Eğer farklı bir kovboy filmi seyretmek istiyorsanız Netflix’te birkaç ay önce yayına giren “Wyatt Earp ve Kovboy Savaşı”na göz atmaya değer.
Gerçi ilk kovboy filmi sayılan “Kidnapping by Indians”ı 1899’da yani daha sessiz sinema yıllarında İngilizler çekmiş ama “Vahşi Batı” temalı filmler Hollywood’un hep gözdesi olmuş. Bu filmlerin gördüğü ilgi üzerine İtalyanlar da işe el atmış ve Avrupa’da çektikleri filmlerle “Spagetti Western” terimini sinemaya katmış. John Wayne’den Clint Eastwood’a, Garry Cooper’dan Lee Van Cleef’e, Charles Bronson’dan Burt Lancaster’a, Yul Brynner’dan Kurt Russell’a sayısız ünlü aktör kovboy filmlerinin yüzü olmuş.
Western tarzında “kült” olmuşlar bir yana bırakılırsa, aslında çoğu kovboy filmi birbirine benzer; mutlaka attığını gözü kapalı vuran bir silahşör olan ana kahramanın çevresinde gelişen bol çatışmalı, güzel bir kadınla süslenmiş olaylar anlatılır. Kimi zaman işe Kızılderililer de katılır ve sonunda hoşça vakit geçirilen ama bitince iz bırakmadan kısa sürede unutulan, hiçbir şekilde düşündürmeyen sabun köpüğü gibi filmlerdir çoğu.
“Wyatt Earp ve Kovboy Savaşı”nı diğerlerinden farklı kılan birkaç unsur var.
Bunlardan ilki, dizinin teknik açıdan aslında bir belgesel olması. Bütün belgesellerde olduğu gibi konunun uzmanlarının görüşlerine ve döneme ait orijinal fotoğraflara yer veriliyor ancak dizi büyük ölçüde canlandırmaya dayanıyor. Öyküyü anlatan ise ünlü bir isim: Ed Harris.
İkincisi, “Kovboy Savaşı” gerçek olaylara dayanıyor. Altı bölümlük dizide “Amerika’nın en ünlü kovboyu” olarak tanıtılan Wyatt Earp’le (Tim Fellingham) Ike Clanton (Jack Gordon) arasındaki husumet anlatılıyor. Kanun adamı Earp’le “Kovboylar” olarak bilinen çetenin (dizide mafyaya benzetiliyor) lideri Clanton arasındaki savaş, 1993 yapımı “Tombstone” filmine de konu olmuştu.
Arizona’daki O.K Corall kasabasında 1881 yılının Ekim ayında Earp ve kardeşleriyle Clanton’ın çetesi arasında görgü tanıklarına göre en fazla 60 saniye süren bir çatışma yaşanıyor. Belki çatışma sadece bir dakika sürüyor ama diziye bakılırsa Amerikan tarihini etkileyebilecek önemde olayları tetikliyor. Dizideki önemli karakterlerden biri de Amerika’nın ünlü girişimci ve sanayicisi John Pierpont Morgan (J. P. Morgan). 1881 yılında gözlerden uzak küçük bir kasabada yaşanan çatışmanın haberi o dönem için inanılmaz sayılabilecek bir hızda İngiltere başta pek çok ülkeye ulaşıyor ve hem siyasi hem de ekonomik sonuçlara yol açıyor. Bunlardan en önemlisi ise, ABD’yi ikinci bir iç savaşın eşiğine kadar getirmesi.
Ana kahramana dayanan klasik kovboy filmlerinden farklı olarak “Wyatt Earp ve Kovboy Savaşı” dönemin siyasi, ekonomik ve toplumsal manzarasını da başarılı bir şekilde anlatıyor. Böylece, o dönemdeki toplumsal bölünmeyi, daha o zamanlar zengin iş adamlarının siyaseti hatta ABD Başkanı’nı nasıl yönlendirdiğini ve sermayenin kirli yüzünü öğreniyoruz. Tabii bir de, vicdanlı bir kanun adamının nasıl yoldan çıktığını…