Ukrayna denkleminde hangi aktörler hangi çıkarlara sahip, tutumları ne?
Rusya
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, ABD’nin teklif ettiği ateşkesi kabul etmek için ön koşullar sıraladı. Putin, geçen hafta Perşembe günü merakla beklenen basın toplantısında, ihtilafın kalıcı bir şekilde çözülmesi ve sorunun asıl köklerine inecek bir çözüm talebinde bulundu. ABD Başkanı Trump’a savaşı sona erdirme yönündeki girişiminden dolayı teşekkür eden Putin, çatışmaları sona erdirme önerisine sıcak baktıklarını ancak bunun uzun vadeli bir barışa götürmesi gerektiğini vurguladı.
Putin’in dış politika danışmanı Yuriy Uşakov daha önce yaptığı bir açıklamada ateşkes teklifinin aceleye getirildiğini belirtmiş, müzakere edilecek her tür barış düzenlemesinin “Rusya’nın meşru çıkarlarını gözetmesi” ve “Ukrayna’ya nefes aldıracak bir mola işlevi görmemesi” gerektiğini belirtmişti.
DW’ye konuşan uzmanlar, Moskova’nın Ukrayna’daki nüfuzunu artırmayı ve NATO’yu Doğu Avrupa’dan geri püskürtmeyi hedeflediği görüşünde. Berlin merkezli Bilim ve Politika Vakfı’ndan (SWP) Rusya uzmanı Janis Kluge, New York Times gazetesine verdiği demeçte, Moskova’nın Ukrayna’da seçimler düzenlenmesi için yaptığı çağrılara işaret ederek “Ukrayna’nın egemen ve bağımsız olmaya devam edeceği bir anlaşmaya Rusya’nın onay vermesini gerçekçi bulmuyorum” dedi.
Rusya’nın barış anlaşması için öne sürdüğü koşullar arasında Ukrayna’nın NATO’ya üye olmaması ve barış anlaşmasının güvenceye alınması amacıyla ülkeye yabancı asker konuşlandırılmaması öne çıkıyor.
Rusya’nın 2014’te ilhak ettiği Kırım Yarımadası ile 2022’de ilhak ettiği Herson, Donetsk, Luhansk ve Zaporijya bölgelerini geri vermeye yanaşması muhtemel görünmüyor. Tam tersine Putin Şubat ayı sonunda bir televizyon röportajında ilhak edilen Ukrayna topraklarındaki hammaddelerle ilgili anlaşma teklifinde bulunmuş, “Yeni bölgelerde Amerikalılar dahil, yabancı partnerlerle iş birliğine hazırız” demişti.
Rusya’nın en önemli taleplerinden biri de Ukrayna’ya saldırması sonrasında Batılı ülkelerin uygulamaya soktuğu yaptırımların kaldırılması. Savaş ekonomisi nedeniyle yaşanan canlılık durulurken Rus ekonomisinde resesyon ve enflasyon tehdidi artıyor.
ABD
ABD Başkanı Donald Trump, barışı sağlayan arabulucu olarak kendini öne çıkarmak istiyor. Ukrayna’daki savaşı 24 saat içinde bitireceğine dair seçim kampanyaları sırasında dile getirdiği vaadini gerçekleştiremese de Kiev ve Moskova’ya baskıyı artırmayı başardı.
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio da Kanada’da düzenlenen G7 dışişleri bakanları toplantısında “Bu buluşmadan ABD’nin dünya için iyi bir şey yaptığı mesajı çıkarsa mükemmel olur” demişti.
Ancak uzmanlar, Trump’ın savaşı hızla bitirme vaadine bağlı kalmak için işi aceleye getirip Putin’e kapsamlı tavizler vermesinden endişe ediyor.
Ukrayna’da barışın sağlanması, ülkeye yapılan askerî ve insanî yardım harcamalarının azalmasına yol açacağı için de Trump açısından önem taşıyor. Ukrayna’da barış, Trump’ın NATO’daki faaliyetlerini azaltma ve Avrupalı ülkeleri savunma harcamalarını artırmaya zorlama planlarıyla da örtüşüyor.
ABD’nin Ukrayna’daki bir diğer çıkarı ise zengin hammaddelerine erişim imkânı. Ukrayna hem doğal gaz gibi fosil hammaddelere hem de nadir elementler gibi kaynaklara sahip. Nadir elementler konusunda ABD yönetiminin imzalamak istediği anlaşma, Şubat ayı sonunda Beyaz Saray’da Trump ve Ukrayna lideri Volodimir Zelenski arasında kameralar önünde yaşanan tartışma nedeniyle rafa kalkmış, Zelenski anlaşmayı imzalamadan Washington’dan ayrılmıştı. Aradan geçen zamanda aradaki buzları eritme girişimleri sonucu Zelenski anlaşmayı imzalamaya hazır olduğunu açıkladı.
Avrupa Birliği
Ukrayna savaşı ve savaşın yayılması korkusu, Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin savunma harcamalarında patlamaya yol açtı. Finlandiya ve İsveç gibi on yıllar boyunca askerî tarafsızlık ilkesi izlemiş iki ülke NATO’ya üye oldu.
AB’ye üye ülkelerin büyük bölümü, Rusya’ya karşı uygulanan yaptırımlara katıldı. AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas, bu politikayı “Ukrayna’yı olabilecek en güçlü konuma getirmeliyiz. Yaptırımlar bir baskı aracıdır” diye özetledi.
Brüksel, Rusya’nın Avrupa’daki etkisini zayıflatma hedefi doğrultusunda Ukrayna’ya AB üyeliği perspektifi vermişti. Ukrayna, 2022 Haziran ayından bu yana AB üye adayı.
Ancak Avrupa’da Rusya’ya sempati duyan güçler de var. AB üyeleri Macaristan ve Slovakya ile üye adayı Sırbistan, Rusya ile iş birliğini savunuyor. Romanya’da da Rusya destekli aşırı sağcı Calin Georgescu, Kasım ayında devlet başkanlığı seçimlerinin ilk turunu kazanmış, ancak Aralık ayında Romanya Anayasa Mahkemesi ilk tur seçim sonucu iptal etmiş, Merkezi Seçim Kurulu da Georgescu’nun Mayıs ayında planlanan seçimlere adaylığını reddetmişti.