Günümüz insanı birbirini anlamakta zorluk mu çekiyor?
İlişkilerde sıkıntı yaşadığımız, hayatımızda seçmediklerimiz, seçme imkanımızın olmadığı aile üyeleri, akrabalar… Bir de bizim bu hayatta kendi özgür irademizle seçtiğimiz ama problem yaşadığımız insanlar var. Bilmiyorum bana mı öyle mi geliyor, sanki kan bağı olanlarla yaşanan iletişim sorunu daha zor. Bu seçemediğimiz akrabalar atsan atılmaz satsan satılmaz. Mecburen kabullenip göstermelik de olsa barışık, iyi ilişkiler yaşıyormuş gibi görünmek zorunda kalıyor insan… Ama kendi seçtiğimiz insanlarla iletişimi kesme hakkına daha çok sahip olduğumuz aşikar…
Bu dönemde insan ilişkileri, arkadaşlıkları laçkalaştı mı ne? İnsan ilişkileri borsa işlemleri gibi. Bir arkadaşınızla kısa vadeli piyasada ilişkide bulunup herhangi bir gün buluşup bir şeyler içerek sohbet edip eğlenceli anlar yaşarsınız. Bu ilişkinin ya da iletişimin sonucunda kazançlı çıkmayı isteyen yatırımcı arkadaşlar gün içinde neşeli ve hoşça vakit geçirir fakat ertesi gün olduğunda o kişilerden biri artık ne olduysa diğerine soğuk davranmaya başlar. İnsanlar arası ilişkiler günümüzde çoğunlukla çirkin, aşağı, bayağı, yapmacık çıkar ilişkilerinden oluşuyor. Toplumda paranın, mevkinin, çıkarın değer ölçütü olduğu bir çağda yaşıyoruz.
Günümüzde insanların burunları bir karış havada, herkeste bir ego patlaması, narsist duygular. Kendine aşırı önem vererek küçük dağları ben yarattım edası ile kendine hayranlık duyanlar var. Bilinçsiz ve cahil olan, kibirli davranıp, kendini sürekli övenler. Çürümüş ilişkilerle girdiği ortamlarda ayrıcalık ve özel muamele gösterilmesini bekleyen insanlar. Eskilerin dediği gibi insanın olduğu her yerde mide bulantısı da olmasın yeter. Uruguaylı bir yazarın dediği gibi, “Ahlak yoksunu insanların çoğaldığı, kültüre ya da zekaya değil de paraya göre sınıflandırıldığı bir dünyada yaşıyoruz.”
Aynı zamanda da geçmişten kopulamayan, arada kalmışlığın, çelişkilerin tavan yaptığı bir çağ. Düğünlerin aşktan, cenazenin ölülerden ve tapınağın Tanrı’dan daha önemli olduğu değersiz, yavan bir çağda yaşıyoruz. Evren, doğa, dünya, ülkeler, şehirler, mahalleler, evler, ev hali değişti.
İnsanlar başkalarının zekasını, kişiliğini, vicdan halini göz ardı eder oldu. Burada altını çizmek istiyorum ki yozlaşmadan dolayı kamu ve bürokratik yapıdan kaynaklanan nedenlerle rüşvet, zimmet, adam kollama kayırmacılık, rant sağlama gibi yobaz bir anlayış var. Dünyada yaşanan ekonomik yapıdan kaynaklanan yozlaşma toplum içerisinde sınıf farklarının oluşmasına yol açar. Toplumda birçok alanda görünen dejenerasyon, ahlak başta olmak üzere dil, din, kültür, ticaret, siyaset, tarih alanlarında meydana gelen bozulma, evrensel insani ilkelerden uzaklaştığında daha çok ortaya çıkıyor.
Belki bu dünyanın yaşanmaz bir hale gelmesi bazı insanların şerri, şiddeti, şeytanlıkları, iyi insanların korkaklığından, vurdumduymazlığından, olaylara sessiz kalmasından, sorumsuzluğundan kaynaklanıyordur. İnsanı insan yapan değerlerin aşınması sonucu yozlaşma ortaya çıkar. Şunun da altını çizmek isterim: İnsanoğlunun hayvanları evcilleştirmesi birçok hayvanın yozlaşmasına sebep olmuştur. İnsanoğlunun evcilleştirdiği hayvanlar doğalarının dışına çıktığından bu hayvanları daha korkak, zayıf karekterli canlılar yapmıştır. Bu sebepledir ki evcilleştirilen bütün canlılar yozlaşmıştır. İnsanoğlu mağaradan çıktığı ilk günden beri sürekli bir yozlaşmaya doğru gitmiştir.
Yozlaşmış bir karektere sahip olmamak, hayatta kalmak için değil, yaşamak için yaşama diren, pozitif değişime izin ver. Kendine değer ver. Kendine, hedefine odaklan. Önce kendini mutlu edecek düşünceye, duyguya, davranışa odaklan. O zaman mutlu olup kendini bulacaksın.
Sonuç olarak yozlaşmayı yaygın anlamda, kişisel çıkar elde etme amaçlı ekonomik, siyasi ve toplumsal olanakların hepsini kendi çıkarı için kullanma olarak ifade edebiliriz.
Değişim sürekli var olan bir olgu. Değişim, gelişme olumlu olunca ilerleme, olumsuz olunca yozlaşmayı, bozulmayı, çürümeyi, gerilemeyi içinde barındırıyor.
Ümit ediyorum ki etik, ahlaki olmayan bu dünya etik, ahlaklı olan karakterlerle karşılaştırsın bizi…