Çarşamba, 26 Kas 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
GünlükManşet

Bugünkü köşe yazıları

Medya Günlüğü
Son güncelleme: 26 Kasım 2025 05:50
Medya Günlüğü
Paylaş
Paylaş

Parçalar birleşmiyor-Mustafa Balbay (Cumhuriyet)

“Uzun süre tartışıldıktan sonra ansızın gerçekleşen İmralı görüşmesinin yeni bir sürecin başlangıcı olduğunu dün vurgulamıştık.

İktidar ortakları dahil partilerin bakış açısına göre farklı görüntüler ortaya çıkıyor. Ya da beklenti farklılıkları bulmacanın parçalarının birleşmesini engelliyor.

Dün Meclis’ten parti kulislerine kadar İmralı sonrasının yansımalarını okumaya çalıştık. Kısa, orta, uzun vadede beklentilerin güncellendiği bir tablo dikkatimizi çekti.

Terörsüz Türkiye’nin bu ülkede yaşayan tüm sağduyulu yurttaşların özlemi olduğunu bir kez daha vurgulayalım. Bu vurgunun hemen altına da şu cümleyi not etmek durumundayız:

Süreç hâlâ perdeli işliyor!

Bir başka deyişle, daha ilk günlerde paylaştığımız gibi kamuoyu gelişmelerin ve tarafların beklentilerinin en çok yüzde 25’ini biliyor.

Resmi bir zabıt açıklanmadığı ya da bire bir görüşme yapanlar konuşmadığı sürece Öcalan’ın ne dediğini, hangi konuların konuşulduğunu net bir şekilde bilmek olanaksız.

Ancak başkent kulislerinde dalgalananları birleştirdiğimizde şu bilgi parçacıklarını paylaşmak mümkün:

– Görüşmeye katılan parti temsilcileri genel başkanları tarafından çerçevesi çizilmiş herhangi bir değerlendirme içinde olmamış. Daha çok gelinen noktanın umut verici olduğunun altı çizilmiş.

– Öcalan’ın, “Artık ileri bir aşamaya geçmek gerekiyor” cümlesinin devamı çok fazla sorgulanmamış.

– Suriye gündeme gelmiş. Öcalan, “Suriye’nin bütünlüğü korunmalı. SDG Suriye ordusuna entegre olmalı. Kürtlerin varlığı anayasal güvenceye alınmalı. Kürtlerin yaşadığı dört parçalı coğrafya netlik kazanmalı” diye özetlenebilecek bir söylemde bulunmuş.

Görüşmenin tarafları ne kadarını kamuoyu ile paylaşır bilemeyiz ama gerçekten çok tartışmalı bir dönemin başladığına ilişkin gözlemlerimizin pekiştiğini söyleyebiliriz. Öyle anlaşılıyor ki DEM Parti yapılan İmralı görüşmesini tamamlanmış bir komisyon işlevi diye değil de yenilenebilecek bir görüşme zinciri diye bakıyor. Daha net ifade etmek gerekirse DEM Parti görüşmelerin devamından yana. Bu konuda MHP’den olur almışlar gibi bir hava var.

AKP ise konuya ülkenin batısında örtük yaklaşırken Güneydoğu’da, özellikle Diyarbakır’da, “Asıl mimar biziz” havasında.”

Şapkadan tavşan çıkarmanın ulusal dramı-Memduh Bayraktaroğlu (Nefes)

“Türkiye’de şapkadan tavşan çıkacağına dair ulusal inanç sistemi var…

Eskiden bu inanç AKP mahallesindeydi….

Eskiden işler sarpa sarınca, dolar yükselince, sandıkta işler kötü gidince, bir kriz döneminde hemen…

Bir umut doğardı:

“Reis şimdi çıkarır bir şey…”

“Bak bekle, kesin bir planı var…”

“Son anda döndürür…”

Zaman değişti…

Şapkaya bakıyorsunuz…

Şapka var ama tavşan kaybolmuş…

Hatta tavşan olmadığı gibi…

Yerine “tavşanın fosil izi” bile yok!..

Plân yok, döndürme yok, hatta direksiyon dahi yok…

Araba yokuş aşağı gidiyor, camdan dışarı “Tekbiirrr!..” filan diye bağırılıyor…

Ama şaşırtıcı olan şu:

Bu inanç artık AKP seçmeninden çok CHP seçmeninde…

Evet evet, yanlış okumadınız!..

