Pazartesi, 13 Eki 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
Günlük

Bugünkü köşe yazıları

Medya Günlüğü
Son güncelleme: 17 Eylül 2025 05:43
Medya Günlüğü
Paylaş
Paylaş

Bütün parasını ‘mutlak butlan’a yatıranlar kaybetti-Orhan Bursalı (Cumhuriyet)

“Kayyum kararı olasılığı bende yüzde 50 idi. Saray’ın CHP’yi dağıtma kararlılığı burada yüksek rol oynuyordu. Hukukla yüksek derecede oynandığının örneklerini yaşıyoruz. Mahkeme kayyum ve idari tedbir isteklerini reddetti. Dosyada eksikler var diyerek 24 Ekim’e erteledi.

Mahkemenin davayı erteleme kararında salt hukuk mu etkili oldu (umarım öyle oldu), ekonominin de payı yok mu? Evet karar CHP’ye nefes aldırdı. Büyük olasılıkla 21 Eylül olağanüstü kongresi, CHP yönetimi üzerinde hukuk dışı atamalar konusunu sona erdireceğe benziyor. Ama mahkeme dosyayı açık tutuyor. Bu siyasi mühendislik arayışlarına açık kapı bırakmıyor değil.

Bunun ötesinde karar en çok kimi sevindirdi diye baktığımda gördüğüm şu: İktidarın ekonomi yönetimi bayram ediyordur. Borsa kayıplarını hızla geri alıyor. Merkez Bankası, İstanbul CHP yönetimine kayyum atanmasıyla birlikte sarsılan ekonomik değerleri dengede tutmak için sattığı 15 milyar doları da geri alma ve stokları artırma zeminine yeniden kavuştu. Düşürdüğü politika faiz oranlarının da etkisini görecek olmaktan mutlu.

Ekonomi bu kararda baş etkili oldu. Saray’ın da onayını aldı.

Ekonomi tam biraz toparlanıp döviz stoku yaptığında, iktidarın siyasi müdahaleleri stokları eritmeye başladı.

Bu “ekonomik” karar, CHP’yi devralmaya hazırlananları da kapkara bir hayal kırıklığına uğrattı.

Bütün parasını “mutlak butlan”a yatıranlar kaybetti. Ekonomiyi çok ciddi bir oyuncu olarak görmediler. Belki de ekonomi bizi sattı demeliler.

Parti yönetimini bölüşmek için fırsat kollayan ekran ekibine bakıyorum, “karar hukuki değil” diyor. Ağlayacaklar ama güleriz ağlanacak halimize modundalar.”

Ankara Suriye’de makas mı değiştirecek?-Yahya Bostan (Yeni Şafak)

“İsrail’in Doha saldırısı bölge jeopolitiğinde ciddi kırılmalara yol açıyor. Bunun hem Körfez ülkelerini hem İsrail’i hem de Türkiye’yi yakından ilgilendiren sonuçları olacak. Somut yansımalarını (Arap NATO’su tartışmaları, Doha’da gerçekleşen İİT-Arap Ligi Zirvesi vs) görmeye başladık. Bu tablo ışığında Türkiye’nin de Suriye’de makas değiştirmeye hazırlandığını hissediyorum. Devam etmeden önce Doha ile ilgili bazı hususları vurgulamam gerekiyor.

İsrail’in o saldırıyı nasıl gerçekleştirdiğine ilişkin bir çok tartışma yapılıyor. İsrail basını, saldırının gerçekleşme şeklini anlatırken “İsrail’in yüksek teknolojisini” bilhassa vurguladı. Görünmez uçaklardan, hassas mühimmatlardan bahsedildi. Ancak Hamas müzakere heyetinin saldırıdan kurtulduğu anlaşılınca rüzgâr tersine döndü.

İsrail ısrarla bu saldırıyı “uçaklarla” yaptığı izlenimi oluşturuyor. Saldırıyla ilgili ilk açıklama “S. Arabistan ve BAE hava sahasını ihlal etmedik” şeklindeydi. Bu konuda en net haber Wall Street Journal’dan geldi. Gazeteye göre İsrail’e ait 12 savaş uçağı, Doha’yı Kızıldeniz’den uzun menzilli hassas balistik füze ateşleyerek

hedef aldı.

