Cumartesi, 8 Kas 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
EditörGünlük

Bir lokanta macerası…

Medya Günlüğü
Son güncelleme: 8 Kasım 2025 00:05
Medya Günlüğü
Paylaş
Paylaş

Ben memur çocuğuydum, üstelik annem de çalışıyordu. Yozgat’ta büyüdüm. Ve liseyi bitirene kadar bir yere kıpırdamadık.

Liseden sonra fakülte için Ankara’ya geldim. Daha evvel değişik fırsatlarla bu hâlimi anlatmışımdır, okurlar bilir. Lise hayatım bitinceye kadar biz ailecek Yozgat’ta bir kere lokantaya gittik. Evet sadece bir kere! Hâlbuki karı koca maaşlı bir aileydik. İmkânımız vardı, neden sadece bir kere gittik?

Çünkü öyle bir kültür yok idi. Hani şimdi hanım kızlar eşlerine bizi dışarı çıkar diyorlar ya biz öyle “dışarıda yemek” nedir bilmezdik ki! Hatta sadece bir kere lokantaya gidişimiz de gönüllü değil, mecburiyetten olmuştu. Ben ortaokuldayken gocuğum çalınmıştı. Yozgat’ta kışı geçiriyorsanız gocuğunuzun çalınması evinizin yıkılması gibidir. O sebepten bana yeni gocuk alınacaktı. Babam merhum hiçbir zaman kıyafet seçiminde iyi olmamıştır. O sebepten annemle bakmamız lazımdı. Ve çalışan bir kadın olsa bile annemin esnafı tek tek dolaşıp alışveriş yapması uygun olmazdı.

Hasılı ailece baktık ve bana bir gocuk alındı. Öğle yemeği arası bitmek üzereydi. Karnımız doyurmak için eve gidecek vakit yoktu, bir lokantaya girdik. Aile salonu olmayan bir esnaf lokantasıydı. Annem garibim nasıl da ürkmüştü kuş gibi! Ben bilirim annemin iştahla yiyip yemediğini veya yutkunduğunu.

Annem boğazına lokmalar dizilerek yedi ve hemen kalktık. Tek lokanta maceramız bu oldu. Arada bir Ankara’ya giderdik. Yozgatlılar Ankara’ya hasta olmadan kolay kolay gitmezlerdi. Maddi durumu iyi olanlar Ankara’ya Anafartalar Çarşı’sına, Ulus’a alışverişe giderdi. Bizim neredeyse bütün gitmelerimiz hastalık sebebiyle olmuştur. O gidişlerimizde de bir lokantaya girip yemek yediğimiz neredeyse hiç olmadı. Annem köfte, haşlanmış yumurta, poğaça falan hazırlardı. Bir parkta ya da hastane bahçesinde yerdik, yine lokantaya gitmezdik. Paramızı esirgediğimizden değil annemi lokantaların temiz olabileceğine inandıramıyorduk. Çünkü ona göre bir insan dara düşmedikçe, yolda kalmadıkça lokantada yemezdi. Yani yemekte çaresizliğin adresi lokantaydı.

Ben bunları neden anlatıyorum?

İnternetten bellediğim bir şey var: “Aile ile kaliteli vakit geçirmek” diyorlar. “Kaliteli vakit nasıl oluyormuş?” deyince hemen akla dışarıda bir şeyler yemek veya içmek geliyor. Bunu kınamıyorum. Devir değişti. Artık çoluk çocukla yapılacak işler listesinde pek farklı şeyler yok. Daha doğrusu çocukların ailelerinden başka yerde vakit geçirecek durumları yok. Çocuklar anne babalarıyla vakit geçirmek zorundalar. Sabah çıkıp akşam ezanına kadar oynayacakları sokak yok. Eve kapanınca da ekrana hapsoluyorlar. Mecburen aileler kaliteli vakit geçirme alternatifleri arıyorlar.

Kadınlar için de durum çok benzer. Eğer çalışmıyor da ev hanımı iseler konu komşu hep dağılmış vaziyette. Özel günlerde toplanıp kısır börek yemek de her kadının ilgisini çekmiyor. O zaman geriye kalıyor evin erkeği ile vakit geçirmek. Hani hanımlar kocalarının dışarı çıkmasına pek izin vermiyorlar da evde, yanında dursun istiyorlar ya bu sadece kadınların kaprisi değil, onları da anlıyorum. Kocaları olmadan geçen vakitte yaptıkları işlerden sıkılmış oluyorlar. Kocası arkadaş canlısı bir adamsa sürekli hanım evde kalıyor.

Bakın evde kalabilmek bir marifettir, her kadın beceremez. Evde vakit geçirmenin bir sırrı olduğunu internet fenomenleri de anlamış olacak ki evde yapılacak aktivite videosu çekiyorlar. Bir lokanta meselesinden nerelere geldik.

Demem o ki artık lokantada yemek bir ihtiyaç gibidir. Bir tercih olmaktan çıkmıştır. Evde sıkılan çoluk çocuk ve hanım için dışarı çıkmanın kendisi başlı başına bir iş hâline gelmiştir. Bunu bazı erkekler anlamak istemiyorlar. Dışarı çıkmayı bir angarya olarak görüyorlar. Öyle yapmasınlar. Her devrin vakit geçirme alışkanlığı farklı oluyor. Artık durum böyledir. Hanımı ve çocuğu dışarı çıkarmak şimdilerde pahalı bir tercihtir, kabul ediyorum.

(Mustafa Çiftçi, tk.gov.tr)

Yazının devamını okumak için tıklayın

Not: Görsel yapay zekâyla üretilmiştir.

***

Medya Günlüğü sosyal medya hesapları:

X

Bluesky

Facebook

Instagram

Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
Önceki Makale “Niye gazetecilik yaptın?”
Sonraki Makale Atatürk’e Armağan Şarkılar

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

EditörGünlük

“Cennetten gönderildiniz!”

Medya Günlüğü
8 Kasım 2025
GünlükManşet

Atatürk’e Armağan Şarkılar

Medya Günlüğü
8 Kasım 2025

Mehmet Şüküroğlu çiziyor

Mehmet Şüküroğlu
8 Kasım 2025
EditörGünlük

“Niye gazetecilik yaptın?”

Medya Günlüğü
7 Kasım 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?