Perşembe, 4 Ara 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
Köşe Yazıları

Küresel satrancın yeni hamleleri

Hasan Sevilir Aşan
Son güncelleme: 4 Aralık 2025 04:54
Hasan Sevilir Aşan
Paylaş
Paylaş

Trump ve Putin’in Ağustos ayında şaşkınlık yaratan sürpriz Alaska görüşmesi, siyasi yorumcuların 1945 yılındaki Yalta Konferansı buluşmasını hatırlatmasına yol açmıştı. 

Bundan tam 80 yıl önce, 2. Dünya Savaşı’nın son aylarında galibiyeti garantileyen cephedeki ABD, İngiltere ve Sovyetler Birliği liderleri (Roosevelt, Churchill ve Stalin) Hitler sonrası yeni dünya siyasi haritasını şekillendirmek üzere bir araya gelmişti.

Ortak bir zafere imza atmamış olsalar da ABD ve Rusya gibi iki küresel rakip aktörün 2025 Alaska buluşması, Yalta benzeri bir nüfuz paylaşımı niyetini çağrıştırmadı değil.

Orta Doğu çatışmalarında İsrail’e verdiği kışkırtıcı tavizleri eleştirilen Trump, Suriye’de, Gazze’de halen süren işgalci saldırıları durduramamanın mahcubiyeti içinde yeniden Ukrayna krizine yöneliverdi. Putin’le buluşma, dikkatleri başka bir coğrafyaya çekme çabası olarak da görüldü.

Ukrayna savaşı ve ekonomik iş birliği başlıklarının ele alındığı ancak bir mutabakat oluşamadığı söylenen Alaska zirvesinin ardından Macaristan’da yeni bir buluşma planlandığı duyulsa da bunda da uzlaşma sağlanamadığı anlaşıldı. 

Trump’ın Nobel hayali içinde barış girişimlerinde daha aktif görünmeye çabaladığı iddialarında doğruluk payı olsa da nihai hedefin küresel nüfuz dengelerini ilgilendirdiği bir gerçek.

Kartların yeniden karılacağının işaretlerinin alındığı bu süreçte diğer oyunculardan Çin ve Avrupa Birliği’nin nerede, nasıl konumlanacağı belirsizliğini korumakta.

Nitekim, ABD’nin Rusya ile yakınlaşma denemelerinin derinlerinde esasen Çin’i yalnızlaştırma stratejisinin bir aşaması olduğu iddiaları da kabul görmeye başladı.

Tek hegemon 

Eski gücünü yitirmekte olan ABD’nin Trump’la birlikte yeniden alevlenen hegemonya hırsı, uluslararası ilişkilerde yeni gerilimler yaratıyor diyebiliriz.

Çin’in engellenemeyen ekonomik yükselişi Amerikan rüyasını zafiyete uğratırken, Trump’ın ‘’ya tutarsa’’ mantığıyla, sıra dışı siyasi çıkışlarla yeni stratejiler denediği de görülüyor. Bu bağlamda olası bir Çin–Rusya yakınlaşmasını engelleme yönünde, en zayıf dönemlerini yaşayan Rusya’ya meşruiyet kazandırmaktan çekinmiyor.

Trump’ın kendi kamuoyundaki ciddi eleştirilere rağmen, başka çıkış yolu bulamayarak Putin’le uzlaşıya göz kırptığı mevcut koşullarda, akılları kurcalayan kritik soru, Çin kâbusunun ABD’yi ezeli rakibi Rusya’ya daha ne kadar yakınlaştırabileceğidir. 

Yeni küresel restleşmede henüz kartlarını açmamış olan Çin’in hangi hamleleri yapacağı da belirsizliğini korumakta.

Restleşme

Washington’da yönetimler değişse de Çin dosyasının aynı kaldığını söylemek mümkün. 

ABD, uzun zamandır Çin’in yükselişini durdurmak amacıyla Asya Pasifik hattını AUKUS, Beşgöz ve Quad gibi ittifaklarla kuşatarak, baskı altına almayı sürdürürken bunun yeterli olmayabileceği endişesiyle savaştan da söz edebilmekte. 

Zaman zaman dile getirilen “savaş” tehdidine, Pekin’in cevabı ise her defasında oldukça net, “her cephede savaşa hazırız”.  

