Suriye Dışişleri Bakanı Esad Hasan el-Şeybani’nin 31 Temmuz 2025’te Moskova’ya gerçekleştirdiği ziyaret, Esad rejiminin devrilmesinin ardından Suriye’nin yeni yönetimi ile Rusya arasındaki ilişkilerin normalleştirilmesi sürecinde dönüm noktası niteliğinde bir adım olarak öne çıkıyor.
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile yapılan görüşmeler, ikili işbirliğinin güçlendirilmesi, bölgesel dinamiklerin ele alınması ve ekonomik ortaklıkların geliştirilmesi gibi konuları kapsadı. Bu ziyaret, Suriye’nin uluslararası izolasyondan kurtulma stratejisini yansıtan pragmatik bir diplomasi hamlesi olarak değerlendiriliyor. Esad sonrası dönemde Moskova da Orta Doğu’daki nüfuzunu yeniden pekiştirmeyi hedefliyor.
Normalleşme süreci ve kurumsal yapılanma
Ziyaret, 2025 başından itibaren devam eden temasların bir uzantısı olarak gerçekleşti. Daha önce Putin ile Suriye Geçiş Dönemi Cumhurbaşkanı Şaraa arasındaki görüşme ve Rus heyetinin Şam ziyareti gibi adımlar, bu diyaloğun temelini oluşturmuştu. Taraflar, ilişkileri “pratik iş birliği” temelli olarak yeniden yapılandırmak üzere ortak bir komisyon kurulması konusunda anlaşmaya vardı. Bu komisyon, tüm hükümet anlaşmalarını gözden geçirerek siyasi, diplomatik ve ekonomik koordinasyonu geliştirecek. Suriye açısından bu adım, uluslararası meşruiyet kazanma ve izolasyondan çıkma çabalarını güçlendirirken, Rusya için bölgedeki askeri ve ekonomik varlığını meşrulaştırma fırsatı sunuyor. Ziyaretin hemen öncesinde Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova’nın açıklamaları, bu görüşmenin planlı ve stratejik bir nitelik taşıdığını teyit ediyor.
Rus askeri varlığı ve üslerin geleceği
Görüşmelerin odak noktalarından biri, Rusya’nın Suriye’deki stratejik askeri varlığıydı. Tartus Deniz Üssü ve Hmeymim Hava Üssü’nün geleceği detaylı bir şekilde tartışıldı. Rusya, bu üsleri koruma ve operasyonel devamlılığını sağlama ısrarını sürdürürken, Suriye tarafı toprak bütünlüğü vurgusuyla dengeli bir tutum sergiledi. Lavrov’un “Suriyelilerin kendi sorunlarını çözme hakkı” retoriği, Moskova’nın yeni yönetimle ilişkisinde müdahaleci imajını yumuşatma çabasını yansıtıyor. Bu mutabakat, Rusya’nın Doğu Akdeniz’deki askeri erişimini garanti altına alırken, Esad sonrası dönemde de Suriye’deki nüfuzunu sürdürmesini sağlıyacak. Üslerin varlığını sürdürme şartları ve operasyon hakları gibi konuların ele alınması, yeni bir hukuki çerçeve arayışını işaret ediyor.
İsrail’e karşı ortak diplomatik duruş
Taraflar, İsrail’in Suriye’ye yönelik hava saldırılarını sert bir dille kınayarak, uluslararası hukuk ihlali olarak nitelendirdi. Lavrov ve Şeybani, Birleşmiş Milletler nezdinde koordineli diplomatik hamleler için fikir birliğine vardı. Bu yaklaşım, Moskova’nın bölgesel gerilimlerde arabuluculuk rolünü güçlendirirken, Suriye’ye diplomatik kalkan sağlıyor. Ziyaret, İsrail’in “saldırgan eylemleri” ne karşı daha sert bir söylem geliştirilmesini teşvik ederek, bölgesel barışı tehdit eden unsurlara karşı ortak duruşu vurguladı. Bu noktada, Rusya’nın İsrail ile de çok özel ilişkilere sahip olduğunu hatırlayalım.
Ekonomik iş birliği ve bölgesel senaryolar
Ziyaretin arka planında, Suriye’nin yeniden inşası ve yaptırımların kaldırılması beklentileri yatıyor. Rus şirketlerinin enerji, altyapı ve diğer projelerdeki ağırlığı, Moskova’nın ekonomik nüfuzunu kalıcı kılma niyetini gösteriyor. Ayrıca, 15 Ekim’deki Rusya-Arap Birliği Zirvesi’ne Şaraa’nın katılımı, Suriye’nin Arap dünyasındaki meşruiyet arayışında Rusya’nın kilit rol oynayacağını işaret ediyor. Bu gelişmeler, Suriye’nin çok yönlü bir dış politika sinyali verirken, ekonomik boyutun ilişkilerin geleceğini belirleyeceğini ortaya koyuyor.
Sonuç: pragmatizm ve potansiyel riskler
Lavrov-Şeybani görüşmesi, “kazan-kazan” diplomasisinin başarılı bir örneği olarak görülebilir. Rusya için Suriye, Orta Doğu’daki güç projeksiyonunun kaldıraçlarından biri; Şam için ise Moskova, meşruiyet ve güvenlik garantörü. Ancak bu ittifakın uzun vadeli istikrarı, bölgesel dengelerdeki kırılganlıklara bağlı. ABD ve Kolektif Batı’nın, Rusya karşıtı tutumu ve Suriye’de Rusya’ya alan kaybettirme çabaları ile Türkiye’nin Suriye’deki varlığı ve HTŞ hükümeti ile stratejik ilişkileri normalleşme sürecini zorlaştırabilir. Yine de bu ziyaret, Moskova-Şam hattında stratejik ortaklığın yeniden tesis edilmesi ve geliştirilerek devam ettirmesini teyit eden güçlü bir işaret olarak okunmalı.
Suriye’nin Esad sonrası dönemde bölgesel denklemlerde aktif rol oynamaya başlaması, bu diyaloğun olumlu bir yansımasıdır.
Fotoğraf: TASS
***
Medya Günlüğü sosyal medya hesapları: