Ermenistan Komünist Partisi (EKP) bu yıl kuruluşunun tam 105. yıl dönümünü kutluyor.
Ancak yıl dönümü ortamının çok da şenlikli ve olumlu olduğu söylenemez; Ülke, Azerbaycan’la Dağlık Karabağ’da yaşanan savaşta alınan onur kırıcı yenilginin etkisiyle derin bir toplumsal kriz yaşıyor. Ermeni muhalif güçler yaşananlardan ülkenin mevcut Başbakanı Nikol Paşinyan’ı sorumlu tutuyor. Kişisel iktidarını her ne pahasına olursa olsun koruma çabasında olan Paşinyan’ın, “Batı yanlısı bir takım çevrelerle iş birliği yapmak suretiyle Karabağ’ı savaşmadan teslim ettiği” tezini dillendirenler dahi var.
Çatışmalardan sonra, bölgede yaşayan ve Azerbaycanlıların misillemelerinden çekinen yüz binlerce Ermeni mülteci durumuna düşmüştü. Ermeni komünistleri de Paşinyan’ı doğrudan vatana ihanetle ve ülkenin ulusal çıkarlarını savunma konusunda “isteksiz” olmakla suçlayanlar arasında yer alıyor. Programının temel maddelerinden birisinde “Sosyalist Ermenistan”ın yeniden canlandırılması talebinin yer aldığı parti, Karabağ Ermenilerinin atalarının topraklarında yaşama hakkını savunuyor ki Azeri tarafı da buna açıkçası karşı çıkmamıştı ve halen de karşı değil.
EKP Nikol Paşinyan yönetiminden farklı olarak, Rusya Federasyonu’nu halen bölgede en önemli ve yakın müttefik ülke olarak görmeye devam ediyor. Rusya ile dostane, ekonomik ve askeri-siyasi ilişkilerin güçlendirilmesini ve tarafların uluslararası hukukun özneleri statülerini koruyacakları yeni bir birliğin oluşturulmasını, ülkenin ulusal güvenliğinin en mühim garantisi olarak görüyor. Karabağ’daki çatışmaların son gününe kadar Ermenistan komünistleri, Ermenistan’ın “Dağlık Karabağ Cumhuriyeti”ni (DKC) yasal olarak tanımasını savunmuşlardı. Dahası EKP liderleri, DKC’nin “uluslararası hukukun bir süjesi olarak” yeni bağımsız devletler birliğine dâhil edilmesi çağrısında bulunmuştu. Ancak Nikol Paşinyan rejimi kendi bildiği yoldan gitmeye karar verdi ve EKP’nin argümanlarına bakılırsa “Azerbaycan’a karşı Karabağ’ı açıkçası fazla da savunmadı”… Ne olursa olsun bedelini ise, biraz da kendi tercihleriyle, Karabağ Ermenileri ödeyecekti.
Yarım milyon Ermeni savaşmıştı
Ermeni komünistlerinin Paşinyan yönetimine dönük kitlesel ve sert muhalefeti dinecek gibi durmuyor. Mevcut Başbakan’ın ekibine karşı güvensizliklerini ve tepkilerini neredeyse her mitingde, her yürüyüşte ve her toplantıda açığa vuruyorlar. “9 Mayıs Faşizme Karşı Zafer Günü”nü kutlamak amacıyla düzenlenen etkinlikler sırasındaki tablo da bundan pek farklı değildi açıkçası. Zafer Günü’nün birleştirici bir unsur olarak ehemmiyetini sürekli suretle vurgulayan EKP Lideri Yercanik Kazaryan, “Büyük Ana Yurt Savaşı”nda (1941-1945) yaklaşık yarım milyon kadar Ermeni’nin farklı cephelerde savaştığını ve bunlardan 107’sinin ise “Sovyetler Birliği Kahramanı” ünvanına layık görüldüğünü dile getirmişti geçenlerde. Bu arada Ermeni komünistleri bir yandan da, Rusya Federasyonu’nun 2022 yılında “Ukrayna’yı silahsızlandırmak ve Nazizm’den arındırmak” şiarlarıyla başlattığı “Özel Askeri Operasyon”u koşulsuz olarak destekliyor.
Kazaryan son röportajlarından birisinde Rusya’nın halen devam eden askeri harekâtıyla ilgili şu sözleri dile getirmişti:
“EKP Rus Ordusu’nun hareketini tam olarak destekledi. Bizce Rusya, bu eylemleriyle Ukrayna’nın 2014 yılında kendi halkına karşı başlattığı savaşın sonunu yaklaştırıyor. Barışçıl şehirlerin bombalanmasını ve Odessa’da insanların diri diri yakılmasını çok iyi hatırlıyoruz. Rusya’nın başka bir seçeneği yoktu: NATO’yu Doğu’ya doğru genişletmeme sözlerini unutan ABD ve uyduları, ülkenin sınırlarına giderek daha fazla yaklaşıyordu. Zafer Bayrağı, milliyetçi hükümete karşı kazanılan zaferin ve Ukrayna’nın kardeş devletler ailesine geri dönüşünün sembolü olarak Kiev üzerinde dalgalandırılmalıdır!..”
Rus askeri üssünün akıbeti
Ermenistan’daki bir diğer etkili muhalif güç konumundaki “Ana Ermenistan” siyasi bloğunun destekçileri de Komünist Parti ile hemen hemen aynı görüşte gibi. Son genel seçimlerde söz konusu blok tüm oyların yaklaşık yüzde 15’ini almayı başarmıştı. Ana Ermenistan’ın Lideri Andranik Tevanyan, Dağlık Karabağ Ermenilerini destek amacıyla taraftarlarını defalarca protesto ve mitinglere yönlendirmiş ve bundan dolayı da güvenlik güçlerinin sert baskılarına maruz kalmıştı. Nikol Paşinyan demokrasi ve ifade özgürlüğünü savunuyor gözüküyor ancak işin aslı, muhalifleri üzerinde baskı oluşturmak üzere çok sert yöntemleri uyguluyor. Bunun en açık örneklerinden birisini mart ayında Gümrü kentinde yaşanan olaylar gösterdi. İlgili hadiselerde “Ana Ermenistan Bloğu” taraftarlarından çok sayıda insan gözaltına alınıştı. Blokun Gümrü Belediye Başkanı adayı Karen Simonyan, başbakanın güdümündeki bir kişinin belediye başkanlığı koltuğuna oturması için Erivan’ın resmi olarak elinden gelen her şeyi yaptığını söylemişti. Mevcut hükümet açısından bu çok hayati bir konu, zira Amerikalılar Gümrü’de biyolojik silah örnekleri geliştirecekleri bir başka gizli biyolojik laboratuvar kurmayı planlıyor. Gümrü’de bir yandan da eskiden beri bir Rus askeri üssü bulunuyor ve Nikol Paşinyan, idari ve politik nüfusunu kullanmak suretiyle Rus askeri personelinin Ermenistan topraklarındaki varlık şartlarını giderek daha zorlaştırmayı ve en nihayetinde Moskova yönetimini bu tesisi kapatmaya zorlamayı planlıyor gibi gözüküyor.
Seçimlerden 3 gün önce operasyon
Ermenistan Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığına bağlı Kriminal Polisi, Ulusal Güvenlik Servisi ve Yolsuzlukla Mücadele Komitesi yetkilileri, Ana Ermenistan Bloku’nu bir yerde gözden düşürmek amacıyla, “seçim rüşveti verme ve alma, ayrıca seçim döneminde “yardım yasağını” ihlal etme suçlamalarıyla ona karşı ceza davaları açtılar. Akabinde adli ve güvenlik yetkilileri, muhaliflerin ofislerinde aramalar yaptılar. Blok, “bu tür eylemleri muhalif güçlere yönelik bir tür saldırı olarak” nitelendirirken ilginç bir “tesadüf eseri” de, Gümrü’de kolluk kuvvetlerinin operasyonunun belediye başkanlığı seçimlerinden sadece üç gün önce düzenlendiğine işaret etti.
Ermenistan’ın bugünkü “efendisi” Nikol Paşinyan’ın kafasındaki gerçek demokrasi tasavvuru tam olarak ne olduğundan bağımsız olarak o ülkesini her ne pahasına olursa olsun Avrupa Birliği’ne sokmayı hayal ediyor halen. Bu bağlamda kendisi muhtemelen, Fransa ve Romanya’yı yöneten mevcut politikacıların, güçlü rakiplerini açıkça seçimlerden uzaklaştırıp, tutuklayıp yargıladıkları örnekleri takip ediyor olsa gerek…
Fotoğraf: TASS
***
Medya Günlüğü sosyal medya hesapları: