ABD’de Donald Trump’ın başkanlık koltuğuna oturmasından hemen sonra Rusya ile yakınlaşmaya başlaması ve Ukrayna’yı büyük ölçüde dışlamasıyla uluslararası dengeler beklenmedik bir değişme sürecine girdi.
Trump’ın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’le 12 Şubat’ta yaptığı telefon görüşmesinin ardından hızlı gelişmeler yaşandı. İki ülkenin heyetleri, Ukrayna’da savaşın başlamasından üç yıl sonra ilk kez aynı masaya oturdu.
Amerikan seçimlerinde Demokratların adayı Kamala Harris’in kazanmasını istediğini gizlemeyen Ukrayna’nın ise korktuğu başına geldi. Hatta Kiev’in belki de en kötü senaryo olarak bile hesaplamadığı bir olay yaşandı ve Trump’la Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski kameraların önünde resmen kavga etti.
Ortaya çıkan tabloda en kazançlı çıkanın Putin, en ağır darbeyi yiyenin ise Zelenski olduğu görülüyor.
Valday Uluslararası Tartışma Kulübü Program Direktörü Timofey Bordaçev ise, kaybedenlerin arasında Türkiye ile Britanya’nın da bulunduğunu ileri sürüyor.
Bordaçev, Rus hükümetinin kontrolündeki Rossiya Segodnya’nın (Rusya Bugün) internet sitesinde yer alan değerlendirmesinde Türkiye için şunları yazdı:
“İki önemli diplomatik olay arasındaki çelişkili gözlemcilerin hemen dikkatini çekti: Rus ve Amerikan heyetleri Suudi Arabistan’da görüşürken aynı anda Ankara’da Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la Zelenski zirvesi vardı. Zamanlama, iki diplomatik toplantı arasındaki statü farkını daha belirgin hale getirdi. Ankara, Moskova-Washington görüşmelerine ev sahipliği yapmayı umuyordu ama giderek daha sıkıntılı bir duruma düşen Zelenski ile yetinmek zorunda kaldı.
Türk yönetimi nüfuzunu artırmak amacıyla yıllardır cesur ve iddialı bir dış politika izliyor. Ancak Erdoğan hesap hatası yapmış görünüyor. Belirli bir davranış şekli sadece belirli koşullar altında işe yarar. Koşullar değişince, bir ulusun algılanan gücü genellikle gerçek kapasitesine döner. Türkiye’nin karşı karşıya olduğu risk açık: Bir zamanlar NATO ile Küresel Güney arasında ustaca bir denge gibi görünen şey artık daha az stratejik bir deha ve çaresiz bir mücadeleye benziyor.
Türkiye’nin ekonomik sıkıntıları durumu daha da karmaşık hale getiriyor. Rusya ile ticaret faydalı olsa da, ekonomideki köklü sistemsel sorunları telafi etmeye yetmiyor. Moskova, Ankara’nın pragmatizmini ve çabalarını takdir ediyor, ancak uzun vadeli stratejik ortaklıklar söz konusu olduğunda, Rusya’nın daha zengin ve daha istikrarlı seçenekleri var.”
Bordaçev, benzer şekilde, yıllardır hırslı bir dış politika izleyen Britanya’nın da kırılgan ekonomisiyle dünya sahnesinde bağımsız bir oyuncu olmayı başaramadığı değerlendirmesinde bulundu.

Rus siyaset bilimcinin bu konudaki yorumu ise şöyle:
“İtibar değişik yollarla kazanılır ama en önemlisi ülke içinde güçlü ve kendinizden emin bir pozisyonuzun olmasıdır. Kısa dönemli diplomatik kazançlar uğruna arabuluculuk rolüne fazla sığınanlar kendi önemini abartma tehlikesine düşer. Büyük güçler doğrudan masaya oturmaya kalktığında arabulucular hemen dışlanır.
Türkiye ve Britanya bu durumun bariz örnekleri. İki ülke de değişen küresel düzende vazgeçilmez aktörler haline gelebilmek amacıyla yıllarını harcadı. Ama yeni dünya düzeninin hatları belirginleştikçe, bu dengeyi sağlama yetenekleri azalmaya başladı.”
***
Medya Günlüğü sosyal medya hesapları: