Fuad Safarov, Moskova
2018-2019 yıllarında Ukrayna’da cezaevinde yatan Ria Novosti-Ukrayna haber sitesinin eski Genel Yayın Yönetmeni Kirill Vışinski, Moskova’nın bakış açısıyla krizin perde arkasını anlattı ve Rus-Türk ilişkilerini değerlendirdi. Şu anda Rusya’nın uluslararası haber ajansı “Rossiya Segodnya”nın icra müdürlüğü görevini yürüten Ukrayna kökenli gazeteci Vışinski Medya Günlüğü’nün sorularını yanıtladı:
-Sizce bugüne nasıl gelindi?
-Olaylar aslında 2004 yılında başladı, 2014 yılında ise daha fazla belirgin şekilde patlak verdi. Yaşananları anlayabilmek için 8 yılda neler olduğuna kısa göz atmak lazım. Ukrayna o dönemde ikiye bölündü. Öncelikle Avrupa yanlısı bir grup vardı. Onlara göre, Avrupa ile yakınlaşmak sosyal avantajlar, iyi maaşlar ve güzel günler getirecekti. Avrupa yanlıları hedeflerine varmak için Rusya’ya yüz çevirmenin, ortak Rus-Sovyet tarihinden vazgeçmenin ve sadece Ukraynaca konuşmak gerektiğini düşünüyordu. Bunlar olunca da Avrupa yolu artık garanti edilecekti.
-Bu görüşe katılmayanlar da vardı, değil mi?
-Evet. Ukrayna’nın güneydoğu bölgelerinde ve Kırım’da yaşayanlar ise Avrupa yolunu reddediyordu. Çünkü bu bölgeler o dönemde de hem ekonomik açından hem de kişisel olarak Rusya ile sıkı ilişkiler içindeydi. Kırım, Rusya’ya katılma konusunda referandum yaparak Avrupa’yı tercih eden Ukrayna ile yolunu ayırdı. Aynı şekilde Donbass da Avrupa yoluna hayır diyerek protestolara başladı. Bunun üzerine Ukrayna 2014 yılında askeri bir operasyon başlattı. Bu operasyona Kiev’deki Meydan harekatında yer alan Ukraynalı milliyetçi taburlar da katıldı. Bunun adı iç savaştı. Rusya da 2014 yılının sonbaharına doğru Donbass’ı desteklemek için harekete geçti. Rusya gayri resmi olarak ama ciddi şekilde Donbass’a destek verdi. Sonra Minsk anlaşması imzalandı.
-Ama anlaşma uygulanmadı…
-Doğru. 8 yıl içinde Ukrayna ve Donbass arasında bir cephenin oluştu, Ukrayna toprakları içinde Donbass’a belirli bir özerklik verilmesini öngören Minsk anlaşmasının uygulanması için görüşmeler yapılsa da Ukrayna uymadı. Rusya ise bu görüşmelerin garantörüydü. Sonuç itibarıyla bu yılın Şubat ayında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, artık Donbass’ta sivillerin öldürülmesine göz yummayacaklarını açıkladı. Neticede eğer biz 8 yıl boyunca Donbass’ı Ukrayna’nın bir parçası olarak kabul ettik. Bugün gelinen noktada o bölgenin bağımsızlığını tanıdık. Rusya garantör ülke olarak Donetsk ve Lugansk halk cumhuriyetlerinden oluşan Donbass’ın güvenliğini koruma yükümlülüğünü üzerine aldı. Böylece askeri operasyon başlattı.
-Rusya neden savaş değil de özel askeri operasyon diyor?
-Çünkü bu operasyonun amacı Ukrayna’nın yok etmek ve Ukrayna yönetiminin devrilmesi değil. Operasyonun amacı, Donbass’ta yaşayan insanların güvenliğini sağlamak. Bunun için de Ukrayna’nın silahsızlandırılması lazım. Çünkü bu silahlara sahip olan Ukrayna, oradaki halka yönelik katliam yaptı. Donbass yetkililerine göre, yaklaşık 14 bin sivil hayatını kaybetti. Bu operasyon aynı zamanda paralel olarak görüşmelerin yapılmasına olanak sağlıyor. Oysa normalde savaş sırasında görüşmeler yapılmaz.
-Rusya ile Ukrayna arasında İstanbul’da yapılan görüşmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
-Bugün İstanbul görüşmeleri dahil iki ülke arasında yapılan müzakere sürecinde Ukrayna’nın tutumunu yanlış buluyorum. Bu bana eski Minsk anlaşması görüşmelerini hatırlatıyor. Örneğin İstanbul görüşmesinin ardından Ukrayna aniden koşullarından vazgeçti.
