Osmanlılar, kendilerinden çok önce Orta Doğu devletlerinde uygulanmakta olan bir siyaseti izleyerek zengin tacirleri memleketlerine çekmeyi, ülkeyi zenginleştirmek ve devlet hazinesini doldurmak için en etkin siyaset olarak benimsediler.
Böylece daha II. Mehmet döneminden beri, özellikle 1492’de Yahudilerin İspanya’dan atılmasından sonra Avrupa’dan göç edenleri Osmanlı sultanları ülkelerine çağırdılar ve onları İmparatorluğun belli başlı ticaret limanlarında; İstanbul, Selanik, Avlona’da yerleştirdiler.
1550’lerde İtalya’da, özellikle Papalık topraklarında Yahudiler engizisyon takibatına uğrayınca Kanuni Süleyman onları ülkesine çağırdı ve himayesi altına aldı. Bugünkü Amerikan Kongre binasında portresi bulunan tek Osmanlı sultanının Kanuni olmasının bununla ilgili olabilir mi?
Batılılar için İstanbul’da ve Osmanlı sarayında özel rol oynayan ve değerli bilgi kaynak sağlayıcısı olan insan kategorisi Yahudilerdi. Aralarında büyük ticaret ailelerinin çoğunun Venedik, Viyana veya Hristiyan dünyasının başka yerlerinde şubeleri vardı. Zenginlikleri sayesinde önde gelen Yahudiler kıdemli vezir ve paşalara erişebiliyorlardı. 1569’da Dubrovnik’te yaşayan İspanyol kökenli bir Yahudi olan David Passi’nin amcası 1580’lerin başında İstabul’da Sultan’ın doktorluğunu yapıyordu ve çok geçmeden onun sırdaşı olmuştu.
Passi’nin amcası gibi Yahudi doktorlar kıdemli Osmanlılara ayrıcalıklı bir şekilde erişim hakkına sahiptiler.
Osmanlı İmparatorluğu’nda kapital (sermaye) oluşumu incelenirken, 16. yüzyıl ikinci yarısında Marranoların faaliyetlerine özel bir yer ayırmak zorunludur. Marranolar Portekiz Yahudileridir, zor altında Hristiyan olmuşlar fakat gizlice Yahudi dinine sadık kalmışlardır. Portekiz’in Avrupa’da baharat ticaretini ellerine geçirmişlerdi. 1536’dan sonra engizisyonun kovuşturmaları yüzünden Portekiz’den, daha sonra İtalya’dan göç etmek zorunda kalmışlardır.
Biriktirdikleri büyük servet ve Avrupa’nın her yanına dağılmış geniş ticaret şebekesi sayesinde Marranolar İstanbul’da yerleşince, tüccar, banker ve vergi mültezimi olarak son derece önemli roller üstlendiler.
15. yüzyıldan beri Yahudiler, Osmanlı İmparatorluğu ile Batı Avrupa arasındaki ticarette üstün bir yer sağlamışlardı. 16. yüzyıl ortasına doğru, daha Marranolar gelmeden çok önce Yahudiler Levant’taki (Doğu Akdeniz) mal ticaretinin en önemli kısmını ve parayı ellerinde tutmaktaydılar.
Marranoların arasında baharat ticaretiyle zenginleşmiş Mendes ailesi de vardı. Ailenin serveti 400.000 altın duka olarak hesaplanıyordu. 1553’de (Kanuni dönemi) Sultan’ın özel ilgisi ve himayesi altında aile İstanbul’a gelip yerleşti ve Osmanlı hükümetinin özel ilgisi sonucu servetlerinin önemli bir kısmını İstanbul’a getirmeyi başardı. Belli başlı Avrupa şehirlerindeki ajanları sayesinde Avrupa ile ticareti sürdürdüler.
(Dr. Nejat Tarakçı, tasam.org)
Makalenin devamını okumak için tıklayın
Not: Görsel yapay zekâyla oluşturulmuştur.
***
Medya Günlüğü sosyal medya hesapları:
