Vücudumuzun kemiklerden kaslara, damarlardan dişlere her bir parçasının hayati bir işlevi vardır.
Örneğin, kemik, kas ve eklemlerimiz sayesinde hareket edebilirken, günde en az üç öğün beslenebilmek için de dişlerimizi kullanırız. Besinlerin ufalanmasına, parçalanmasına ve koparılmasına yardımcı olan dişler aynı zamanda konuşmayı ve seslerin doğru bir şekilde çıkarılmasını sağlayarak iletişimde önemli rol oynar.
Diş; mine, dentin, diş özü ve sementten oluşur. Dişin en dış katmanı olan mine, aynı zamanda vücudumuzun en sert maddesidir. Minenin altında dentin katmanı bulunur. Bu katman yetişkin bir insanın dişinin %75’lik kısmını oluşturur, ısıya ve dokunmaya duyarlıdır. Diş özü, dişin orta kısmında bulunan yumuşak bir doku katmanıdır ve diş kökünün ucuna kadar uzar. Sinirler ve kan damarları barındırdığından diş özü, çok hassas bir katmandır. Sement katmanı ise kökün etrafını saran kemiksi bir dokudur ve diş kökünü çene kemiğine sabitler.
Diş minesinin insan vücudundaki en sert madde olmasının sebebi, yapısında bulunan hidroksiapatit bileşiğidir. Diş minesinin hacimce %90-92’sini oluşturan hidroksiapatit, kalsiyum ve fosfat minerallerinin oluşturduğu bir bileşiktir. Ağza alınan yiyeceklere doğrudan temas eden mine tabakası 2-3 mm kalınlığındadır. Mine katmanının ağırlığının yaklaşık %95’i minerallerden, %4’ü sudan ve %1’den azı ise protein gibi organik maddeden oluşur.
Diş minesi sert olsa da dişlerin sert fırçalanması, diş gıcırdatma ve sıkma gibi alışkanlıkların verdiği zararlara karşı hassastır. Asitli ve şekerli yiyecekler de mine yüzeyine tutunarak onu zayıflatabilir. Eğer dişler düzgün fırçalanmazsa bu durum çürük oluşumuna zemin hazırlar.
(Dr. Elif Ebren Kaya, bilimgenc.tubitak.gov.tr)
Görsel: vecteezy.com