Adil Gürkan
Savaş bitince hayat eski normallere dönecek mi?
Böyle bir hayal mi kuruyorsunuz?
Rusya ve Ukrayna barış imzaladığında, küresel hafıza her şeyi silecek mi?
Bölgesel ölçekte Rusya ve Ukrayna böyle bir savaşı hiç olmamış gibi varsayıp, 2022 öncesindeki kritik dengeye geri mi dönecekler?
Batı le Doğu arasında, savaşla birlikte daha da derinleşen sosyokültürel ve siyasi fay hattı, bir anda doldurulup, tehlikeli olmaktan çıkacak mı?
Gelecek birkaç 10 yıl boyunca savaşın artçı etkilerini hissedeceğiz.
Cephe savaşı, yerini farklı bir çatışmaya bırakacak.
Kültürler, düşünceler, algılar, ön yargılar kapışmaya devam edecek.
Sanal dünya, dijital ortamlar, metaverse başta olmak üzere, online evren bu kapışmaların en şiddetli hissedildiği yer olacak.
Karikatürize etmek istemem, ama Batı’da Tolstoy’un, Dostoyevski’nin kitapları, Çaykovski’nin, Korsakov’un besteleri sansürlenebilir. Buna mukabil, Rusya da Şekspir’i, Goethe’yi, Beethoven’i karartabilir.
Dünyayı çok derin ve sarsıcı tektonik kamplaşmalar bekliyor.
Rusya, Çin, Hindistan ne yapacak? Batı’ya karşı nasıl pozisyon alacaklar? Avrasya’da zor ve acılı bir satranç maçı mı başladı?
Gelecek 10 yıl, çevresel, kültürel, siyasi, ekonomik anlamda yıkıcı bir tsunamiye sahne olur mu? Bu sorulara şu aşamada hiçbir kahin cevap veremez.
Akıl ve sabır ile beklemek gerekiyor.
Tam bu noktada 2009’dan kalma bir yazıdan alıntılar paylaşayım.
Rusya bu, çözemezsiniz!
Ruslar, iki uç arasında gidip gelmeye alışkın bir gezgin ruhuna sahiptir.
Korku ile cesaret.
Sabır ile ataklık.
İyimserlik ile kötümserlik
Gürcistan hamlesinin kısa vadede tahtada kazançlı bir pozisyon yarattığını düşünenler yanılıyor. Hep tekrarlanır, kontrolsüz güç, güç değildir.
Kafkasya ölçeğinde kazanılan göreceli avantajın, Rusya için hayatı önemi olan Batı ve Dünya ile bütünleşme sürecini meçhul bir geleceğe ertelediğini, kabadayı bir devlet imajı yarattığını da gözden kaçırmamak gerekir.
Orta vadede, içe dönük, kapalı ekonomiye tutsak bir Rusya’nın ayak seslerini şimdiden duymak mümkün.
Gerek Gürcistan hamlesi ve gerekse petrolün silaha dönüştüğü endişesi, Batı’yı ve enerji ithal eden Ülkeleri hızla dayanışmaya itti.
Görünen o ki, Rusya hızlı bir izolasyon ile yüz yüze kalacak ve ötekileşecek.
Rusya ile Batı arasında başlamadan biten bir aşk var.
Dünya, Rusya liderliğinden kabadayılık değil, kalpleri ısıtacak bir jeopolitik dokunuş bekliyordu. Olmadı. Rusya liderliği dokunuş yerine sıkılı yumruğu tercih ediyor.
2000’lerin Rusya’sı Avrasya satranç tahtasında klasik taşlara benzemeyen, en ürkütücü, en zorlu taş gibi görünüyor. Ama gerçekten öyle mi, tartışma götürür.
Artık, Sovyetler Birliği gibi bir korku objesi olmaktan çok uzak profili var.
1970’ler SSCB’sinin yarısı kadar bile nüfusu yok. Hammadde kaynaklarının ve sanayisinin büyük bir bölümünü kaybetti.
Nüfus yaşlanıyor.
Ekonomisi enerji ihracatına bağımlı, ancak AB ve ABD bu ürünün ikamesi için gerekli araştırmaları bitirmek üzereler. Nükleer enerji yaygınlaşıyor. Yeni enerji kaynakları AB’yi Rusya’ya mahkum kılan kıskaçları gevşetiyor.
Bu Ülkeye yüksek petrol ve doğalgaz fiyatları ile yapılan adrenalin takviyesi çok uzak olmayan bir gelecekte etkisini kaybedecek.
Yine uzak olmayan bir gelecekte, aşırı silahlı, ama küresel sistemin dışında bir üçüncü dünya ülkesine dönüşme olasılığı çok güçlüdür.
Gelelim 2022’ye.
Ne olacak?
Ne olmayacak?
Rusya ile Batı arasındaki bu bilek güreşi neye dönüşür, kimse bilemiyor.
Ama şu bir gerçek..
Dünyanın, sakin, şeffaf, gelişmiş bir Rusya’ya ihtiyacı var.
İnsanlığın gelecek 10 yıllarda karşılaşacağı belaları Rusya olmadan aşması zor.