Almanya Cumhurbaşkanı Frank Walter Steinmeier resmi ziyaret için 22 Nisan’da (dün) Türkiye’ye geldi.
Frank-Walter Steinmeier’in Almanya Cumhurbaşkanı sıfatı ile Türkiye’ye ilk resmi ziyareti. Türkiye ile Almanya arasındaki diplomatik ilişkilerin 100. yıldönümü nedeniyle gerçekleştiriliyor ziyaret.
Söz Almanya’dan açılmışken…
“İş Dünyası” ve “Diplomat” adlı dergilerde geçenlerde benimle yapılan bir söyleşide Başkonsolos iken Badkreuznach Parkhotel’de açılışını yaptığımız Atatürk Salonu’ndan da söz etmiştim. Söyleyişi okuyan başta komşum Didem Hanım bazı dostlarım Atatürk Salonu’nu ilk kez duyduklarını ifade ile bilgi istediler. Türkiye’de pek bilinmeyen bu salonun öyküsünü sizlerle paylaşmak istedim.
Almanya’ya Türk iş gücü göçü 1960’larda başlamış ama Türk-Alman ilişkileri uzun bir tarihi geçmişe dayanır. İki ülke arasındaki siyasi ilişkiler XIX. yüzyıldan itibaren giderek askeri ve teknik iş birliğine dönüştü. Türk-Alman dostluğuna ve iş birliğine büyük önem veren Alman İmparatoru II. Wilhelm 1889, 1898 ve 1917 tarihlerinde üç kez İstanbul’u ziyaret etti. II. Wilhelm 15 Ekim 1917’de gerçekleştirdiği üçüncü ziyaretinden sonra, I. Dünya Savaşı’ndaki Alman savaş cephelerini ziyaret etmek üzere Sultan Reşat’ı Berlin’e davet etti. 73 yaşında olan Sultan Reşat rahatsız olduğundan, yerine kendisini temsilen Veliaht Mehmet Vahdeddin’i gönderdi.
Aralık 1917’de Almanya’ya gelen heyette orduyu temsilen Mustafa Kemal Paşa (Atatürk) da yer aldı. Türk heyeti ziyaretin ilk durağı olarak o tarihte Bad Kreuznach’ta Alman Genel Karargâhı olan bugünkü Parkhotel Kurhaus’da kalarak İmparator II. Wilhelm ile görüşmelerde bulundu. Bu görüşmelerde, Alman subaylar Çanakkale savaşından başarılarını duydukları Mustafa Kemal Paşa’ya büyük ilgi gösterdiler.
Mainz’da Başkonsolos olduğum tarihlerde (1973-1997) bir derneğimizin düzenlediği bir kültürel etkinliğe katılmak üzere Almanya’nın şifalı sularıyla ve kaplıcalarıyla ünlü, ormanlar arasındaki Bad Krauznach’a yaptığım bir seyahatte şoförüm Hasan Zor, “Atatürk 1917’de Prens Vahdeddin ile birlikte Almanya’ya gelmiş. Bad Kreuznach’ta o tarihlerde karargâh binası olarak kullanılan Steigenber Oteli’nde kalmışlar” diyerek, bu geziyi birkaç yıl önce Cumhuriyet gazetesinde yayınlanan bir araştırmada okuduğundan söz ettiğinde ilk tepkim “gidip o oteli bir görelim” olmuştu.
Hasan, sözlerine devamla, “De Gaulle ile Adenauer de 1958’de bu otelde bir görüşme yapmışlar. Bu buluşmanın anısına otelin bahçesine bir plaket konulmuş” deyince, “Madem onlar adına otele plaket konulmuş, biz de Atatürk’ün ziyareti anısına bir plaket konulmasını önerelim ” demiştim.
Başkonsolosluğa döndükten sonra bu düşüncemi gerçekleştirmek üzere çalışmalara başladım. Araştırmacı Dr. Mehmet Önder’in Atatürk’ün Almanya gezisine ilişkin kitabını (*) da okuduktan sonra bu fikrimi mutlaka gerçekleştirmek arzusuyla, öneriyi Bad Kreuznach Belediye Başkanı Ebbeke ve otelin Hırvat kökenli sahibi Gojko Loncar ile görüşmelerde bulundum. Ebbeke, ilk görüşmemde önerimi dikkat çekici bulduğunu ifade ile söz konusu ziyaretle ilgili kendi kaynaklarında araştırmalarda bulunacağını söyledi. Bir süre sonra tekrar görüştüğüm Belediye Başkanı, araştırmaları sırasında, Mustafa Kemal Paşa dahil Türk heyetinin 1917’de Bad Kreuznach ziyaretleri sırasında şehre gelen önemli şahsiyetlerin imzaladığı şehrin “Demir Defteri”ni de imzaladıklarını saptadığını belirtti.
