Bisküvi bisküvit, pisküvi pisküvit, büsküü bisküyü, nasıl dersek diyelim yakışmıyor dilimize.
Adını pek tutturamasak da, tarifini Avrupa’dan almışsak da biz de pek güzel yapmışız ama. Adının Pötibör diye dilime yapışmışlığı var, taa çocukluğumdan. Pek yemem de sevmem de ama. Oysa arkadaşım Hatice bayılıyor. “İki dilimin arasına lokum koyacaksın” diye çocukluk anılarını coşturuyor. Lokum da pek sevmem zaten ama bisküvi arası lokum yemeyi hiç aklım kesmiyor. Oysa sordukça öğreniyorum ki epeyce bir müdavimi var bu ev yapımı mini sandviçin.
Amerika’daki bisküviye ise bayılıyorum çünkü tatlı değil. Her şeye şeker katan Amerikalıların bisküviyi tuzlu yapmaları ise şaşırtıcı değil çünkü zaten sadece adı bisküvi, kendisi değil. Bisküvi gibi tabaka şeklinde değil kek gibi pofuduk, tuzlu ve bol yağlı, şöyle bir avuca sığacak büyüklükte bir şey. Amerika’da yemeklerin yanında ekmek olarak yeniyor. Bol yağlı olduğu için de çok lezzetli. İyi de niye adı bisküvi?
Bisküvinin başındaki “bi” hecesi Latincede “iki” anlamına geliyor. Tek seferde değil de iki aşamada pişirilen hamur işlerine “bisquite” deniyor o yüzden. Amerika ile Avrupa dilleri arasında da yemek kültürleri arasında da farklar çok. Amerikalı için bildiğimiz bisküvi bizim kuru pasta dediğimiz kategoride sayılıyor, o yüzden “Cookie” (kuki) diyorlar.
Amerikalılar, Türk ya da Arap dostları yoksa lokum da bilmiyor zaten. Ancak onların da marşmelovları (marshmallow) var. Lokum gibi esnek ama lokum gibi şeffaf değil tersine mat süt beyazı. Mangal partilerinde şişe takıp ısıtarak yemeğe bayılıyorlar. Özelikle de çocuklar bayılıyor. Hatice’nin lokumlu bisküvisi gibi Amerikan çocuklarının da “mashmallow”lu çocukluk anıları bol. Bizim bisküviden pek de haberleri yok.
Avustralyalıların çoluk çocuk sevdiği bisküvi ise Tim Tam imiş. O da çikolata kaplanmış bir bisküvi. Keşfi benimle yaşıt ve de pek ilginç: Ian Norris diye bir adam yeni ve farklı bir şeyler üretebilmek için ilham almak üzere bir Avrupa turuna çıkıyor. İngiltere’de Penguin bisküvilerini görünce, “Tamam işte budur” diyor. Penguin bisküvisinin içi krem çikolata, dışı da çikolatayla kaplı. Ian Norris ben bunu nasıl daha iyi yapabilirim ve de satabilirim diye akıl yürüttüğünde sene 1958.
O sene Kentucky Derbis’ini Ross Arnott, Tim Tam isimli atıyla kazanıyor. O yüzden bisküvi firmasının adını Arnott koyuyor ve 1964’te Tim Tam’ı yani çikolatalı bisküvisini de piyasaya sürüyor. Ürün tutuluyor, hızla yayılıyor ve Avustralya’nın milli bisküvisi haline geliyor.
Zamanla çeşitleri artıyor. Şekersiz çikolatasından beyaz çikolatasına, ballısından aromalısına pek çok çeşidini üretiyor Arnott ve kardeş şirketleri. 2005’de alkol likörü katılmış türlerini de yapınca hükümeti kızdırıyor. Çocukları alkole alıştırıyor diye sorun çıkınca, bu çeşit bisküviden alınan alkol binde beş bile değil diye savunma yapılıyor. 26 milyon nüfusu olan Avustralya’da Tim Tam yıllık tüketimi 45 milyon paket.
2008’de 300 milyon nüfusu olan Amerikan piyasasına girerken bisküvi adını kullanmıyor. Amerikalılar anlasın diye herhalde “Avustralya’nın favori Cookie’si” diye pazarlıyor ve o gün bugündür Amerika’da Tim Tam bisküvilerinde tekel. 2011’de Endonezya pazarına da onların damak tadına uygun olsun diye bisküvisine peynir ekleyerek giriyor.
2014’te kendi ulusal pazarındaki Tim Tamlara tuzlu karamel, brownie ve ahududulu diye 3 yeni lezzet eklerken klasik çikolatanın kahve rengine pembeyi de eklemiş oluyor. Ardından da biber katılarak kan kırmızısı renk elde edilen dördüncü tat ekleniyor. Renklenmeye başlayınca da 2015 Sevgiler Günü’nde ahududu ve Hindistan cevizi ile yani pembe beyaz birleşimiyle özel bir üretim yapıyor.
2016’da kokteyl lafından hareketle “mocktail”ler üretiyor. Kahve, martini, şampanya vb. eklenmiş mocktailler sınırlı miktarda üretiliyor ve hükümet de karşı çıkınca pek tutulmuyor. Yine 2016 yılında naneden vanilyaya, aklınıza ne gelirse onu da ekliyor çeşitlerine.
Bu çeşitleri öğrenince ve alkol de katılmış mocktaillerden hareketle benim de aklıma alkollü dondurma yapan bir firma geliyor. Miami’de minicik bir dükkânda dondurma çeşidinden çok içine yedirilmiş alkolün türünü seçiyorsunuz. Önceden hazırlanmış kutularda istediğiniz seçeneği hemen sunuyorlar. Fikrin yaratıcılığına şapka çıkarmıştım. Arnott firmasının çağrışımları da benimki gibi çalışıyor olmalı çünkü bu sene (2024) onlar da bir dondurma firması ile iş birliğine girmişler.
Başka yaratıcı fikirler de uyguluyorlar. Mesela 2023’de 1 Nisan şakası için özel bisküvi üretmişler. Daha eskiden, 1994’de yapılan bir reklamda, ünlü bir televizyoncu kadın Alaaddin’nin lambasından çıkan gibi dilekleri gerçekleştiren bir cinden, Tim Tam paketinin hiç bitmemesini diliyor. Bu cinli reklam çok tutulunca başka zamanlarda başka tür reklamlarında da aynı cini kullanıyorlar. Ayrıca Ulusal Meme Kanseri Vakfı ile iş birliği yapıp pembe kurdela kampanyasında da yer alıyor Tim Tam. (Bu vakfın yöneticileri de salak herhalde. Un da şeker de kanseri azdıran iki besin. Bisküvi dediğin de bu ikisinden ibaret. “Sağlıklı bir gelecek için sportmen gençler” sloganıyla eskiden sigara şimdi de esrar pazarlanması gibi bir şey bu da.)
2012’de Facebook’da biri “keşke Tim Tam ağaçta yetişse” dediği için bu fikri de alıp kullanıyorlar. Lego firmasının Avustralya’daki 50. yıl etkinliklerinde ortaklık yapıyor, Sidney’de legodan ağaçlar yapıp dallarından 30 binden fazla bisküvi paketi sallandırıyorlar. Sonra da bunu filme çekip yayıyorlar. Bu kampanya o kadar başarılı oluyor ki o dönem satışları yüzde 23 artırıyor.
Reklam başarıları bu kadarla bitti sanmayın. Firma 16 Şubat gününü “Ulusal Tim Tam Günü” ilan ediyor. 2019’da “Tamwort” adındaki kasabanın adını geçici olarak “Tim Tamwort” olarak değiştiren bir başka çok etkili kampanya yapıyorlar. 2022’nin Tim Tam Günü’nde ise online bir dükkân açıp Tim tam adıyla parfüm kupa terlik deyim yerindeyse Allah ne verdiyse satıyorlar. 2024 Tim Tam Günü’nde ise ünlü bir şarkıcı ve şarkı sözü yazarı olan Taylor Swift onuruna Tim Tam’lar “Tay Tam” olarak etiketlenip pazarlanıyor.
Gelelim benim Tim Tam’dan nasıl haberdar olduğuma. Florida’da gittiğim bir Avustralya lokantasında “Tim Tam Slam (diğer adları Tim Tam Shotgun, Tim Tam Bomb, Tim Tam Explosion, Tim Tam Bong ve Tim Tam Suck) olan kokteyler satılıyordu. Bunlar içinde kahveyle birlikte alkol olan ve Tim Tam ile birlikte servis edilen sıcak içecekler. Oradan meraklandım nedir bu Tim Tam diye. Bu sıcak kokteylleri içmenin yolu bisküviyi kadehe sokup içkiyi bisküvinin içinden hüpletmekmiş. Siz bir taraftan kadehin dışında kalan bisküvinin ucunu pipetmiş gibi emerken diğer uç ise sıcakta eriyip içkiye karışıyor. Bisküvinin çıtırlığı kaybolup iyice yumuşadığında dışındaki çikolata da erimiş olduğunda mecburen bisküviyi de yiyorsunuz. 2002’den beri “Tim Tam Suck/Emme” adıyla reklamını yaparak bunu bir yöntem olarak yerleştirmişler.
Küçükken bize bisküviyi süte ban ban yaptırılmasından ne farkı var bunun derseniz, bence farkı yok. Fark allayıp pullayıp satma becerisinde. Arnott firması pazarlama stratejilerinde öyle becerikli ki çocukluğunda ne süte ban ban yapmış ne de bisküviye dadanmış olan ben bile sırf bu ritüeli denemek için o Avustralya restoranına gittim. Ancak seyrederken hiç canım çekmedi, denemedim. (Ancak hazır gitmişken kanguru etini denedim. Merak edenlere söyleyeyim, herhangi bir etten hiçbir farkı yok.)
Sonuç olarak demem o ki bir adam “satsam satsam ne satsam” diye yola çıkıp “hadi bari çikolatalı bisküvi yapıp satayım” diyor. Yapıyor da satıyor da. Ancak “tamamdır bu iş” deyip yatmıyor. Sürekli yenilik peşinde koşuyor. Sürekli kampanyalar yürütüyor. Özetle tuttuğunu bırakmıyor. Müşteriyi sağdan da sarmalıyor, soldan da yakalıyor, önden de dolaşıyor, arkadan da kavrıyor, modaları da izliyor, moda da yaratıyor…
Lafı nereye getireceğimi biliyorsunuz. Bizde eksik olan ne? Taktım ben bu konuya. Bir bilen bana da öğretsin, niye bizden böyle hikayeler çıkmıyor? Yahu hiç değilse lokumcu Hacı Bekir ile bisküvici Eti iş birliği yapsa da lokumlu bisküvi yapıp girse ya pazara. Uluslararası pazarlamacılığı beceremeseler bile Hatice gibiler alır, garanti ederim.
Bir de becerirlerse…
Söz veriyorum ben de o bisküviyi önce rakıya bandırıp emeceğim üstüne de Türk kahvesine bandırarak cila çekeceğim. O zamana kadar da en iyisi bir daha gidip Avustralya lokantasında Tim Tam’la kafa çekeyim…
Not: Bu yazıyı yazdıktan sonra öğrendim ki birçok firma lokumlu bisküvi üretmiş zaten. Araştırmadan çala kalem yazdığım için hem üreticilerinden hem de tüketicilerinden özür dilerim.
Görsel: arnotts.com