Yoganın ne olduğunu 15-20 yıl önce az sayıda kişi biliyordu ama Türkiye’de bugün yüzlerce yoga kursu var.
Ayurveda ile de benzer bir gelişme söz konusu. Görünüşe göre 10-15 yıl sonra en azından adını duymayan kalmayacak. İnsanlar birbirine “Şekerim, senin Doshan hangisi” gibi sorular soracak.
Ayurveda, kadim bilgilere dayanarak sağlığı korumayı ve kişiyi mutluluğa ulaştırmayı amaçlayan bütüncül bir yaşam biçimi öğretisidir. Hindistan’ın eski bilgelerinin insanlığa en büyük armağanlarından biridir.
Ayurveda, çağdaş sağlık bilimine bir alternatif değil, daha çok doğal öneriler sunan tamamlayıcı antik tıp olarak görülebilir. Bu özelliği ile pek çok gelişmiş ülkede epeydir tanınıyor, destekleniyor.
Ayurveda’ya göre, sağlıkla ilgili işlevleri düzenleyen ve DOSHA diye bilinen 3 faklı biyoenerji bileşimi bulunur. Evrensel bir mekanizma olarak bu biyoenerji kombinasyonları, tüm canlılarda tümleşik sarmal biçimde bir arada bulunur.
Fenotipik tanısal küme olarak üç temel “Dosha” şunlardır: Vata, Pitta ve Kapha. Bununla birlikte Vata, asal Dosha olarak kabul edilir.
Sanskritçe “sapma” anlamındaki Dosha terimi (Türkçesi Doşa), dar anlamda “bireysel tıbbi mizaç”, geniş anlamda ise biyoenerjide sapma” anlamını karşılar.
Hangi Dosha’nın baskın konumda olduğunu bilmek, hangi yaşam tarzı ve beslenme rejimi hatalarını düzeltmemiz gerektiğine ışık tutar. Doshalar dengede ise genel anlamda sağlıklı ve mutlu yaşayacağımız söylenebilir. Ancak gıda seçimi, hava durumu, mevsimler, günün saati, iş veya duygusal stres yükü, dinlenme ve uyku düzeni gibi faktörler Dosha dengesini etkileyebilir.
Bu etkenlerden birindeki olası bir şiddetlenme, bağıntılı Dosha enerjisinin dengeden çıkarak alevlenmesine ve böylece bazı sağlık risklerinin oluşmasına yol açabilir.
Denge kaybına veya dalgalanmaya neden olan şiddetlenmeyi azaltmak için, “karşıtlıklar ilkesi” olarak bilinen basit ama güçlü bir yöntem uygulanır. Bitkiler, mineraller, yiyecek, içecek veya yaşam tarzı uygulamalarının sunduğu karşıt niteliklerden yararlanılarak, Dosha dengesi yönetilebilir bir konuma getirilebilir.
Isı ve terlemeyle ilgili tüm fizyolojik süreçleri yöneten Pitta Dosha, ateş ile su elementlerinin birleşiminden oluşmaktadır. Dolayısıyla esasen yağ dokusunun atık ürünü olan terin dışarı atılması ve termoregülasyon Pitta’nın görevidir.
Aşırı terleme, vücudunuzu kurutur, asidik bir koku oluşturur. Ter normalde toksin atmanın doğal yollarından biriyken, aşırı ve keskin kokulu terleme, aynı zamanda termal enerji olarak da bilinen Pitta’nın raydan çıktığını gösterir.
Yaz sıcağında olası bir Pitta alevlenmesiyle asidite yükselebilir ve dokulardaki ısı akışını kısıtlayabilir. Bu durum vücutta sıcak basması, ağız kokusu, geceleri terleme, testislerde, göğüslerde hassasiyet, egzama, gastrit, mide ve bağırsak ülserleri, kan şekeri düşmesi, sabırsızlık, mükemmeliyetçi veya sinirli olma eğiliminde artış şeklinde kendini gösterir.
Bu sorunlardan biri veya daha fazlası varsa, Ayurveda’nın bazı önerileri olabilir:
• Çiğ soğan, çiğ sarımsak, kafein, nikotin, kuru yemişler, kızartmalar, acı, ekşi, tuzlu, bol baharatlı ve mayalı yiyecekler ile alkollü içecekleri azaltmamızda yarar var.
• Biberler ısıtıcı olduğundan yaz soframıza acı, ekşi, tuzlu yerine; tatlı, bitter ve buruk tatlar gibi daha çok ferahlatıcı, serinletici yiyecekler ekleyelim.
Örneğin; kişniş, nane, anason, rezene tohumu, salatalık, misket limon (lime-limon yerine), Hindistan cevizi, ada çayı, meyan kökü çayı ve yeşil salata.
• Öğlen yemeği ana öğün olsun, öğün atlamayalım, yalnızca mevsimlik sebze ve meyveleri yiyelim, buzlu-soğuk içeceklerden uzak duralım, akşamları hafif şeyler yiyelim (et yemeyelim), saat 20:00’den sonra hiç ama hiçbir şey atıştırmayalım.
• Yaz aylarında ölçülü egzersiz yapalım, şapkasız dışarı çıkmayalım, doğrudan güneşte kalmayalım, Hindistan cevizi yağı ile vücudumuza masaj yapalım.
Öğrenilmiş yanılgılar yüzünden iç sesimizin hastalık risklerine karşı uyarılarını algılayamayabilir, özgün doğamızla çelişen düşünce ve eylemler içinde olabiliriz. Ayurveda, genlerle gelen doğal savunma sistemi sayesinde, bozulan sağlık dengelerini yeniden kurma gücümüz bulunduğunu savunur.
Bunun için bizden beklenen; beslenme ve yaşam biçimimizle ilgili farkındalık geliştirmek ve alışkanlıklarımızda değişiklik yapma cesaretini ortaya koyabilmektir.
halilocakli@yahoo.com