Wikipedia ongun ya da totemi şöyle açıklıyor:
Eski Türklerin Tengricilik inancında, içinde bir ruhu barındıran bir cisme verilen isimdir. Diğer eski inanç sistemlerinde de bulunan totem ile karşılaştırılabilir.
Aynı Amerika yerlilerin totemleri gibi, eski Türk boylarının da her birisinin kendine özel bir ongunu vardır. Bu genellikle kendi boylarını koruduğuna inandıkları kutsal bir hayvan türü ya da büyük bir atalarının ruhunu barındırdığına inandıkları bir cisimdir. Ongun onlara göre Tanrı’nın yeryüzündeki varoluş biçimiydi. Tarihî belgelerden her Türk boyunun bir “ongun”u olduğu bilinmektedir. Bu ongun genellikle kendisinden türediğine inanılan “kurt, kaplan, dağ keçisi, koç, geyik, boğa, at, kartal, şahin, doğan” gibi hayvanların şeklini ayırıcı niteliği ortaya konulmuş ögelerdir.1
Selçukluların ait oldukları boy Oğuzlardır. Oğuzların 24 boyunun her birinin ongunu farklıdır. (Oğuzların ataları kimdi bilmiyoruz. Bu konudaki yazıma bakılabilir. Eski Türklerde inanç gelenek ve görenekleri ele aldığım dört bölümlük yazılarıma da bakılabilir.)
Wikipedia’daki metinde bu bilgilerden sonra bu konudaki otoritelerden biri olarak kabul edilen Emel Esin’den bazı alıntılar var.
Kotuz: İlk Türklerin yaşadığı İç Asya dünyası, boğayı, bilhassa doğuda yüksek zirvelerde yaşayan tüylü cinsi kotuzu, bir kuvvet simgesi olarak görmekte ve bu simgeye çeşitli anlamlar atfetmekteydi.
Her avcının vurduğu hayvan, onun ongunu sayılıyordu ve bayrağına resmediliyordu. Böylece vurulan ve eti yenen hayvanın ruhuna hulûl etmiş kabul ediliyordu. Hükümdarın ongunu ve ruhunun makamı ise kotuz (yak diye de bilinir) kuyruğundan tuğdu.
Hulûl: Cisimleşme ya da enkarnasyon, yaygın olarak farklı dini inançlara göre Tanrı‘nın beden alması, görünür olması veya evren ve insanla bütünleşmesi anlamlarından birine denk gelmektedir. M.G)
Sıgun Geyik: (Ord. Prof. Rahmeti, M.G.) Arat da, Kutadgu Bilig’in 5111. beytindeki sıguna “dağ keçisi” demiştir. (İngiliz Gerard, M.G.) Clauson ise sıgun kelimesini “maral geyiği” olarak tercüme etmiş ve Arapçasını el-ayyil olarak göstermiş. Araştırmamızın neticesinde, Türk metinlerinde “sıgun”a verilen önem sonucunda, “sıgun”un asıl hükümdar ongunu olduğu kanaatine varacağımızı şimdiden belirtelim. Yine de Türk metinlerinde genel anlamda kullanılan sıgun geyik tabirini tercih edeceğiz. Böylece geyik ve dağ keçisi cinslerini bir arada anmak istemekteyiz.
Dağ tekesi ve geyik motifleri, milattan önceki binyılda, Avrasya’da yaşayan bütün göçebe boyların başlıca ongunlarındandı… sıgun geyik cinsi, Türklerde ölümsüzlüğün simgesiydi.
Karaçay-Malkar Türkçesinde “çugutur” adı verilen dağ keçisi de, Karaçay-Malkarların eski kültüründe çok önemli bir yere sahiptir.
Kıyand ve Sungur: Chou devrinde (Çin tarihinde M.Ö. 1122’den M.Ö. 256 yılına kadar hüküm süren kraliyet hanedanı, Çinliler Zhou biçiminde yazıp, cou diye okur, M.G.), av merasimde vurulan hayvanın onu vuranın ongunu olması geleneğini, Oğuz Kağan Destanı da hatırlatır. Oğuz Kağan, her biri hükümdarlık ongunu olan iki hayvan vurmuştu; bunlar su aygırı cinsinden bir kıyand (manşet fotoğrafı) ile sungurdu.”
Ku (Kuğu, Kuv, Hu, Gu, Kuba): Bazı Türk boyları, örneğin Altayların bir kolu olan Kular (Lebedler) kuğudan türediklerine inanır. Lebed sözcüğü Rusçada “kuğu” demektir ve bu halka Rusların verdiği isimdir. Lebedler, kendilerine Ku Kiji “Kuğu Kişi” derler. Finlerin Ku adlı Ay Tanrısı ile de bağlantılı olduğu düşünülmektedir. Çünkü Ay da tıpkı kuğu gibi güzelliği ve zarafeti sembolize eder. Eski Moğolcada kuğu demek olan Hun/Kun (Hung/Kung) kelimesinin aynı zamanda insan anlamına gelmesi dikkat çekicidir. Tunguz-Mançu dillerinde Kukı/Kuhu/Kukku şeklinde yer alır. Yakutçada “Kögön” Tatarca Kügel sözcüğü yaban ördeği mânâsı taşır. Küke sözcüğü Gugukkuşu anlamına gelir. Bu anlam bağlantısı kuğuların kutsallığıyla ilgilidir.