Ebbeke’yle görüşmemi takiben görüştüğüm otelin Hırvat kökenli yeni sahibi Gojko Loncar, Atatürk’e büyük hayranlık duyduğunu ve Parkhotel’de Atatürk’ün gezisi anısına yapılacak her türlü düzenlemeye açık olduğunu ifade etti.
Müteakiben Belediye Başkanı ve Loncar ile bir toplantı yaparak otelde gerçekleştirilecek düzenlemeleri saptadık. Bu çerçevede; tarihi otelin en görkemli salonlarından biri olan “Sempati Salonu”nun adının “Atatürk Salonu” olarak değiştirilmesini ve salonun duvarlarına Türk-Alman tarihi ilişkileri ile Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş yıllarına ait fotoğrafların asılmasını, salona koyulacak iki vitrine ise tarihi belge ve kitapların konulmasını kararlaştırdık. Ayrıca, Atatürk’ün bu ziyaretinin anısına otelin girişine bir yazıt konulması konusunda da mutabık kaldık.
Toplantıda ayrıca, Atatürk Salonu ile Yazıtı’nın açılışının, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılış tarihi ve Atatürk’ün çocuklara armağan ettiği Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı olan 23 Nisan 1997 tarihine denk getirilmesini ve otelde bir Türk haftası ile Atatürk sempozyumu düzenlenmesini kararlaştırdık.
Toplantıdan sonra, bir basın toplantısı düzenleyerek Otel’de Atatürk anısına yapılması öngörülen bu düzenlemeler hakkında açıklamada bulunduk. Basın toplantısında, Belediye Başkanı, 1917’deki ziyaret sırasında Mustafa Kemal (Atatürk) dahil olmak üzere Türk heyet üyelerinin imzalarının bulunduğu, şehrin ”Demir Defteri” de basın mensuplarına gösterdi. Türk ve yerel Alman basınında bu açıklamalar, “Ata’nın anıları canlandırılıyor” (Hürriyet), “Dostluğa Mustafa Kemal’in İmzası” (Milliyet), “Atatürk’ün Hatırasına Almanlar da Sahip Çıktı” (Sabah), “80. Yıl Hatırası” (Türkiye), “Türkiye Cumhuriyetinin Kurucusu 1917 yılında Şehrin Şeref Defterini İmzaladı” (Öffentlichcr Anzeiger), “Türklerin Atasının Anısına Salon” (Allgemeine Zeitung) gibi başlıklarla yer aldı.
Bu tarihten sonra salonun ve yazıtın öngörülen tarihte açılabilmesi için yoğun bir çalışma başlattık. Atatürk hayranı değerli dostlarım iç mimar Barbel Mietzschke ve tasarımcı Galip Yılmabaşar’ın katkılarıyla, Atatürk Salonu’nun hazırlanmasında titiz bir çalışma gerçekleştirdik.
Bu arada, T. C. Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri Orgeneral İlhan Kılıç ile Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Çevik Bir’in, ABD’ye yaptıkları bir ziyaretten Türkiye’ye dönüşleri sırasında Bad Kreuznach’a uğrayarak T.C. Bonn Büyükelçisi Volkan Vural ile birlikte Park Hotel Kurhaus’da incelemelerde bulunmaları ve projemizi takdirle karşılayarak, destek vermeleri çalışmalarımıza güç verdi.
Yoğun hazırlıklar sonucunda Alman ve Türk arşivlerinden temin edilen belgelerin örnekleri ile fotoğrafları, Atatürk’ün yaşam ve devrimlerini, Türkiye Cumhuriyeti’nin doğuşunu ve Türk-Alman dostluğunun tarihini anlatan bir kompozisyon içinde düzenleyerek, Atatürk Salonu’nu hazırladık. Salona astığımız Atatürk maskının altına, altın harflerle yazılı Almanca ve Türkçe Atatürk’ün “Yurtta Sulh Cihanda Sulh” vecizesini koyduk. Otelin girişine konulan yazıtın hazırlanmasına özel bir titizlik gösterdik.
Atatürk’ün maskının da yer aldığı yazıta, “Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk (1881-1938) o tarihte Almanya’nın Genel Karargâh binası olan bu otelde 19-20 ARALIK 1917 tarihinde kalmışlardır. 23 NİSAN 1997” ibaresi altın harflerle Almanca ve Türkçe yazıldı.
Bad Kreuznach Parkhotel Atatürk Salonu ve Yazıtı’nın açılışı 23 Nisan 1997 tarihinde, bini aşkın Türk ve Alman seçkin bir davetli topluluğunun katıldığı görkemli bir törenle yapıldı. T. C. Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri Orgeneral İlhan Kılıç da beraberinde bir heyetle törende hazır bulundu. Tören mekânının, T. C. Kültür Bakanlığı’nca gönderilen Atatürk fotoğraflarıyla donatılması, törenin görkemini daha da arttırdı.
Törende otel sahibesi Monika Loncar ve tarafımdan yapılan konuşmalardan sonra, Belediye Başkanı Rolf Ebbeke, Rheinland Pfalz Eyaleti İçişleri Bakanı Walter Zuber ve T.C. Bonn Büyükelçisi Volkan Vural söz aldılar.
Bu konuşmaları takiben Bad Sobernheim Türk Öğrenciler Korosu, Atatürk ve Türkiye konulu şarkılar seslendirdi. Koro, “Orada bir ülke var uzakta, gitmesek de görmesek de O ülke bizim ülkemizdir” adlı özlem dolu şarkılarıyla davetlilere duygulu anlar yaşattı. Mainz Türk Kültür ve Sanat Grubu’nun Türkiye’nin Gaziantep yöresine özgü oyunları ile Bad Kreuznach Caz Dans Grubu’nun modern danslarla süslü ilginç sunuşu ise törene ayrı bir renk kattı.
Müteakiben, Atatürk Yazıtı’nın açılışı T. C. Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri Orgeneral İlhan Kılıç ve Rheinland-Pfalz Eyaleti İçişleri Bakanı Walter Zuber, Atatürk Salonu’nun açılışı ise T.C. Bonn Büyükelçisi Volkan Vural, İçişleri Bakanı Walter Zuber ve Belediye Başkanı Rolf Ebbeke tarafından yapıldı.
Atatürk Salonu ve Yazıtı’nın açılış töreni, Türk ve Alman basınında geniş bir yankı buldu. “Bad Kreuznach’ta Muhteşem Açılış” (Hürriyet), ”Bad Kreııznach’da Tarihi Gün” (Milliyet), “Almanlardan Atatürk’e Saygı” (Sabah), “Bad Kreuznach’da Anlamlı Açılış” (Türkiye), “Türk Ulusunun Gözleri Kurhaus’a Çevrilmişti. Atatürk Ziyaretinin 8O.Yıl Açılış Törenine Büyük İlgi Vardı.” (Offentlicher Anzeige), “Atatürk Salonu Çocuklara Armağan Edildi” (Allgemeine Zeitung) gibi başlıklarla yayınlanan haberler, etkinliğin Türk ve Alman kamuoyundan gördüğü ilginin daha da artmasını sağladı.
Atatürk Salonu ve Yazıtı’nın açılışı vesilesiyle, 21-27 Nisan 1997 tarihleri arasında Bad Kreuznach Parkhotel Kurhaus’da bir Türk Haftası da gerçekleştirildi. Bölgede yerleşik Türk sanatçıları, firmaları ve derneklerinin katıldığı hafta, ziyaretçilerin büyük ilgisini topladı.
Türk Haftası, Atatürk Sempozyumu ile sona erdi. Almanya Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Başkanı Dursun Atılgan’ın yönettiği sempozyumda Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ahmet Mumcu’nun, “Almanya Gezisinin Atatürk Üzerindeki Etkileri”, yazar Dr. Dietrich Gronau’nun “Alman Yazarlarının Eserlerinde Atatürk ve Genç Türkiye Cumhuriyeti”, gazeteci ve yazar Dr. Yüksel Pazarkaya’nın “Türkiye Cumhuriyeti’nin Temeli Kültürdür” “Atatürk’ün Kültür Kavramı”, Deutsche Welle Redaktörü Dietrich Schlegel’in ise “Weimar Cumhuriyeti Dönemi Basınında Türkiye” konulu tebliğleri beş yüzü aşkın davetli tarafından ilgiyle izlendi.
Bütün bu etkinlikler kamuoyunda büyük ilgi, beğeni ve takdirle karşılandı ve örnek bir dostluk girişimi olarak nitelendirildi. Her iki ülkenin önde gelen şahsiyetleri de konuya yakın ilgi gösterdiler. Federal Dışişleri Bakanı ve FDP lideri Klaus Kinkel, o tarihlerde Bad Kreuznach’ta katıldığı bir toplantıda, Atatürk anısına gerçekleştirilen bu düzenlemelerden övgü ile söz etti. Kinkel, bu tür girişimlerin ikili ilişkilere karşılıklı devlet ziyaretleri gibi katkıda bulunduğuna inandığını ifadeyle, bu etkinliği Türk-Alman ilişkilerinde atılan olumlu bir adım olarak nitelendirdi.
