2025 yılı işçi, memur ve emekliler için kolay bir yıl olmayacak, enflasyon karşısında eriyen ücretler, bu kesimlerin en temel ihtiyaçlarını dahi karşılamalarını zorlaştıracak gibi görünüyor.
İhtiyaçlar denilince, akla hemen Abraham H. Maslow’un “İhtiyaçlar Piramidi” teorisi geliyor
Amerikalı Psikolog Maslow’a göre insan davranışları doğrudan ya da dolaylı olarak ihtiyaçlarıyla ilişkilidir.
Maslow ihtiyaçları 5 basamakta sınıflandırmıştır:
1-Temel fizyolojik ihtiyaçlar: Hava, su, yemek, barınak, uyku, giyim gibi hayatta kalmaya yönelik gereklilikler
2-Güvenlik ihtiyaçları: Kişisel güvenlik, hukuk, mülkiyet güvenliği gibi unsurlar
3-Ait olma ve sevgi ihtiyacı: Arkadaşlık, samimiyet, güven, sevgi, aşk ve aidiyet duygusu
4-Statü ve saygınlık ihtiyacı: Saygı görmek, takdir edilmek ve statü sahibi olmak
5-Kendini gerçekleştirme ihtiyacı: kişisel potansiyelin farkına varmak ve kişisel gelişimi arayışı

Bu hiyerarşiye göre bir düzeydeki ihtiyaçlar tam anlamıyla karşılanmadan daha üst düzeydeki ihtiyaçlara yönelmek mümkün değildir.
En alt basamaktaki temel fizyolojik ihtiyaçlar yeme, içme, giyinme, barınma, uyku gibi yaşamın devamlılığı için gereklidir, Ancak Türkiye’de sabit gelirli vatandaşlar artan hayat pahalılığı karşısında bu ihtiyaçlarını bile karşılamakta zorlanmaktadır. Hiyerarşide bir üst basamağa çıkmaları ise neredeyse imkansızdır.
Bu ihtiyaçlardan sonra gelen güvenlik ihtiyacı, yasalar ve sosyal düzen ile sağlanır. Ancak ülkemizde kadınlar ve çocuklar fiziksel ve psikolojik tehlikelere karşı korumasız bir ortamda yaşamaktadır. Madde bağımlılığı, cinsel istismar, magandalık ve diğer toplumsal sorunlar bu ihtiyacın karşılanmasını güçleştirmektedir.
Maslow’a göre toplumun sağlıklı kalabilmesi için ait olma ve sevgi ihtiyacını karşılaması gerekir. İnsan sosyal bir varlıktır ve sevmek, sevilmek, toplumsal hayatta yer almak temel ihtiyaçlarıdır. Ne var ki, popülist liderlerin yarattığı kutuplaşma nedeniyle insanlar birbirlerini düşman olarak görmeğe başlamıştır. Toplumda her alanda derin ayrışmalar yaşanmaktadır; hatta ülkenin yöneticileri bile insanları dini, etnik veya siyasi kimliklerine göre ayrıştırmaktadır.
Bir sonraki aşama olan saygı ve takdir ihtiyacı maalesef günümüzde davranışlardan çok maddi imkanlarla ölçülür hale gelmiştir. Yaşar Kemal’in dediği gibi:
“O güzel insanlar, o güzel atlara binip gittiler,
Demirin tuncuna, insanın piçine kaldık…”
Son olarak piramidin zirvesindeki kendini gerçekleştirme ihtiyacı bireyin potansiyelini ortaya koyması ile ilgilidir. Ancak bunun gerçekleşmesi için alt basamaktaki ihtiyaçların çoğunun karşılanmış olması gerekmektedir. Ekonomik sıkıntılarla mücadele eden bireyler, bu noktaya ulaşmayı hayal bile edemez.
Bazı ekonomistler, ekonomiyi “Sınırsız ihtiyaçların, sınırlı kaynaklar ile karşılanması sanatı” olarak tanımlar. Ancak görünen o ki, Türkiye’de işçi, memur ve emekliler bu sanattan paylarını alamayacak.
Yazıyı Atatürk’ün şu sözleri ile bitirelim:
“Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir…”
Fotoğraf: medium.com