Oğuz boylarının ongunları
Yalnızca Oğuz boylarının ongunları bile birbirinden farklıdır. Oğuzların ongunlarını konu almamın nedeni Selçuklu ve Osmanlıların atalarının bu halk olmasından dolayı. Oğuzlar Reşidüddin’e göre 24, Kaşgarlı Mahmud’a göre 22 boydan oluşuyor. Bozoklar ve Üçoklar diye iki kola ayrılıyorlar. Üçokların Bozoklara bağlı oldukları söyleniyor.
Şimdi Oğuz Kağan efsanesini göz önüne alarak kollardan oluşan boy gruplarının ongunlarına bakalım:
Oğuz Han’ın altı oğlundan Gün Han, Ay Han ve Yıldız Han’ın soyundan gelenler diye sıralanan boylar şöyle:
Gün Han: Kayı, Bayat, Alkaevli, Karaevli… Ongunları Şahin
Ay Han: Yazır, Döğer, Dodurga, Yaparlı… Ongunları Kartal
Yıldız Han: Avşar, Kızık, Beğdili, Karkın… Ongunları Tavşancıl (Başta kartal olmak üzere tavşan avlamak için beslenen yırtıcı kuşlar, M.G.)
Şimdi de Üçoklara bakalım.
Gök Han: Bayındır, Beçenek/Peçenek, Çavuldur, Çepni… Ongunları Sungur (Doğangiller familyasından doğan cinsinin, çok büyük, iri ve geniş gövdeli yırtıcı bir kuş türü, M.G.)
Dağ Han: Salur, Eymür, Alayuntlu, Yüreğir… Ongunları Uçkuş (Doğangiller familyasından yaklaşık 30 cm boyunda ince bir doğan türü, M.G.)
Deniz Han: İğdir, Büğdüz, Yıva, Kınık… Ogunları Çakır (Accipiter cinsine bağlı Avrasya’ya özgü bir kuş türü. Dişiler erkeklerden iridir. Erkekler 46-63 cm (18-25 in) boyunda, kanat açıklığı 89-122 cm.dir. Dişiler 58-69 cm. boyunda, kanat açıklığı 108-127 cm.dir. M.G.)
Kurt nerede, yoksa yok mu diyorsanız, yanıtım “YOK”…
Kurt Efsanesi
Kurt ilkel hayat döneminde insanların çok ilgisini çekiyordu. Sürülere sahip toplumlarda kurt korkulan bir hayvandı. Sürülere dalıyor ve hayvanları öldürüyordu. “Roma’da kurt, İskandinav mitolojisinde Mars’a ve Kral Odin’e tapınmada önemli bir rol oynuyordu. Hititler, İran, Yunanistan ve Almanya’da kurtlar toplumu simgeliyordu ve genellikle kurt derileri giyiyorlardı. Bu, bu kabilelerin kurt derisi giymenin kendi özelliklerini yansıttığına inandıkları ve kurdun savaşın sembolü olarak hizmet ettiği anlamına geliyordu. Bu yüzden savaş kahramanları öfkeli kurtlara benzetiliyordu.”3
Kurdun yalnız Türklerin atalarına ait bir totem olmadığı birçok halkın kendi atalarını kurtla özdeşleştirmeye çalıştıkları görülüyor değil mi!
Türklerin kurda ilişkin efsanelerini komşu halklardan aldıkları belli oluyor ama ne zaman aldıklarına ilişkin bir tahmin yürütmek zor. Belki Hiong-noiler zamanında, belki çok daha sonra. Ama iş boyların ongunlarına gelince kurt ongun olmamış hiçbir boya. Ergenekon Efsanesi’ndeki kurdun önderliğinde demir dağın bir kısmını eriterek bir nevi hapisten kurtulma, özgürlüğüne kavuşma dışında kurttan özellikle söz edilen bir metin yok. Bu yüzden kurdu tüm Türklerin doğal simgesi gibi kabul etmek tarihsel olarak gördüğünüz gibi doğru değil. Göktürkler Demirci bir halktı, onların demir bir dağdan çıkış efsaneleri olması çok doğal ama onu da bir önceki yazımda anlatmıştım.
Bitirirken…
Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, CHP Genel Merkezi’ni ziyaretinden sonra bozkırda karşılaşan Türklerin birbirine kurt selamı verdiklerini söyledi. Buradan kendisine çağrıda bulunmuş olayım, şu bozkırda kurt işaretiyle selamlaşan Türklerle ilgili bilgiyi hangi kaynaktan aldınız açıklayın Ümit bey. O kadar komik bir duruma düştünüz ki. Bilmediğiniz konularda bilenlere danışın. Üç tane oy için tarihin ve tarihçilerin maskarası oluyorsunuz.
Herkese keyifli günler dilerim.
Görsel: superhaber.com
KAYNAKLAR
1– https://tr.wikipedia.org/wiki/Ongun
2- Eski Türklerde Maddi Kültürün Oluşumu, Emel Esin.
3- https://www.academia.edu/43604772/RELIGIOUS_BELIEFS_ABOUT_THE_WOLF_AND_ITS_GENESIS