, bu konsorsiyumun 2. büyük ortağıdır. Diğer bir ifade ile bugün Türkiye’ye getirilen gazın %19’u zaten Türkiye’ye aittir. Bu tablodan gurur duyulabilir, ama şimdilik… Üstelik, Türkiye’nin satın aldığı gazın Gürcistan sınırında teslim fiyatı da, Rusya gazının fiyatının % 87.5’i olacaktır. Bu fiyat da Rusya gazına göre daha düşük fiyattır; bu açıdan da sevinebiliriz, ama şimdilik…
Konsorsiyum lideri BP’nin ortaya attığı ve Azerbaycan ile Türkiye’nin de kabul ettiği öneriyle, gazın Türkiye ve Avrupa’ya taşınması için yeni bir hat inşa edilmesi gündeme geldi. Bu konuda Avrupa Birliği’nden de destek sağlandı. Bugün açılışı yapılan TANAP, Türkiye’yi boydan boya geçerek, gazı Avrupa’ya ulaştıracak olan hattır. Bu hattın sahibi konsorsiyum, SOCAR (%60), BOTAŞ (%30) ve BP (%10) firmalarınca oluşturulmuştur.
İlk bakışta TANAP projesi Türkiye’ye yapılan önemli bir yatırım olarak düşünülebilir. Milyarlarca dolarlık yatırım ve insanlara iş olanakları sağladığı düşünülebilir. Doğrudur. Ancak buna rağmen, bu proje Türkiye’nin yerli ve milli çıkarlarına büyük zarar veren 2 önemli sonucu da beraberinde getirmektedir.
Bu hat ile satın alacağımız gazın taşıma bedeli olarak, 1000 metreküp doğal gaz için Eskişehir çıkış noktasında 76 ABD doları, Trakya çıkışı için ise 109 ABD doları ödemek durumundayız. Gürcistan sınırında, Rusya gazından daha ucuz alacağımız Azerbaycan gazına Eskişehir’e kadar tam 76 dolar iletim bedeli ödeyeceğiz. Böylece ucuz Azerbaycan gazını Rusya gazından daha pahalı hale getireceğiz.
Asıl önemlisi bu değil. Azerbaycan gazını TANAP’la değil de, mevcut milli taşıma şebekemizle Avrupa’ya taşıyabilmiş olsaydık, kendi satın alacağımız gaz için iletim bedeli ödemeyeceğimiz gibi, bu defa Avrupa’ya giden gazdan da iletim bedeli olarak para kazanabilecektik. Diyebilirsiniz ki, “Peki bizim milli şebekemiz bu iletim için yeterli mi?” Elbette hayır, ancak emin olun TANAP ve Şah Deniz-2’deki taahhütlerimizin bir bölümüyle, bu hattın kapasitesini arttırabilir hatta yenileyebilirdik. TANAP’ın yarattığı iş ve yatırım imkanlarının aynısı biz de yaratabilirdik.
Bundan çok daha önemlisi ise, biz Türkiye olarak, Azerbaycan gazının Avrupa’ya satışına talip olamadığımız için gaz ticareti yapan ülke (hub) olabilme şansımızı da kaybettik. Üstelik bu konuda elimizde somut bir örnek varken… 2001 yılında imzaladığımız anlaşma ile daha 2001 yılında, 3’lü koalisyon döneminde, Cumhur Ersümer’in imzasıyla bunu başarabilmişken. Bu örneğe rağmen, bu stratejik ve affedilmez hatayı yaptık.
Yine diyebilirsiniz ki, “Ama hem Şah Deniz-2’de hem de TANAP’ta ortaklıklarımız, yatırımlarımız var, biz buradan da para kazanacağız.” Evet, böyle düşünebilirsiniz, ancak BP’nin inisiyatifinde yapılan hesaplamalarla toplam 45-50 milyar dolar yatırım gerektiren Şah Deniz-2 ve TANAP projeleri için taahhüt ettiğimiz yatırım miktarları düşünüldüğünde, değer miydi sorusuyla karşılaşabilirsiniz.
TANAP sayesinde doğal gaz ticaretinin yapıldığı bir ülke olma özelliğini kaybettik. Bu vahim hatayı yapmasaydık belki Rusları da Türk Akım 2’de bu alana kolayca çekebilirdik! Mecbur bırakabilirdik. Zira, ne Azerbaycan ne de Rusya için başka bir Türkiye var.
Son olarak, Eskişehir’e kadar 76 dolar olan iletim bedelinin Avrupa’ya ne kadar olacağını tahmin ediyorsunuz? Ben daha az olacağını düşünüyorum, aksi takdirde Azerbaycan gazı Avrupa’da rekabet edemez. Diğer bir ifade ile hattın maliyetini de biz üstlenmiş oluyoruz maalesef.
Avrupa’nın derdi bizi germemeliydi.
Yazık oldu.
Yerli ve milli olmadı!
Not: Bu yazı Medya Günlüğü’nde daha önce yayınlanmıştır.