2013’teki Gezi Parkı eylemlerine ilişkin beraat kararının bozulmasının ardından Osman Kavala’nın da aralarında bulunduğu 17 sanıklı davada karar çıktı. Mahkeme, Kavala’ya ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verdi. Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Can Atalay, Mine Özerden, Yiğit Ali Ekmekçi, Tayfun Kahraman’a da 18’er yıl hapis cezası verildi.
Davada duruşma savcısı celse arasında mütalaasını açıklamıştı. Açıklanan mütalaada, Osman Kavala ve Ayşe Mücella Yapıcı’nın ‘cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılması talep edilirken, 6 sanığın ise ‘cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım etme’ suçundan 15’er yıldan 20’şer yıla kadar hapisle cezalandırılması istenmişti.
İstanbul 13.Ağır Ceza Mahkemesi’nde bugün görülen duruşmada sanıklar ile avukatlarının son kez esasa ilişkin mütalaaya karşı savunma yapmalarına devam etmeleri, sonrasında son sözlerinin sorulması ve davada kararın çıkması bekleniyordu.
Dava öncesi Taksim Dayanışması adına Çağlayan Adliyesi önünde yapılan açıklamada şöyle denildi:
“Gezi, ülkemizin toplumsal tarihinin en onurlu ve parlak sayfasıdır. Gezi’nin tüm değerlerine sahip çıkıyoruz. Gezi Direnişi’nin anayasal zeminde gerçekleştiği yargı kararlarıyla 2 kez tescil edilmesine rağmen hukuka ve gerçeğe aykırı tümüyle mesnetsiz iddialarla 3’üncü kez yargılanmak isteniyor. Toplumsal muhalefetin en temel hak ve talepleri suç unsuru gibi gösterilmek, barışçıl direnişin tarihsel ve meşru gerçekliği karalanmak isteniyor. Gezi umuttur, umut yargılanamaz.
Davada Kavala’nın avukatlarından Evren İşler, mahkeme heyetinin üyelerinden Murat Bircan’la ilgili çarpıcı bilgiyi dile getirdi.
İşler, “Adil yargılanmanın görüntüde de topluma yansıtılması gerekir. Bir yurttaşın burada adil bir yargılama yapıldığını hissetmesi gerekir. Mahkeme heyetini oluşturan üyelerin ismini Google’a yazdığımızda üye hakim Murat Bircan’ın Bafra Belediyesi Hukuk İşleri Müdürlüğü’nde çalışırken istifa edip hakim olduğunuzu görüyoruz. Murat Bircan aynı zamanda AKP’den milletvekili aday adayı da olmuş. Bu dosyada Erdoğan ilk mağdur. Talimat vermeye gerek var mı? Üye hakim onu seviyor zaten” dedi.
Kavala’nın avukatı Köksal Bayraktar da Bircan’la ilgili olarak “Mahkemenin bir karar vermesi lazım, bu karar davadan çekilme şeklinde veya üye hakimin çekilmesi şeklinde olabilir. Biz sizi reddediyoruz” dedi. Ancak mahkeme heyeti, üye hâkim Murat Bircan’ın davadan çekilmesi talebinin “davayı uzatmaya yönelik bir talep olduğuna” karar vererek talebi reddetti.
Son sözleri sorulan sanıklar şunları söyledi:
– Ali Hakan Altınay: Beraatimi istiyorum
– Mücella Yapıcı: Son sözüm olduğunu düşünmüyorum. Ama şöyle bir şey diyeceğim, ben 50 yıllık meslek insanıyım. Olabildiğince aydın olmaya çalıştım hiçbir zaman şiddetten yana olmadım ve toplum yararına mesleğimi onurla yürüttüm. Bugüne kadar tek bir çocuğuma, etrafıma haram lokma yedirmedim. Hırsızlık, yolsuzluk yapmadım. Mesleğimi sadece ilkeler doğrultusunda yaptım ve bu yaşamdan onur duyuyorum. Aynı onuru benim yaşıma gelince sizin de yaşamanızı diliyorum.