-Ukrayna’da medyaya baskı yapıldığını söylüyorsunuz…
-Tabii. Örneğin, beni gazeteci olduğum için tutukladılar. Üstelik bana yönelik suçlamalarda haberlerim değil, genel yayın yönetmenliğini yaptığım haber sitesindeki yayınlar kanıt olarak gösterildi. Sadece beni değil, son 8 yılda 12 Ukraynalı meslektaşımı tutukladılar. Hepsine de devlete ihanet suçlaması yönelttiler. Fakat gerçekte bu gazeteciler iktidarı eleştirdikleri için hedef alındı. Ukrayna’da iktidarı eleştiren bazı gazeteciler de öldürüldü. Ayrıca, iki önemli siyasi parti kapatıldı. Örneğin Komünist partisi. Bu parti son 30 yılda ülke parlamentosunda önemli görev almıştı. Milletvekilleri tutuklandı. Üstelik bu gibi insanları takip etmek ve cezalandırmak ve hatta aşağılamak için sağcı radikal çeteler faaliyet gösteriyor. Peki o zaman ben de şimdi soruyorum: Batı’nın iddia ettiği Ukrayna demokrasisi bu mu?
-Yurt dışında yaşayan Ukraynalılar neden Rusya’ya karşı?
-Türkiye dahil tüm dünyada faaliyet gösteren Ukrayna diasporası, yukarıda bahsettiğim ilk gruptaki insanlardan oluşuyor. Yani Avrupa uğruna Rusya ile ortak tarihi ve ilişkileri silmek ve Rusya’ya yüz çevirmeyi tercih edenler. Onlara göre Avrupa yolundaki en büyük düşman Rusya. Ama şunun farkında değiller: Bu Ukrayna 8 yılda Donbass’ta sivilleri katletti. Ama insanlar Rusça konuşan Ukraynalılardı. Gerçekçi olalım. 8 yılda Ukrayna ordusunun Donbass’ta yaptıklarını, iktidarın gazetecilere, siyasilere baskılarını unutmayalım. Donbass’ta 14 bin insan öldürüldü, bunların yaklaşık 150’si çocuk…Siz bu gerçekleri anlamadığınız sürece Rusya’ya karşı aşırı düşmanlığınız da sona ermez. Aslında burada başka bir önemli sorun daha var: Dünya kamuoyu, Donbass’ta yaşananlar hakkında bir şey bilmiyor. Paris’te görüştüğüm Rusça konuşan diaspora temsilcileri de benzer şeyler söyledi: Fransa’da kimse bu konuları dile getirmiyor. Donbass’ta yaşananlara göz yummayı tercih eden Batı, bugün Rusya’yı Ukrayna’ya müdahale etmekle suçluyor.
-Türkiye’nin krizdeki tutumunu olumlu buluyor musunuz?
-Türkiye krizin çözümü için arabuluculuk yapmaya çalışıyor. Herhangi bir arabuluculuk girişimi olumlu bir gelişmedir. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, deneyimli bir politikacı, siyasi otoriteye sahip etkili bir lider. Erdoğan’ın Putin ile olan ilişkileri de çok önemli. Putin ve Erdoğan arasında güvene dayalı ilişkiler var. Putin’in defalarca söylediği gibi, iki ülkenin bazen görüşleri örtüşmeyebilir, ama her iki taraf da ulusal çıkarlarını korumak istiyor. Türkiye ve Rusya bir konuda anlaştığı zaman hemen bunu uyguluyor. Fakat Rusya-Ukrayna ilişkileri ise ne yazık ki böyle değil. Dolayısıyla Erdoğan’ın bu saydığım nitelikleri sayesinde belki Ukrayna gerçek adımlar atabilir. En azından bunu umut ediyorum. Ukrayna Cumhurbaşkanı Vladimir Zelenski, Batı’nın ona yardımcı olmayacağı gerçeğini kavramadığı sürece Rusya’nın özel askeri operasyonu devam edecek. Batı, Zelenski’ye çeşitli silah yardımında bulunabilir. Fakat, bu kurban sayısının artmasından başka bir işe yaramaz ne yazık ki. Elbette geçenlerde esir düşen yaklaşık bin Ukraynalı deniz piyadesi gibi bu silahlı çatışmaya katılmanın anlamsız olduğunu düşünenlerin olması da iyi gelişme. Onları susuz, silahsız şekilde kaderlerine terk ettiler. Zelenski bağımsız değil. Sorun da burada.
-Türkiye ile Rusya’nın Karadeniz’deki iş birliğini destekliyorsunuz…
-Tabii, iki ülke Karadeniz bölgesinde yaptıkları iş birliğini artırmalı. Karadeniz’de istikrar önemli. Özellikle bölgenin önde gelen iki ülkesi olan Rusya ve Türkiye için bu önem arz eden, iki tarafa da faydalı bir iş birliği. Fakat diğer yandan Rusya’nın da, Türkiye’nin de Avrupa’da çok sayıda jeopolitik rakibi var. Avrupa ile Amerika bu bölgede istikrar istemiyor. Bu bakımdan Ukrayna bir araç. Bölgeyi istikrarsızlaştırmak için kullandıkları bir alet. Evet, Romanya ve Bulgaristan gibi az dereceli diğer aletler de var. Fakat Ukrayna gözle görülür bir örnek. Daha NATO üyesi olmadan Ukrayna’da İttifak’ın askeri altyapısı kurulmaya başlandı. Mesela İngilizler askeri deniz üssü kurdu. Çünkü İngiltere bölgede asla istikrar istemez. Bölgedeki istikrarın Rusya ve Türkiye’ye fayda sağlayacağından endişe eder. O yüzden Ukrayna üzerinden bölgeyi istikrarsızlaştırmak istiyorlar.