İngiltere’de aşırı sağcıların, ekonomik sıkıntılardan bunalan halkı kışkırtmasıyla başlayan göçmen karşıtı gösteriler giderek tehlikeli bir milliyetçi dalgalanmaya dönüşüyor.
Temmuz ayında Southport kasabasında bir göçmenin üç kız çocuğunu bıçaklayarak öldürdüğü yolundaki yalan haberin hızla yayılmasının ardından başlayan protestolarda aşırı sağcı gruplarla polis arasında çatışma çıktı. Aşırı sağcı Reform UK Partisi’nin lideri Nigel Farage’ın sosyal medyada, “Gerçek bizden saklanıyor” paylaşımı olayları tetikledi.
Southport’tan sonra pek çok kentte göçmen karşıtı gösteri düzenlendi ve İngiltere bayrağı asma kampanyası başlatıldı.
13 Eylül’de başkent Londra’da “Unite the Kingdom-Krallığı Birleştir” adı altında düzenlenen 150 bin kişilik miting, aşırı sağcıların son yıllardaki en büyük gövde gösterisi oldu.
Hızla siyasi kimlik kazanan protestoların asıl nedeni ise ekonomik. Son dönemde enerji ve gıda fiyatları ciddi biçimde yükseldi, özellikle Birleşik Krallık’ın Avrupa Birliği’nden ayrılması (Brexit) sonrası halkın alım gücü düştü. Hemşireler, doktorlar, tren çalışanları, öğretmenler, daha yüksek maaş ve daha iyi çalışma koşulları talepleriyle sık sık greve gidiyor. 2016 yılındaki referandumla başlayan ve resmi olarak 2020 yılında sona eren Brexit süreci ülkede günümüzde bile kutuplaşmaya yol açan bir tartışma.
Bu durumu kullanan aşırı sağcı partiler, halkı göçmenlere karşı sokağa dökebiliyor, bu da toplumsal gerilimi tehlikeli şekilde tırmandırıyor.
Diğer yandan, yaşanan sürecin bir başka nedeni ülke yönetiminde son yıllarda görülen siyasi istikrarsızlık. Son 10 yılda David Cameron’dan başlayarak bugün iktidarda bulunan Keir Starmer’a kadar beş kez başbakan değişmesi halkın yönetici sınıfa duyduğu güvensizliği perçinledi. Bunlara bir de İskoçya’nın bağımsızlığı meselesiyle ilgili tartışmalar eklenmiş durumda.
İlgili yazı:
***
Medya Günlüğü sosyal medya hesapları: