Lübnan siyasi literatürde sıkça tartışılan mezhepsel fay hatları ve uzun süren yönetim zaafları nedeniyle tam anlamıyla bir ulus devlet olmayı başaramamış bir ülke.
Bugün yaşadığı derin ekonomik kriz de bu yapısal çatlağın doğrudan sonucu. Krizin kendisini en açık ve acımasız biçimde gösterdiği alanlardan biri ise, günlük hayatın tam ortasındaki şehir içi ulaşım.
Lübnan’da taksi paylaşım hizmeti olarak bilinen “Servis” sistemi, artık bir kamu hizmeti değil, merkezi denetimin tamamen çöktüğü, herkesin kendi kuralını koyduğu bir fiyat anarşisi meydanına dönmüş durumda. Bu kargaşa, ülkenin yönetim krizinin günlük hayata yansıyan en çarpıcı örneği de aynı zamanda.
Servis sistemindeki kaos, sadece pahalılıktan ibaret değil, ardında devletin gücünü kaybetmiş olmasının bedeli yatıyor.
Devletin denetim gücünü kaybetmesinin en somut kanıtı, trafikteki sahte ve yasa dışı plakalı araçların gerçek plakalılardan fazla olması. Bu, sadece bir vergi kaybı değil, aynı zamanda sürücülerin cezasızlık zırhına bürünmesi demek. Kuralsızlık, adeta bu sektörün yazılı olmayan kuralı haline gelmiş durumda.
Resmi Servis tarifelerinin (150.000–200.000 Lübnan lirası- 70-94 TL) bir anlamı kalmadı. Fiyat artık yasayla değil, sürücünün vicdanıyla, yolcunun yabancı olup olmamasıyla ve talebin yoğunluğuyla belirleniyor. Bir vatandaşın veya turistin, adil ve standart bir hizmet alma beklentisi tamamen yok olmuş durumda. Bu durum, anayasal bir devlette eşit yurttaşlık hakkının ulaşımdaki yansımasını da ortadan kaldırıyor.
Ekonomisi için can suyu arayan Lübnan için turizm hayati önem taşırken, Servis sistemi turistleri bir tuzak gibi karşılıyor. Ulaşımdaki bu başıboşluk, ülkenin uluslararası imajını telafisi zor biçimde zedeliyor.
Yabancı ziyaretçiler, ekonomik krizin ortasında sürücülerin keyfi yüksek fiyatlarıyla karşılaşıyor. Her yolculuk öncesi zorunlu hale gelen pazarlık ve sürekli değişen fiyatlar, turistlerde sürekli bir “kandırılma” veya “soyulma” hissi yaratıyor. Bu durum, Lübnan’ı “güvensiz ve kaotik” bir destinasyon olarak işaretliyor, uluslararası ağızdan ağıza yayılan tavsiyeleri de olumsuz etkiliyor.

Bir turist için, taksiye biner binmez başlayan bu fiyat kavgası, Lübnan’ın sadece ekonomik olarak değil, yönetimsel olarak da felç olduğunun günlük hayattaki en net kanıtı. Güvenilir ve öngörülebilir bir kamu hizmeti sunamayan bir ülkenin uluslararası alanda saygınlık kazanması da çok zor görünüyor.
Peki ne olacak?
Lübnan’ın bu dünyanın başka yerinde karşılaşmayacağımız servis krizini aşması, yalnızca mali bir düzeltme değil, merkezi devlet iradesinin yeniden gösterilmesi sağlanacaktır. Bu bağlamda:
- Öncelikle sahte plakalar derhal trafikten çekilmeli ve kanun dışı çalışanlara karşı sıfır tolerans politikası uygulanmalı.
- Ayrıca fiyatları şeffaflaştıracak, takip edilebilir hale getirecek mobil uygulamalar zorunlu hale getirilmeli veya sıkı denetime tabi tutulmuş tek tip bir taksi sistemi kurulmalı.
- Yine turiste veya vatandaşa farklı fiyat uygulamalarının önüne geçilerek, devletin temel eşitlik ilkesi ulaşım sektöründe somutlaştırılmalı.
Servis krizi ya da bizim bildiğimiz adıyla taksi krizi Lübnan’ın ulus kurma macerasındaki başarısızlığın acı bir faturası. Zira ülke, basit ama temel ulaştırma kaosunu çözmeden ne uluslararası güveni tam olarak geri kazanabilir ne de vatandaşına hak ettiği hizmeti sunabilir.
Lübnan’ı anlama rehberi
Lübnan’daki taksi anarşisinden tutun da, daha önce incelediğimiz altın rezervi krizine kadar her şey, ülkenin temel yapısındaki zaaflardan kaynaklanıyor. Lübnan’daki bu acayip çelişkili durumu anlamak için, modern bir devlette olması gereken ancak Lübnan’da eksik olan temel sütunlara bakmak gerekir:
1-Zimmet ve cezasızlık kültürü
Geçen haftaki yazımız için Lübnan altınları komplo teorisi mi gerçek mi diye çok soran oldu. Gerçektir. Olay da şu: Lübnan Merkez Bankası’nın (BDL) 289 ton altını, güncel değeri (37 milyar dolar) yerine 1970’ler fiyatıyla bilançoya kaydedildiğinden 36 milyar dolar gizleniyor. 1991 yasası, Parlamento onayı olmadan altın satışını yasaklıyor. Eski BDL Başkanı Riad Salameh, kardeşi Raja’nın paravan şirketi Forry Associates üzerinden 300 milyon doların üzerinde fonu zimmetine geçirmek ve bu parayı Avrupa’daki varlıklara aktararak aklamakla suçlanıyor. Fransa, fonların aklanma güzergahında olduğu gerekçesiyle 100 milyon doların üzerinde varlığa el koyup Salameh hakkında uluslararası tutuklama emri çıkardı. (Altınlar 1975’te İsviçre’de emanet tutulmuştu.) Bu yolsuzluğu yapan Salameh de kısa süre önce kefaretle serbest kaldı. Lübnan işte böyle de çelişkili acayip bir yer.
2-Medeni kanunsuzluk ve vatandaşlık eşitsizliği
Lübnan’ı modern bir ulus devlet olmaktan alıkoyan en büyük hukuki boşluklardan biri, medeni kanunun olmayı. Bu durum, mezhepsel ayrışmaları besler ve vatandaşlıkta cinsiyet eşitsizliğini kurumsallaştırıyor. Lübnanlı kadınlar yabancı erkekle evlendiğinde çocuklarına vatandaşlık hakkı kazandıramazken, erkekler yabancı eşlerine ve çocuklarına bu hakkı verebiliyor. Medeni kanunun çıkarılması, mezhepsel ayrışmaları sonlandırmak adına da kritik bir eşik olacaktır aslında.
3-Hukuki anarşi ve Osmanlı yasası
Lübnan’da sadece medeni kanun değil, vakıflar veya dernekler kanunu bile yok. Geçen günlerde, Lübnan hükümeti, ülkenin simgelerinden olan “Güvercinlik Kayalıkları”na izinsiz Hizbullah liderlerinin resimlerini yansıtan bir derneği kapatmak için 1909 yılında Osmanlı Devleti’nin çıkardığı Vakıflar Yasası’nı kullanmak zorunda kaldı. Bir asrı aşkın süre önceki bir imparatorluk yasasına sığınmak, Lübnan Cumhuriyeti’nin kurumsal temelinin ne kadar zayıf olduğunu gözler önüne seriyor.
4-Yurt dışı seçmen krizi
Modern bir devlette yurt dışında yaşayan vatandaşların oy kullanması standart bir uygulamayken, Lübnan’da bu hâlâ şiddetli bir tartışma konusu. 90 yaşındaki Meclis Başkanı Nebih Berri gibi figürler, yurt dışındaki seçmenlerin oy vermek için Lübnan’a gelmesini şart koşarak ulusun coğrafi sınırlarla kısıtlanması fikrinde ısrarcı. Yani demokrasiyi böyle de sakatlamak için koşanlar var ülkede. Bununla birlikte Dışişleri Bakanı’nın yeni çağrısı ve kısa sürede 12.000 gurbetçi seçmenin kayıt olması, Lübnan’ın ulus olma fikrinin yolunu yavaş da olsa aramayı sürdürdüğünü gösteriyor.
5-Hukuki keyfilik ve adaletin iflası
Tüm bu yapısal boşluklar, adaletin de keyfi işlemesine neden oluyor. Tıpkı taksi problemini şikâyet edecek merci bulamamak gibi, büyük davalarda da hukuk işlevsiz. Örneğin, Musa Sadr’ın Libya’da kaybolması gerekçesiyle 2015’te tutuklanan Hannibal Kaddafi’nin, yıllarca mahkeme yüzü görmeden hapiste tutulması ve kısa süre önce kefaletle serbest kalması, bu keyfiliğin tipik bir örneği durumunda. Suçu yoksa bunca yıl neden yargılanmadı? Cevap, ülkede her şeyin böyle siyasi pazarlıklar ve keyfilikle ilerlemesinde gizli.
Lübnan’ın Servis kaosu gibi günlük hayatı felç eden sorunları, sadece bir ulaşım krizi değil, ulus devlet inşasını tamamlayamamış bir siyasi yapının kaçınılmaz sonucu. Ülkenin toparlanması, ne altın rezervinin gerçek değerini bilmekle ne de yeni taksi tarifeleri çıkarmakla mümkün. Bu, hukukun üstünlüğünü, eşitliği ve merkezi otoriteyi tesis etme iradesinden geçer. Lübnan, bu yedi temel zafiyeti aşmadan, içinde bulunduğu çelişkiler ve çöküş sarmalından kurtulamayacaktır.
Not: Manşet görseli yapay zekâyla oluşturulmuştur.
İlgili yazı:
***
Medya Günlüğü sosyal medya hesapları:
