Amerika Birleşik Devletleri ve Çin şu günlerde çok az konuda hemfikir ama üst düzey yetkililerin aynı fikirde olduğu şaşırtıcı bir konu var: dünya çok kutuplu düzene geçiyor.
ABD Dışişleri Bakanı MarcoRubio, verdiği ilk röportajlarından birinde ABD’nin geçtiğimiz on yıllarda tadını çıkardığı tek kutuplu hakimiyetin “anormal” ve “Soğuk Savaşın sonlanmasının bir ürünü” olduğunu belirtmişti. Rubio’ya göre ABD artık rakipsiz küresel bir hegemon değil, gezegenin farklı bölgelerinde bulunan“büyük güçlerden” biriydi.
Bu görüşe Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi de katılıyor. Şubat 2025’teki MünihGüvenlik Konferansında Wang, “Çok kutuplu dünya yalnızca tarihsel bir kaçınılmazlık olmakla kalmıyor, gerçek oluyor” demişti. Kuşkusuz, Pekin ve Washington’un çok kutuplu düzen anlayışları farklı.
Trump yönetimi yetkililerine göre ABD’nin okyanus ötesi zorunluluklarından kurtulduğu, tek başına hareket ettiği, Batı Yarımküreye ve “Önce Amerika” politikalarına odaklandığı, başka bölgelerdeki etki alanlarına hoşgörü gösterdiği bir dünya resmediyor. Rubio’nun da Ocak ayında bahsettiği gibi “Çinliler, Çin’in çıkarına en uygun olanı yapacak; Ruslar, Rusya’nın çıkarına en uygun olanı yapacak; ABD ise Amerika’nın çıkarınaen uygun olanı yapacak.”
Çinli liderler, çok kutupluluğu yalnızca Asya’da hakimiyet kurma fırsatı olarak değil, aynı zamanda ABD’nin gücünün sınırlandığı, önemli müttefiklerin Washington’la daha az birlikte hareket ettiği, otokrasinin daha az tepki gördüğü ve Çin’in, stratejik ortağı Rusya ile beraber daha fazla faaliyet alanına ve küresel etkiye sahip olduğu çıkar odaklı küresel sistemin oluşumunun habercisi olarak görüyor.
Bu iki vizyon da dünyayı yeniden şekillendiriyor. ABD Başkanı Donald Trump ve Çinli lider Şi Cinping “Para odaklı çok kutupluluk” (mercenary multipolarity) denebilecek bir döneme öncülük ediyorlar; kendi çıkarlarını önemseyen, genellikle nüfuzlarını başkalarına yarar sağlamak ya da iş birliği yapmak için kullanmaktan çekinen ve öncelikle kendi güvenliklerini, refahlarını ve güçlerini artırmayı amaçlayan uluslararası sistem.
İlk başta çok kutuplu dünya nasıl oluştu? Yeni ve oldukça farklı iki kitap bu soruya cevap vermeye yardımcı oluyor. Yükselen Güç: Çin Nasıl Büyük Güç Oldu (Upstart: How China Became a Great Power) kitabında, Stanford Üniversitesi siyaset bilimci ve aynı zamanda ABD Hava Kuvvetleri yedeklerinde görev yapan Oriana Skylar Mastro, Çin’in “göreli diplomatik, ekonomik ve askerî güçteki farkı kapatma” hedefini ne kadar ileriye taşıdığına dair sistematik ve yaratıcı incelemelerde bulunuyor.
Buna karşılık, Çinli analist ve eski Halk Kurtuluş Ordusu’ndan Kıdemli Albay Zhou Bo, Çin’in yükselişinin bir endişe kaynağı olmaması gerektiğini savunuyor. Dünya Çin’den Korkmalı mı? (Should the World Fear China?) isimli makalelerinden oluşan derlemede Zhou, Çin stratejik düşüncesindeki ana akımları yansıtan bakışıyla Çin’in kararlı bir savunucusu olarak ortaya çıkıyor.
Geçen yıllarda birçok analist Pekin’in uluslararası düzene karşı yarattığı meydan okumanın kapsamını ve boyutlarını hararetle tartıştı. Trump’ın ABD’yi açıkça revizyonist güç olarak göstermesi ve bir zamanlar savunduğu uluslararası düzeni alt üst etmesi bu tartışmayı garip bir konuma getirdi.
İkinci Trump yönetimi, BM organlarından çekilerek, ABD müttefikleri de dahil tüm dünyaya gümrük vergisi getirerek; Kanada ve Grönland’ı ele geçirmekle tehdit ederek ve kolektif hukuk ilkelerini ve çoğulculuk prensiplerini zayıflatarak Çin’e, kendisini mevcut düzenin hem savunucusu hem de reformcusu olarak gösterebileceği bir alan yarattı.
Bu Pekin’in mevcut kurumlarda daha da nüfuz kazanmasına, korku ve belirsizliklerden faydalanarak ABD’nin uzun süreli müttefiklerini Pekin’e yakınlaştırmasına, uluslararası kuralları ve normları ihlal ederken kendi alternatif kurum ve ilişkilerini kurmasını sağlıyor. Trump ve Şi ABD – Çin rekabetini dünyadaki ülkeleri ve birbirlerini elde edebileceği her şey için zorlayan, kendi çıkarını düşünen iki baskıcı süper gücün hikayesi haline getirdi. Bu dramatik dönüşüm uzun vadeli rekabette ABD’nin asıl gücünü zayıflatırken Çin’in işine yarıyor.
(tasam.org)
Makalenin devamını okumak için tıklayın
***
Medya Günlüğü sosyal medya hesapları:
