Sovyet Devrimi’nin liderlerinden Lev Troçki ile Türk futbolunun “Ordinaryüs” lakaplı yıldızı Fenerbahçeli Lefter Küçükandonyadis’in ortak bir yönü olabilir mi?
İlk anda garip bir soru gibi görünse de, Troçki ile Lefter’in gerçekten de en az bir ortak yönü vardı: Büyükada. Üstelik, aralarındaki büyük yaş farkına rağmen tanışıyorlardı.
Troçki, devrimin liderlerinden biri olmasına rağmen, Vladimir Lenin’in 1924’te ölümünün ardından Josef Stalin’le giriştiği iktidar mücadelesini kaybedince görevlerinden alındı, Komünist Parti’den atıldı ve sürgüne gönderildi. İçişleri Bakanı Şükrü Kaya ve İstanbul Valisi Muhittin Üstündağ’ın aracı olmasıyla Türkiye’ye geldi ve 1929-1933 yılları arasında İstanbul Büyükada’da yaşadı. Ülkesinden ayrılmak zorunda kalan Troçki, Türk gazetecilere yaptığı ilk açıklamada Mustafa Kemal Atatürk’ü övdü ve ondan “büyük bir devlet adamı” diye söz etti.

Büyükada’da kaldığı ev
Troçki sürgün günlerini yaşayacağı Büyükada’ya adım attığında 50 yaşındaydı. Aynı adada doğan Lefter ise sadece beş; babasının onunla ilgili bambaşka hayalleri olmasına rağmen küçük yaşta futbol topunun peşine düşmüştü.
Netflix’te kısa süre önce yayına giren ve bir dönemin ünlü futbolcusunun hayatını, dönemin siyasi iklimi eşliğinde anlatan “Lefter: Bir Ordinaryüs Hikayesi” filmi son günlerde medyada geniş yer buldu.
İşte anecdote.press sitesi, bambaşka dünya görüşlerine sahip olan ama aynı zaman diliminde Büyükada’da buluşan Troçki ve Lefter konusunda ilginç bir iddia ortaya attı. Sitenin Instagram hesabında yapılan paylaşım şöyle:
“Düşünün… Lev Troçki Büyükada’da top oynuyor. Ve o topu ona geri veren küçük çocuk, yıllar sonra Türk futbolunun ordinaryüsü olarak anılacak olan Lefter Küçükandonyadis…
Bu hikâyeyi güçlendiren tanıklıklar da var. 1999’da Milliyet’e konuşan Troçki belgeselinin yapımcısı Turan Yavuz, ada sakinlerinin anlattıklarına dayanarak Troçki’nin küçük Lefter’le bahçede top oynadığını söyleyenler olduğunu aktarır. Üstelik köşkte görev yapan Rum kadın Despina, Lefter’in teyzesidir.”
“Büyükada Sürgünü”
Uzun süre Milliyet’in Washington muhabirliği görevinde bulunan Yavuz, Türkiye’ye döndükten sonra 2000 yılında Troçki ile ilgili İngilizce “Exile in Buyukada” (Büyükada Sürgünü) filminin yönetmenliğini üstlendi.
Yavuz’un filmin çekiminin başlamasından önce Milliyet gazetesine yaptığı açıklamada gerçekten de Lefter ile ilgili bir bölüm var. “Troçki ünlü futbolcu Lefter’i kucağına alıp severdi” başlığı ile yayınlanan söyleşide Yavuz, Sovyet devrimcinin Büyükada’da yaşadığı dönemle ilgili tanıkların bulunup bulunmadığı sorusunu şöyle yanıtlıyor:
“Var. Mesela futbolcu Lefter’in bir akrabası Troçki’nin evinde aşçı olarak çalışıyormuş. Troçki kucağına alıp başını okşarmış Lefter’in.”
Milliyet’in internet sitesinde hâlâ yayında olan 4 Nisan 1999 tarihli söyleşide Yavuz’un Lefter’le ilgili söyledikleri bu kadar. (Basılı nüshada daha ayrıntılı bilgi olabilir.)

Peki, Troçki’nin Büyükada’da geçirdiği dört buçuk yılın anlatıldığı belgeselde Lefter’le ilgili bir bölüm var mı?
Yavuz’un yönetmenliğini yaptığı filmde Troçki’yi Rus aktör Viktor Sergaçev canlandırıyor. Şu anda Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü olan Tan Sağtürk belgeselde Troçki’nin oğlu rolünde. Belgeseli ünlü İngiliz oyuncu Vanessa Redgrave seslendirmiş.
112 dakika uzunluğundaki belgeselde Troçki’nin Büyükada’ya gelişi, oradaki çalışmaları, ziyaretçileri, Türk gizli servisi tarafından izlenmesi ve balık tutma merakı anlatılıyor. Ancak “Büyükada Sürgünü” filminde Lefter’le ilgili bir bölüm bulunmuyor. Batı ülkeleri için hazırlanan ve Redgrave tarafından İngilizce seslendirilen filmi izleyecek kitlenin tanıma olasılığının az olması nedeniyle Lefter’den söz edilmemiş olabilir. Müziklerini Fahir Atakoğlu’nun bestelediği film hedef aldığı kitle açısından başarılı oldu ve Milano Uluslararası Film Festivali’nde belgesel dalında Türkiye’ye birincilik getirdi.
Vartan Halis Yıldırım imzasıyla Bianet’te 22 Kasım’da yayınlanan yazıda ise, Troçki’nin Büyükada günleri şöyle anlatılıyor:
“İlk olarak Nizam Caddesi’ndeki Arap İzzet Paşa Köşkü’nde oturdu, daha sonra da yine Nizam Caddesi üzerindeki Con Paşa Köşkü’nün Hamlacı Sokak’a açılan kâgir müştemilatına geçti. Bu evlerde kaldığı dönemde düzenli bir çalışma temposu sürdürdü. Gündelik hayatında dışarıya açık olduğu nadir anlardan biri tıraş için berbere gidişleriydi. Ahmet “Fıstık” Tanrıverdi’nin Hoşçakal Prinkipo kitabında aktardığına göre, Troçki tıraşa geldiğinde, yanında görevli polisler dükkânın çevresinde konuşlanır, sokak ve civar dikkatle gözetim altında tutulurdu. Ada çocuklarının (kim bilir, belki Lefter de bu çocuklar arasındaydı) bu sahneyi, kapı önünde toplanıp içeride tıraş olan “yabancıyı” sessizce izleyerek seyrettikleri aktarılır.”
Turan Yavuz’un belgeselle ilgili Milliyet gazetesine yaptığı açıklamalara dayanarak Troçki ile küçük Lefter’in tanıştığını kesin olarak söylemek mümkün. Birlikte top oynadıkları ise söylenti düzeyinde kalıyor.
Stalin liderliğindeki Sovyetler Birliği’nin Türkiye ile yakınlaşmaya çabalarından tedirgin olan Troçki, dört buçuk yıl yaşadığı Büyükada’dan ayrıldı, bir süre Avrupa ülkelerinde yaşadıktan sonra Meksika’ya sığındı. 1940 yılında İspanyol gazeteci gibi kendisiyle röportaj yapmak için gelen Sovyet gizli servisi ajanı Ramon Mercader tarafından öldürüldü. Son sözlerinden biri, “Burjuva basına iyi malzeme olduk!”tu.
Onun ölümünden çok sonra Büyükada yılları ile ilgili belgesel hazırlayan gazeteci Yavuz ise 2007 yılında hayatını kaybetti.
Troçki fotoğrafı: wsws.org/tr/
İlgili yazı:
***
Medya Günlüğü sosyal medya hesapları:
