Cuma, 4 Tem 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
Günlük

Bugünkü köşe yazıları

Medya Günlüğü
Son güncelleme: 2 Temmuz 2025 22:02
Medya Günlüğü
Paylaş
Paylaş

Ülke cayır cayır yanıyor; yobazlıktan, gericilikten!-Zülal Kalkandelen (Cumhuriyet)

“Yine bir yaz, yine her yer alev alev… Bilecik, Sakarya, İzmir, Hatay, Antalya… Ardı ardına yangın haberleri geliyor. Ormanlar yok olurken hayvanlar da yanarak can veriyor. Yerleşim bölgelerine sıçrayan yangın insan hayatını tehdit ediyor, köylerde evler boşaltılıyor.

Yeterli sayıda yangın söndürme uçağı olmadığından birçok yerde yurttaşlar kendi çabalarıyla yangını söndürmek için çabalıyor. Her yıl olduğu gibi yine önlem almada ihmal olduğu açıkken, Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, neden uçak eksiğinin giderilmediğini açıklamak yerine, Sakarya’da küle dönen ormana gidip “Yağmur yağdı. Rabbimin lütfu işimizi büyük ölçüde kolaylaştırdı” diyor!

Yağmur yağmadığında da “Rabbimin gazabı” ya da “Bu işin fıtratında var” denilecek belli ki. Siyasal İslamın Türkiye’yi getirdiği nokta budur. Bilimi dışlayıp her şeyi inanca bağlayınca sorumluluk da alınmıyor!

Tam da orman yangınlarıyla hem doğa hem de içimiz yanarken Leman dergisinin 26 Haziran tarihli sayısında, İslam peygamberi Muhammed’in tasvir edildiği iddiaları nedeniyle, gericiler İstiklal Caddesi’nde toplanarak derginin ofisine saldırdı

Emniyet Genel Müdürlüğü’nün “terör örgütü” listesindeki İslami Büyük Doğu Akıncıları Cephesi’yle (İBDA-C) bağlantılı olduğu belirtilen Büyük Doğu Akıncıları Derneği de sosyal medyada Leman dergisi önüne çağrı yaptı.

“Kahrolsun laiklik, yaşasın şeriat” ve “Kemalist köpekler hesap verecek” sloganları atan kitleye polis müdahale etmezken gruptakiler sokaktaki kafe ve barlardaki yurttaşlara da saldırı girişiminde bulundu. İyice alevlenen kitlenin sosyal medyada kışkırtması üzerine Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Leman dergisine “dini değerleri alenen aşağılama” iddiasıyla adli soruşturma başlatıldığını açıkladı.”

Müslüman bir ülkede bu ne cesaret?-Ersin Çelik (Yeni Şafak)

Aslında cesaret değil sınırları zorlama kalkışması diyebiliriz Leman’da yayımlanan karikatür için.

Derginin, haklı tepkiler üzerine yaptığı ve bildiğimiz yayın duruşuyla uzaktan yakından alakası olmayan “Peygamber efendimizin tasviri yoktur. Karikatürü böyle yorumlamak için çok kötü niyetli olmak lazım” açıklaması da önceden hesaplanmış gibi. Çünkü “Peygamber Efendimiz” hitabı hassasiyetinde olan bir yayın organı o pespayeliğe asla imza atmaz, bu düşüncede olan bir çizeri de barındırmazdı. Mantık yürütürsek, yani “Peygamber Efendimiz” hürmetinden bakarsak Leman burada çarçabuk boşa düşüyor.

Bir kere İran ve İsrail’i ‘Muhammed’ ve ‘Musa’ isimleri ile tasvir etmek peygamberleri savaştırmaktır. Karikatür kastını aşmış da aşmış.

Zaten Leman’ın “Burada karikatürün çizeri İsrail tarafından öldürülen bir Müslümanı konu ederek mazlum Müslüman halkın haklılığını çizmek istemiş olup, dini değerleri aşağılama amacı asla bulunmamaktadır” izahı da izaha muhtaç. Çünkü karikatürde ölmüş ve güya ruhları göğe yükselen iki kişi var. Biri Müslüman, diğeri de Yahudi.

Şu da var: Karikatürü çizen Doğan Pehlivan’ın ideolojik görüşleri bu karikatürün nasıl bir amaçla ya da duyguyla çizildiğinin işaretlerini veriyor.

Pehlivan’ın sosyal medya hesaplarından daha önce yaptığı bazı paylaşımlara bakalım.”

“İç cepheyi güçlendirme” provası!-Mehmet Y. Yılmaz (T24)

“Pazartesi gecesi İstanbul’da Madımak Oteli katliamına benzer bir facia yaşanmadıysa, bu polisin başarısından kaynaklanmadı.

İstanbul’da vatandaşın güvenliğini sağlamakla yükümlü olan polis, tıpkı 32 yıl öncenin Sivas’ında olduğu gibi “seyirci” pozisyonundaydı.

İstanbul’da aynı polisin çok değil, daha üç ay önce sakince dağılan miting alanından evine dönenleri bile coplayıp, dövdüğünü, gözaltına aldığını hatırlayalım.

Üç gün önce Kadıköy’de TİP toplantısını basıp, dağıtan, 40 küsur kişiyi ters kelepçeyle gözaltına alan da aynı polisti.

İçişleri Bakanı saldırganlara “lütfen dağılın” diye sesleniyor. Nezaketten kırılacak zannettim bir an için.

Çevredeki kimsenin malına ve canına kastetmeden gösteri yapmak isteyenler Ortaköy’deki LGBTİQ+ bireyler olunca bu kibarlıktan eser kalmıyor ama.

LeMan dergisi bürosuna saldıran güruhun attığı “Kemalist köpekler” sloganlarını da ayrıca not edelim.

Benzeri bir kalabalık misal “gerici köpekler” diye bağırarak yürüseydi, polis ne yapardı dersiniz?

Polisin önünde “dergiyi bastım, camını kırdım; can da veririz, can da alırız” diye böbürlenen tipin de elini kolunu sallayarak oradan ayrıldığını unutmayalım.”

Açılan davalarla kimseye zararı dokunmayan üniversite öğrencilerinin eğitim hayatı bitme noktasına geldi. Aynı savcılar, bu saldırganları tespit edip dava açacaklar mı dersiniz?

TCK’nın tarif ettiği “halkın bir kesimini diğer bir kesimine karşı kışkırtmak” böyle olmuyorsa, nasıl oluyor?

MHP Genel Başkanı “iç cepheyi güçlendirmekten” söz ettiğinden beri bu çağrının “demokratik uzlaşma zeminini geliştirmek” olduğu zannediliyor.

Bu çağrıya bakarak “iç cepheyi güçlendireceksek suçsuz insanlar niye hapiste, niye kayyımlar görev başında” diye sormak, genel kabul gören bir tutum oldu.

Demokrat kamuoyunun ihmal ettiği şey şu ki birisi bir “cepheden” söz ediyorsa, bir düşmandan da bahsediyor olmalıdır.

Düşman yoksa, cephe de gerekmez çünkü.

İstanbul’un seçilmiş belediye başkanlarından tutun da Ümit Özdağ’a, Ayşe Barım’a, Can Atalay’a, Osman Kavala’ya, Fatih Altaylı’ya “düşman hukukunun” uygulanıyor olmasının nedeni de budur.”

Fıkhı dinin yerine koymaya kalkarsanız-Mehmet Ocaktan (Karar)

“Müslümanların nasıl bir adalet tasavvurunun olduğunu ya da olup olmadığını tartışırken, meselenin ister istemez bir şekilde fıkıhla kesiştiğini belirtmek gerekiyor.

Çünkü fıkıh, özü itibariyle dinin asli kaynaklarından gelen kuralların, her dönemin şartları, kültürü ve örfü içinde yorumlanmasıdır. Kısacası fıkıh, dinin asli kaynağı olan Kur’an sünnete aykırı olmamak şartıyla, Müslümanların ameli hayatlarına rehberlik eder, çözümler üretir.

Ama unutmamak gerekiyor ki fıkıh hiçbir zaman dinin kendisi değildir. Bir fıkıh otoritesi ve aynı zamanda pozitif hukuka da vakıf olan Ali Bardakoğlu Hoca’nın bu konudaki şu tespitinin altını çizmek gerekiyor: “Fıkhın temsil ettiği hukuk kültürünün ve ameli tecrübenin ‘dine uygun olarak’ değil, ‘dine aykırı olmadan’ gerçekleşmesi yeterlidir. Bu ayrım son derece önemlidir. Çünkü dine uygunluk şartını ararsanız, dini ameli hayatın her alanına sürmüş ve dinin üzerine çok yük yüklemiş olursunuz. Halbuki bir görüş ve yorumun Allah’ın din olarak gönderdiği İslam’ın şeriatına, İslam’ın esaslarına aykırı düşmemesi yeterlidir.” (Yüzleşme, s.226)

Esas itibariyle fıkhın, bir başka deyişle Müslüman toplumların oluşturduğu hukuki kurallar, hiç yoktan var edilmiş, yani İslam’ın icat ettiği kurallar değildir. İslam, Arap toplumlarında zaten var olan örfi hukuku toptan yok etmemiş, Kur’an ve Sünnetin rehberliğinde bir bakıma bu kuralları tamir etmiştir demek daha doğru tespit olacaktır.”

Not: Başlıkları tıklayarak yazıların tamamını okuyabilirsiniz.

***

Medya Günlüğü sosyal medya hesapları:

X

Bluesky

Facebook

Instagram

EtiketlendiMedya
Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
Önceki Makale Yaşatılacaksınız, yaşayacaksınız
Sonraki Makale Gelişen ekonomilerin altın ilgisi

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

GünlükManşet

Nihat Genç hayatını kaybetti

Medya Günlüğü
4 Temmuz 2025
GünlükManşet

TGC’den RTÜK açıklaması

Medya Günlüğü
4 Temmuz 2025
GünlükManşet

Bugünkü köşe yazıları

Medya Günlüğü
4 Temmuz 2025

Mehmet Şüküroğlu çiziyor

Mehmet Şüküroğlu
4 Temmuz 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?