CHP’li seçmen diyor ki:

“Abi bakma sen böyle göründüğüne, bu adam böyle boşa düşmez, kesin bir şey planlıyordur… Şapkadan yine bir tavşan çıkarır…

Bir hamle yapar… Bir yerden döndürür…”

Yayman Paradoksu: Gitti ama gitmemiş oldu!-Mehmet Y. Yılmaz (T24)

“AKP-MHP-DEM heyetinin, Abdullah Öcalan’ı İmralı Cezaevi’nde ziyareti meselesi ilginç bir paradoks olarak siyasi tarihimizde yerini alacak.

Acaba adına Yayman Paradoksu mu desek?

Düşünün ki tam “komisyon İmralı’da” haberleri yayılırken komisyonun bir üyesi Ankara’dan ses verdi.

AKP’nin Öcalan’ı ziyaret için temsilci olarak belirlediği Hüseyin Yayman, “Ben bir yere gitmedim, Ankara’dayım” dedi.

Tabii biz gazeteciler de şallak mallak olduk: Komisyon gitti mi, gitmedi mi?

Yayman’ın durumu Schrödinger’in Kedisi paradoksunu andırıyor.

Kendi iradesi dışında bir kutunun içine konulmuş, bir kedi var ki işte bu kedi Schrödinger’e ait. Kutuda bir de siyanür tüpü var.

Biraz daha karmaşık ama basitleştireceğim: Kutu açılana kadar kedi aynı zaman diliminde hem ölü hem diri!

Yayman’ın durumu tam da buna benziyor. O açıklamayı yaptığı saatte İmralı’ya gitmiş de olabilir, gitmemiş de olabilir!

Akşam saatlerinde TBMM Başkanı açıklama yapınca öğrendik ki gitmiş!

TBMM Başkanı konuşana kadar “Yayman Bey ne gitmişti ne de gitmemişti.”

Tabii olayı Schrödinger’in Kedisi Paradoksuna benzettiğim için Yayman Bey’e de “kedi” demiş olmuyorum. Buluttan nem kapmaya meyyal savcılarımıza arz ederim.

Türkiye’de “damda gezen, miyav, miyav diyen bir kediden” söz edildiğini de duymuşluğum var ama Yayman Bey ile ilgisi yok.”

Enflasyonda en isabetli tahmin reel sektörün-Alaattin Aktaş (ekonomim.com)

“Yaklaşık üç yıllık dönemin ortalaması gösteriyor ki en isabetli enflasyon tahminini reel sektör yapıyor. Reel sektörün tahmini, gerçekleşen enflasyonun yüzde 10 kadar üstünde.

Piyasa katılımcılarının tahmini gerçekleşen enflasyonun yüzde 32 altında kalıyor, hanehalkının tahmini ise gerçekleşen oranın yüzde 51 üstünde oluşuyor.

Şu durumda reel sektörün kasım ayında yüzde 35,70 olan bir yıl sonrasına ilişkin tahmini aralıkta yüzde 35’e inse ve Aralık 2026’daki gerçekleşmeye göre sapma yüzde 10 değil yüzde 20 olsa bile 2026’daki enflasyon yüzde 27-28’lerin altına kolay kolay inmeyecek.

Merkez Bankası her ay sektörel enflasyon beklentilerini açıklıyor. Bu kapsamda piyasa katılımcıları, reel sektör ve hanehalkının bir yıl sonrasına ilişkin tahminlerini görebiliyoruz. Üç oran da ayrı anketlerle belirleniyor ve Merkez Bankası’nca ilan ediliyor.

Bu üç kesimin tahmin sıralaması hiç değişmiyor. En yüksek tahminde bulunanlar hanehalkı, ikinci sırada reel sektör var, en düşük tahminin sahipleri ise piyasa katılımcıları.

Merkez Bankası son olarak 2026’nın kasım ayındaki gerçekleşmenin hangi düzeyde beklendiğine ilişkin tahminleri açıkladı.

Piyasa katılımcılarının tahmini ekim ayına göre 0,23 puan artarak yüzde 23,49’a çıktı; reel sektörün tahmini 0,60 puan azalarak yüzde 35,70’e, hanehalkının tahmini ise 2,15 puan azalarak yüzde 52,24’e geriledi.

Bir yıl sonrasının tahmini yüzde 23,49 ile yüzde 52,24 arasında. Makas çok büyük.

Peki hangi kesimin tahmini daha isabetli, gerçekleşmeler bize ne söylüyor?

2022’den önce yapılan tahminlerin ve gerçekleşmeyle olan farkın pek önemi yok. Enflasyonda tırmanma 2021’in aralık ayında başladığı için (aylık yüzde 13,58) 2022’den itibaren yapılan tahminlere odaklanmak gerekiyor.

2022’nin ocak ayından itibaren yapılan tahminleri tabii ki 2023’ün ocak ayından sonraki gerçekleşmelerle kıyaslamak gerekiyor. Bu kıyaslama çok açık bir şekilde en isabetli tahmini reel sektörün yaptığını ortaya koyuyor.

Tabii ki bu isabette reel sektörün tahmin ettiği oranı bir anlamda belirleme gücünü elinde bulundurması da rol oynuyor.

Şöyle demek de mümkün. Reel sektör, yapmayı planladığı fiyat artışını tahmin olarak dile getiriyor ve dolayısıyla iki oran birbirine yakın gerçekleşiyor.”

CHP ve DEM Parti nerede ayrıştı?-Berkant Gültekin (BirGün)

“Günlerdir konuşulan İmralı ziyareti önceki gün gerçekleşti. AKP, MHP ve DEM Parti’den oluşan Komisyon heyeti, adaya giderek PKK lideri Abdullah Öcalan ile görüştü. Böylece Erdoğan’ın, 12 Temmuz’da yaptığı konuşmada dile getirdiği “AK Parti, MHP ve DEM beraber yürümeye karar verdik” sözü, şimdiye kadarki en somut karşılığını buldu.

Erdoğan bu açıklamasını, PKK’nin silah bırakma töreninden bir gün sonra yapmış ve “Dün itibarıyla 47 yıllık terör belası inşallah sona erme sürecine girmiştir” diyerek, sürecin “başarı” emaresi gösterdiği ilk olayda, tutuk tavrını bir kenara bırakıp fırsatı değerlendirmeye çabasına düşmüştü. Ancak devam eden günlerde yine siyasi risk almamak adına olan biteni uzaktan izlemeyi tercih etti.

Partili Cumhurbaşkanı’nın tarif ettiği “beraber yürüme” halinin hangi durağa kadar süreceğini ya da isimli/isimsiz siyasi bir ittifaka dönüşüp dönüşmeyeceğini zaman içinde öğreneceğiz. Bu sözler ilk tartışılmaya başladığında DEM Parti’nin ileri gelenleri muhalif kesimleri yatıştırmak amacıyla bazı açıklamalar yapmıştı. Örneğin Pervin Buldan, Erdoğan’ın bu sözleri kendisine sorulduğunda, “Yanlış bir yere çekilmesin. Bu ittifak süreç ittifakıdır. Cumhur İttifakı’yla birlikte DEM Parti’nin süreç itibariyle ortak yol yürüyeceğinin bir mesajıydı bu” demişti. Buldan’ın sözleri, muhalefetin tümüyle üstünde mutabık olmadığı bir yaklaşımın ürünüydü ve o günkü sürtüşme İmralı ziyareti tartışmasıyla yeniden açığa çıktı.

CHP ile DEM Parti arasında yürütülen yeni açılım sürecine dair temel bir ayrım var. CHP’nin İmralı heyetine üye vermeme kararı sonrası su yüzüne çıkan polemikler de bu temel ayrımla ilgili. CHP, yürütülen süreci önemsemek ve Kürt meselesinin Türkiye’nin çözmesi gereken tarihsel bir sorunu olduğunu kabul etmekle birlikte, bunu Cumhur İttifakı’nın iktidarda kalma hesaplarından ayrı tutmuyor. Ki politik açıdan akla uygun olan bakış da bu. DEM Parti yönetimi ise süreci ayrı, Cumhur İttifakı’nın siyasi bekasını ayrı bir yere koyuyor. DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları’nın geçtiğimiz günlerde yaptığı, “Mutlaka bu sürecin içinde CHP olmalı. Bu görüşmeler AKP ve MHP ile yürütülen görüşmeler değil, devletle yapılan bir görüşmelerdir” açıklaması, söz konusu perspektifin ve aradaki görüş farkının açık bir yansıması. Kürt hareketi, devlet ile iktidarı ayrıştırarak CHP’deki tereddütleri gidermeye çalışıyor ancak bu nafile bir çaba.”

Not: Başlıklara tıklayarak yazıların tamamına ulaşabilirsiniz.

***

Medya Günlüğü sosyal medya hesapları:

X

Bluesky

Facebook

Instagram

EtiketlendiMedya
Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
Önceki Makale Rus-Türk “jeopolitik mucizesi”
Sonraki Makale Sovyet efsanesi Simonyan hayatını kaybetti

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

GünlükManşet

Sovyet efsanesi Simonyan hayatını kaybetti

Medya Günlüğü
26 Kasım 2025
Köşe YazılarıManşet

Özgün ol deli ol özgür ol

Erdal Çolak
26 Kasım 2025
GünlükManşet

Madensiz madenci haberi

Medya Günlüğü
26 Kasım 2025

Mehmet Şüküroğlu çiziyor

Mehmet Şüküroğlu
26 Kasım 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?