Yazılarımda bir iddiadan çok kendi görüşlerimi belirtmeyi seviyorum çünkü herkes fikrini söylediğinde en doğruyu bulmak daha kolay olur.
Bu nedenle yazı bir gerçek değil, yazarın kendi görüşlerini içeren bir özettir…
“Fenerbahçe neden başarısız” sorusunun cevabı, taraftarının ezici çoğunluğunun muhalefete yakın olmasıdır.
Galatasaray için ise tam tersi geçerlidir.
Bu durum iki camianın tercihinden daha çok tarihi bir sürecin sonucudur.
Bildiğiniz gibi futbol yoksul sporudur. Benim çocukluğumda ticaret hakir görülür ve memurluk öne çıkarılırdı. O dönemde bugünün büyük iş insanlarının babaları, dedeleri küçük esnaftı ve ötekiydiler, bu yüzden ötekinin sporu futbolu ve Fenerbahçe’yi seçtiler.
Galatasaray ise tam tersi aristokrattı ve tabana ulaşan bir görüntüsü yoktu.
Zaman geçti o ötekilerin çocukları, torunları büyüdü. Murat Ülker, Ferit Şahenk, Ali Koç oldu. O kadar büyüyemeyenler de mal mülk sahibi oldu, çocukları da beyaz yakalı kentliler oldu. Bir de bunun üstüne milliyetçi muhafazakar fayın milliyetçi ve muhafazakar diye ayrışması Fenerbahçe’yi iyice muhalif yaptı.
Galatasaray ise tersi bir değişim geçirdi. Hâlâ beyaz yakalı liseliler yönetiyor gibi görünse de uzun süre Hakan Şükür ve Arif Erdem gibi dini figürlerin öne çıkması, Avrupa’da içe kapanık muhafazakar Türk işçilerin Avrupa başarılarını bir kimlik işareti olarak görmeleri nedeniyle ezici taraftarı muhafazakar oldu.
Zaten başarıları da siyasal muhafazakarlığın yükselişi ile paralel hale geldi.
Burada Galatasaray için risk taraftar kesiminin ağırlıklı kesiminin köyden kente hızlı göçün yarattığı sosyolojik olarak geçici bir toplum kesimine dayanması.
Fenerbahçe dedeleri torunlara döndürürken, bir toplumsal gelişimin akıntısı üzerinde yaptı bunu: Cumhuriyet ve kapitalizm.
Oysa muhafazakar yükseliş sadece Cunhuriyetin hoyrat davrandığı bir kesimin sisteme adapte olması süreciydi.
Yani bu kalıcı bir süreç değil.
Geçiş dönemleri eskinin rol modellerinin yok edilmesi üzerine kurulur. Fenerbahçe de entegrasyon sürecinde Cumhuriyetin hoyrat çocuğu olarak görüldü ve hiç sevilmedi.
Artık renklerimiz ayrı ama hepimiz aynıyız yok o eskidendi, her taraftar grubunun sosyolojik tabanı var.
Bu süreç Fenerbahçe’ye biraz elitizm getirse de Galatasaray’ın iyi yerine popüleri seçmesi bence en büyük hataydı. Hata diyorum ama bu ne Fenerbahçe için ne de Galatasaray için bir seçim değildi, bir sürecin sonucuydu.
Galatasaray’ın şu andaki taraftar kitlesi kalıcı bir sosyal tabana dayanmıyor ve zaman onları minimize edecek, bunu yönetmek için de çabaları yok; huşu içinde bugünün tadını çıkarıyorlar. Yarına bakacaklar.
Fenerbahçe ise bu süreci tamamlamış, kalıcı bir sosyal tabanı var.
Bu tespitle Türkiye’de başarı hayal, zaten Galatasaray içeride yükselip Avrupada düşerken Fenerbahçe dışarıda yükseliyor.
Bence Fenerbahçe’nin önü açık ama artık Türkiye’de şampiyonluk adayı olmadığını, Avrupa’da kupayı hatta Şampiyonlar Ligi’ni amaçladığını, Türkiye’de ise orta sıra bir takım ile mücadele edeceğini açıklamalı ki Lig’in marka değerini korumasın çünkü şu an lig onun varlığı ile para ederken Fenerbahçe düşmanlığı ile yaşıyor.