Ancak bazı şüpheler var. Bu şüpheleri dile getirenler diyor ki… “Radarlarda uçak tespiti yok. Uçak olsaydı Katar, S. Arabistan -en azından füzeler ateşlendiğinde- görürdü. Bu kadar uzun mesafeden füze kullanımı da bir risktir, füze başka binaları vurabilir. Katar Başbakanı dedi ki… ‘Tespit edemediğimiz bir silah kullanıldı.’ O halde Doha saldırısı içeriden, sabotaj yoluyla mı yapıldı? MOSSAD ajanlarının İran’a saldırıları dikkate alınırsa hayatın olağan akışına aykırı değil.” Bu şüphelerin üzerinde durulmalı.

İsrail Başbakanı Netanyahu “Katar ve bazı ülkeler” derken isim veremiyor ama Türkiye’yi işaret ettiği ortada. Türkiye’yi askeri yöntemlerle hedef almak İsrail’in boyunu aşar. Ancak dikkatli olmak gerekiyor. Uzmanlar diyor ki… “Farklı alanlarda çalışmamız lazım: Siber güvenlik, 5‘inci kol faaliyetleri, sabotaj ve suikast girişimleri, fay hatlarını tetikleyecek gelişmeler, SDG/PKK, Yunanistan-Kıbrıs… İsrail, bazıları üzerinde zaten çalışıyor ama hamle dozu mutlaka artacaktır.”

Soylu’nun şikâyeti sonrasında, MHP Genel Merkezi’nden Yerlikaya’ya “ayar” geldi!-Tolga Şardan (T24)

“İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, emniyette uzun süredir beklenen il emniyet müdürleri kararnamesini çıkarttı.

Geçen perşembe yürürlüğe giren kararnameyle ilgili küçük ipuçlarını bir önceki Büyüteç’te aktardım.

Her ne kadar hafta sonunda farklı gündem yaşansa da emniyet müdürleri kararnamesinin siyasi yankısı ortaya çıktı.

MHP Genel Başkan Yardımcısı İsmail Özdemir, sosyal medyada dikkat çeken bir paylaşım yaptı.

X’teki kişisel hesabındaki paylaşımında Özdemir, “İstatistik veriler paylaşmayı sözüm ona vazife gören anlayış yerine, kahramanlara sahip çıkan ve zafiyet oluşturmayan iradeye sahip olmak lazımdı” dedi.

Özdemir’in bu paylaşımındaki adresin İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya olduğunu söylemek yanlış olmayacak.

Zaten Ali Yerlikaya kararnamenin yayımlanmasından bir gece sonra kendisine ait X’teki hesabından hedefi açıkça belirtilmeyen ilginç bir paylaşım yaptı.

Özdemir’in kendisini hedef alan paylaşımından bir gün önceki mesajı içerik itibarıyla sosyal medyada çok tartışıldı. Yerlikaya’nın ekibindeki “uzman” medya yöneticileri, İçişleri Bakanı’nın hedefe koyduğu kişi hakkındaki “kifayetsiz muhteris” tanımıyla değerlendirdiği paylaşımda baltayı tam anlamıyla taşa vurdu!

Konyalı olmakla övünen İçişleri Bakanı’nın, Konya’nın tarihinde önemli yeri olan Mevlana’yı yakından bilebileceği tahmin edilmekle birlikte; Mevlana’ya atfedilen sözlerin Ömer Hayyam’a ait olması, yakın zamanda örnekleri görünen sosyal medya kazalarından birisi olarak kayıtlara geçti.

Bakanlık’taki “uzman medyacılar”, Yerlikaya’nın hedefe koyduğu isim yerine bizzat kendisinin tartışılmasına yol açtılar el birliğiyle.

Yerlikaya’nın “kifayetsiz muhteris” diye tanımladığı kişinin, hakkında ağır eleştirilerde bulunan CHP Genel Başkanı Özgür Özel olduğu kulislerde konuşuldu.

Ancak İçişleri Bakanlığı kulislerinde seslendirilen hedef ise başka bir isimdi. Edindiğim bilgiye göre, Yerlikaya’nın hedefindeki isim selefi Süleyman Soylu’ydu!

İpuçlarını verdiğim yazıda, il emniyet müdürleri kararnamesinde Soylu döneminden kalan kimi isimlerin de doğrudan merkeze çekildiğini anlattım.”

İktidar cephesi ülkenin geleceğini düşünmeli-Fehmi Koru (Karar)

“Dünyanın gündeminden ne kadar koptuğumuzun farkında mısınız?

Başta etrafımız coğrafyası olmak üzere dünyanın dört bir tarafında, sınırları değiştirebilecek, ekonomileri alt üst edebilecek, temel kabul ve değerlerin sorgulanmasıyla sonuçlanabilecek gelişmeler almış başını gidiyor ve bizler siyaset alanında 100 yıl öncenin hesabını şimdi görmeyi amaçlayan girişimlerle meşgul oluyoruz.

CHP’nin içini karıştırmayı, mümkünse içerisinden yeni bir parti çıkartmayı hedefleyen ve bunun için de yargıdan himmet bekleyen çabayı başka nasıl anlayabiliriz?

Ankara 42. Asliye Hukuk Mahkemesi’nden CHP’nin son -2023- kurultayının iptalini ve o kurultayda seçilmiş genel başkan Özgür Özel ile yönetim kadrosu yerine önceki yönetimin genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile kadrosunu getirmesini bekleyenler olduğunu biliyoruz.

Eski koltuklarına oturma heyecanını erkenden duyanlar olduğunu da…

Mahkeme dün duruşmayı gelecek aya -24 Ekim tarihine- erteleyerek beklentileri hiç değilse şimdilik boşa çıkardı…

Yargı, başvuranların ‘tedbir’ istemine yüz vermeyerek siyasete müdahaleden yana olmadığını da belli etmiş oldu.

CHP’nin yasal yönetimi, arada olağanüstü kurultay toplayarak, kendilerini yerlerinden etmek isteyenlerin heveslerini kursaklarında bırakmayı amaçlıyor…

Yine de CHP’yi küçültücü veya bölücü çabalar devam edebilir…

Bir an için, Özgür Özel ve kadrosunu CHP yönetiminden uzaklaştırmayı hedefleyen girişimlerin sonuç aldığını, yargı marifetiyle siyasete müdahale edilerek partinin ‘kayyım’ a teslim edildiğini düşünelim…

Ne dersiniz, siyaseti dizayn etme girişiminde ısrar edenlerin o durumda arzuladıkları sonuca erişebilmeleri mümkün olur ve ülkeyi çeyrek asırdır yöneten iktidar seçmenden bir beş yıl için yeniden onay alabilir mi?

Hadi, seçmenlerin kafası karıştı ve sandık başına gittiklerinde bazıları kerhen de olsa iktidar cephesinin sevineceği tarzda oy kullandı diyelim…

Yeniden ülkeyi yönetme yetkisiyle karşı karşıya kalacak iktidar cephesi, 2017 sonrasında içte ve dışta ülkeyi düşürdüğü korkunç zaafların tekrarından başka ne yapabilir o beş yılda?

Bu soru şimdilerde iktidar cephesinin geleneksel seçmeninin başını zonklatıyor…

Gençleri kaybetti Cumhur İttifakı partileri, seçim tarihi yaklaştıkça o gençlerin anne-babalarını da -önce anneler ve sonra babalar olmak üzere- kaybederse şaşırmayalım.

Özgür Özel’in çağrısıyla gidilen mitinglere katılanların siyasi kimlikleri bunun göstergesi…”

İktidar mahallesinde Bilal Erdoğan sıkıntısı-Yaşar Aydın (BirGün)

“Fırtına gibi bir 15 gün yaşadık. Yaşananlar ana muhalefet partisi CHP’nin üzerinde şekillense de arkasında “nasıl bir Türkiye” kavgası vardı. Üstelik bu kavganın içinde sadece iktidar-muhalefet değil, aynı zamanda iktidar içi kavganın taraflarını da görmek mümkün.