– Çiğdem Mater Utku: 2018 kasımından beri karşı karşıya olduğumuz dava, iddianameler, mütalaalar, her şey, gerçek olmayan şeyler içeriyor. Aksini kolayca ispat ettik, gerçekmiş gibi sunmaktan çekinmediniz. Yargılanmayı esef verici buluyorum. Adlarımızın darbecilikle yan yana sayılmasını kabul etmiyorum. 2013 Gezi’ye dair adaletten beklentim, protestolar sırasında öldürülen gençlerin peşine düşülmesiydi, olmadı.
– Mine Özerden: Bakabilir misiniz acaba yüzüme mümkünse? Yürütmenin yargı üzerindeki vesayetinin son bulmasını, güçlünün hukuku yerine hukukun gücünün galip gelmesini diliyorum.
– Can Atalay: Bu bir son değil. Biz harama el uzatmadık, kul hakkı yemedik. Devleti kendi çıkarlarımız için kullanmadık. Kendi yandaşlarımızı zengin etmedik, suç işlemedik. Biz avukatlık, mimarlık, plancılık yaptık. Kendi hukukuna kendisi uymayanlara uymaları gerektiğini anımsattık. İstemediklerinde ısrar ettik. Faaliyetin bir yargılama faaliyeti olmadığını üzülerek ifade ettim. Eğer sorun Gezi direnişini sahiplenmekse sahipleniyoruz. Gezi’nin bakiyesi neyse biz onu taşıyoruz, onurla taşımaya çalışırız.
– Tayfun Kahraman: Sözün bittiği yerdeyiz. Olmayan suç üzerine yargılanıyoruz. Gezi hala İstanbulluların hizmetinde, Taksim’de yerini koruyor. Belki de İstanbul’da elde ettiğimiz tek kazanım budur. Savunma hakkımızı bile kullanamadığımız bir sürecin içinden geçtik. Biz aslında muhalif olmaktan dolayı yargılanıyoruz. Asıl yargılanma nedenimiz siyasal iktidara muhalif olmaktır. Yasal olarak ortada suç unsuru olmadığını bizler beyanlarımızda açık şekilde ortaya koyduk. Hala daha burada sizin karşınızdayız ve sizin vicdanınıza seslenmek istiyoruz. Sizden beklentimiz talimatla yürüyen bu davayı reddetmeniz.
– Yiğit Ali Ekmekçi: Beraatimi istiyorum
– Osman Kavala: Siyasi ve ideolojik saiklerle hazırlanan komplo teorileri tarafsız bir gözle olayları incelenmesini nesnel değerlendirme yapılmasını engeller. Olguları gerçeklikten kopartıp onlara keyfi biçimde subjektif anlamlar yükler. Aynen bu iddianamede ve mütalaada olduğu gibi. AİHM’in tutukluluğumun hak ihlali olduğunu ve tutuklulukta siyasi faktörlerin rol oynadığını tespit eden kararından sonra aleyhime sunulan delillerin hiçbirinin beni suçla ilişkilendirecek, makul şüphe yaratacak durumda olmadığını ayrıntılı şekilde açıklamasından sonra, aynı delil olmayan deliller hakkımda ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istenmesi hukuki bir olay değildir. Hukuki bir hatayla açıklanamaz. Bu 2. iddianamede vurgulanan suçlar gibi yargı kullanılarak yapılan suikast eylemidir.
Mahkeme, Kavala’ya ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verdi. Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Can Atalay, Mine Özerden, Yiğit Ali Ekmekçi, Tayfun Kahraman’a da 18’er yıl hapis cezası verildi. Öte yandan mahkeme Kavala dışındakilerin de tutuklanmasına karar verdi. Kavala’ya hükümeti kaldırmaya teşebbüsten ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verirken casusluk suçlamasından beraat kararı verildi ve indirim yapılmadı. Hakkında 18 yıl ceza verilen Can Atalay, karar sonrası mahkemede ayağa kalkarak, “Buradan bizi Silivri’ye götürecekler” dedi.
(Cumhuriyet, Medyaradar)