Trump’ın Putin ile yakınlaşma adımları NATO, G7 ve AB çevrelerinde ciddi güvenlik endişesi yaratırken, Çin’in Kuşak ve Yol, Şanghay İşbirliği ve BRICS yapılanmalarıyla Batı’nın sinir uçlarına dokunmaya devam ettiği hissedilmekte.

Sıcak çatışma

İçinden geçmekte olduğumuz sonucu kestirilemeyen çatışmalı dönemde, “Soğuk Savaş” rekabeti yerini bölgesel sıcak çatışmalara bırakırken, vekalet savaşlarının, küresel rekabeti daha da keskinleştirdiği bir gerçek.

Ukrayna Savaşı, Trump’ın geçen hafta önerdiği son barış planına rağmen Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ni de ilgilendiren boyutta bizim kıyılara kadar uzanarak devam etmekte. 

Yoğun saldırılar ve ateşkes girişimlerine karşın Gazze çatışması insanlık ve savaş suçları ile iç içe halen sürmekte. Filistin, Suriye ve Gazze için sözde barış dayatmaları bu anlamda Orta Doğu coğrafyasını her an patlamaya hazır bir hale sokmuş durumda.

Öte yandan, Pasifik coğrafyasında ABD-Çin gerilimi, Trump’ın kışkırtmalarıyla her an sıcak çatışmaya dönüşme eşiğinde görünmekte. 

Mevcut tablo, yeni bir küresel savaş endişesini körüklemektedir. 

Ders alınmayan iki büyük savaşa yol açan koşulların yeniden uç verdiği günümüzde, küresel boyutta barış seferberliği adımları atılamaması üçüncü büyük savaş ihtimalini güçlendirebilir.

İmkansız gibi görünse de siyasi aktörlerin ‘’barış içinde bir arada yaşama’’ anlayışına ikna edilmesi, insanlığın geleceği için hayati önem taşıyan ve denenmesi gereken bir seçenek olmalı.

Küresel satrançtaki yeni hamlelerin savaşı mı, barışı mı önceleyeceğini, barışa evrilme ümidimizi kaybetmeden beklemedeyiz.

***

Medya Günlüğü sosyal medya hesapları:

X

Bluesky

Facebook

Instagram

EtiketlendiJeopolitik
Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
YazanHasan Sevilir Aşan
Takip et:
Emekli Büyükelçi. Adana doğumlu, Karadeniz Ereğli ve Ankara’da eğitimini tamamladı. Ankara Üniversitesi BYYO geçişli SBF Uluslararası ilişkilerden mezun. Dışişleri Bakanlığındaki 40 yıllık hizmetinde, Merkezde, personel, İktisat ve siyasi dairelerde görev aldı. Hariciye kariyerini Hindistan, Libya, Çekoslovakya ve İngiltere’yi takiben Tebriz ve Melbourne’da Başkonsolos, Arnavutluk ve Güney Sudan’da Büyükelçi olarak tamamladı. Çanakkale Savaşları Anma Törenleri Koordinatör Büyükelçisi ve G20 Türkiye Başkanlığında, Görev Gücü Başkanlığını yürüttü. İlgi alanları Balkanlar, Avustralya, Afrika, İran ve G20 ile Çanakkale 1915, Anzaklar, mülteci ve insani yardım meseleleri. 2019 yılından itibaren, Türkiye’nin en eski yerel gazetesi Yeni Adana’da, Defter başlıklı köşesinde diplomasi ve uluslararası ilişkiler üzerine düzenli yazıları yayınlandı.
Önceki Makale Gazeteci Karabay’a tahliye
Sonraki Makale Mehmet Şüküroğlu çiziyor

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

Köşe YazılarıManşet

Sevmemek hiçbir canlıyı ya da makam severlik

Cumhur Deliceırmak
4 Aralık 2025
EditörKöşe Yazıları

Canımın istediği değil kendimin istediği

Erdal Çolak
3 Aralık 2025
Köşe Yazıları

Küresel ısınma değil küresel güç

Metin Duyar
1 Aralık 2025
Köşe Yazıları

Michael Palin’in dünya turu

Dr. Nevin Sütlaş
30 Kasım 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?