Öyle ki Ankara kulislerinde, CHP kurultay davasından Can Holding meselesine, oradan Avukat Rezzan Epözdemir-Fahrettin Altun hattına kadar tüm gelişmeleri iktidar içi kavgaya yoranlar var. İşin özeti; Bahçeli ve Erdoğan arasında kusursuza yakın bir ilişki mevcut olsa bile, bir kat aşağıda başlayan itişme ve kavga gürültüsü sokaktan duyulmaya başladı.

Yandaş medyada ve bazı eski AKP’li yöneticilerin açıklamalarında bu durumun izini sürmek mümkün. Düne kadar muhalefet cenahında dillendirildiğinde ortalığı birbirine katanlar, artık çok rahat şekilde “Erdoğan sonrası” kavramını kullanmaya başladı.

Türkiye’nin kaderini belirleyen isimler, hem siyaseten hem de biyolojik olarak yorgun ve yıpranmış durumda. En iyimser tahminde bulunan AKP’liler bile Erdoğan için “2028 son” diyor. Yani her şey onların istediği gibi gitse bile 5-6 yıldan bahsediyoruz. İnsan ömrü için belli bir anlamı olan bu rakam, söz konusu ülke olunca üzerine yatırım yapılmaya uygun olmaktan çıkıyor.

Bir de çok konuşulmayan tarafı var ki, iktidar için bu alan en az birincisi kadar netameli ve kriz potansiyeli barındırıyor.

Soru çok tehlikeli: “Bu değişim kiminle yapılacak, Erdoğan sonrası dümene kim geçecek?”

Bu soru sorulmaya başlandığından itibaren hem Cumhur İttifakı’nda hem de AKP içinde huzursuzluk gözle görünür biçimde arttı. İktidarın eli bu kadar güçlü iken bile yaşadıkları panik, Erdoğan sonrasının onlar için çok mümkün olmayacağını gösteriyor.

Erdoğan’ın kendinden sonraki isim için “aileden” birini düşündüğü çok söylendi. Berat Albayrak ve Selçuk Bayraktar damat kadrosundan zaman zaman liste başı da oldu. Ama artık Bilal Erdoğan neredeyse tek aday olarak kabul ediliyor.

Birkaç yıl öncesine kadar ortalıkta çok fazla görünmeyen, daha çok vakıf ve spor işleriyle ilgilenen Bilal Erdoğan, artık devletin en tepesinde, her işin tam merkezinde yer alıyor. Ama daha da önemli gelişme AKP içinde yaşandı.

AKP’nin devam eden parti kongrelerinde, il-ilçe yönetimlerine kadar her konuda ağırlığını koyduğu, partiyi kendine göre yeniden dizayn ettiği artık sır olmaktan çıktı. Hatta artık “AKP’nin başkanı Bilal Erdoğan” diyenler bile var. Kongrede partinin üst kademesinin de buna göre şekillenmesi kaçınılmaz. Berat Albayrak, Süleyman Soylu, eski isimler gibi güç odaklarının parti içinde bir etkisi kalmadı.

Bazı sembol isimlere görev verilmesi dışında, Bilal Erdoğan’ın neredeyse tek yetkili olacağı konuşuluyor. Anlaşılan o ki, aile ve yakın çevre içinde Bilal Erdoğan ismi üzerinde uzlaşı sağlandı. Ama parti, bürokrasi ve ittifak noktasında uzlaşıdan oldukça uzak olduğunu söylemek mümkün.”

Not: Başlıkları tıklayarak yazıların tamamına ulaşabilirsiniz.

***

Medya Günlüğü sosyal medya hesapları:

X

Bluesky

Facebook

Instagram

EtiketlendiMedya
Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
Önceki Makale Kılıçdaroğlu’nun portresi
Sonraki Makale Ermenistan Ağrı’yı “kaldırdı”

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

EditörGünlük

Schengen’de yeni sistem

Medya Günlüğü
13 Ekim 2025
GünlükManşet

Bugünkü köşe yazıları

Medya Günlüğü
13 Ekim 2025
GünlükManşet

Gökyüzünden İHA yağıyor

Medya Günlüğü
13 Ekim 2025
GünlükManşet

“Menemen enflasyonu”

Medya Günlüğü
13 Ekim 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?