Bugün Parkhotel Kurhaus’un Almanya’daki Türklerin büyük ilgi gösterdikleri, Türk kuruluşlarının çeşitli sosyal ve kültürel etkinlikler düzenledikleri bir mekana, adeta bir Atatürk Kültür Merkezi haline dönüştüğü görülmektedir. Atatürk Salonu’nu gezenler sergilenen tarihi fotoğraf ve belgeleri büyük beğeni ile izlemekteler. Otelin ana girişine konulan Atatürk Yazıtı’nın, ziyaretçilerin önünde fotoğraf çektirdikleri özel bir yer haline geldiği gözlenmektedir.
O yıllardaki Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Uluç Gürkan ve Türkiye Cumhuriyeti Kültür Bakanı İstemihan Talay salonu ziyaret edenler arasındaydı. TBMM Başkan Vekili Uluç Gürkan’ın salonu ziyaret ettikten sonraki “kendimi Anıtkabir’i ziyaret ediyormuş gibi hissettim” şeklindeki sözleri Türklerin duygularına tercüman niteliğindeydi.
Dünyaca tanınmış sanatçılar Zülfü Livaneli ile Maria Farantouri de 9 Mayıs 1997 tarihinde Parkhotel Kurhaus’u ziyaret ederek barış ve dostluk mesajlarını bir kez de Atatürk Salonu’ndan duyurmuşlardı. Farantouri, o günkü duygularını Özel Deftere yazdığı “Şarkılarımı Türk-Yunan dostluğunun kurucuları Atatürk ve Venizelos’a adıyorum.” cümlesi ile dile getirmişti. Zülfü Livaneli Türkiye’ye dönüşünde Milliyet’teki köşesinde kaleme aldığı 18 Mayıs 1997 tarihli “Park Otel’de Atatürk Salonu” başlıklı yazısında salon ile ilgili izlenimlerini, bu çalışmamız hakkında övücü ifadelerle aktardıktan sonra “Bu salonun hiç de dar milliyetçilik kalıpları içinde düşünülmediğini, tarihe tanıklık eden bir kültür ortamı içinde bulunduğumuzu düşündüm ve sevinç duydum” demişti. Livaneli’nin yazısının son bölümü şöyleydi:
“Gürsel Demirok’a bu ilginç otele Türkiye’den turistlerin gidip gelmediğini sordum, yanıt ne yazık ki olumsuzdu. Gürsel Demirok bu salonu ve oteli Türkiye’ye yeterince tanıtamadıklarını düşünüyordu.
Oysa otel Türkiye’den gidecek turistler için olağanüstü bir kültür merkezi olmasının yanı sıra bu derece Cermen kültürüne gömülmüş bir oteldeki Atatürk salonuyla karşılaşma sürprizlerini ve genç Mustafa Kemal’le aynı otelde aynı binada birkaç gün geçirme olanağını sağlayacak ilginç bir deney olabilirdi.
19 Mayıs arifesinde bu Pazar günü size bu oteli ve hepimize onur veren Atatürk salonunu tanıtmak istedim.”
Salonu gerçekten Türkiye’de yeterince tanıtamamıştık ama Almanya’daki Türkler ve görev bölgemizdeki Almanlar tanıyorlardı.
Salonu ziyaret eden Juliette Möhring isimli genç bir Alman bayanın “Özel Deftere” yazdığı şu ifadeler Atatürk ve Türkiye hakkında daha önce yeterince bilgi sahibi olmayan bir Alman’ın duygu ve düşüncelerini göstermesi bakımından dikkat çekicidir:
“Hayatımda hiçbir resim beni, dünyada ilk kez oy hakkı kazanan kadınlar olan Türk kadınlarının seçmen sandığı önündeki resmi kadar etkilemedi. Umarım Alman mentalitesi bu tarihi olayı örnek alır ve ben de Türk kadınlarından bir şeyler öğrenebilirim.”
Gerek görev bölgemizdeki Almanlar gerek Almanya’daki Türkler arasında bu denli ilgi uyandıran bu çalışmamızı geniş kitlelere duyurmak amacıyla “Atatürk, Modern Türkiye’nin Kurucusu Almanya’da” (**) adlı bir kitap hazırladım. Türkçe ve Almanca hazırlanan kitapta, Atatürk Salonu’nda yansıtıldığı gibi bir taraftan Atatürk’ün yaşam ve devrimleri diğer taraftan Atatürk’ün Almanya gezisi dahil, Türk-Alman ilişkilerinin tarihçesi tarihi belge ve fotoğraflarla anlatılmakta. Ayrıca, salonun açılış töreninde yapılan konuşmalara ve Atatürk Sempozyumunda sunulan tebliğlere fotoğraflarla yer verilmekte.
Badkreuznach Parkhotel, hedeflediğim üzere zaman içinde insanlarımızın büyük ilgi gösterdikleri ve çeşitli etkinlikler düzenledikleri ve Atatürk’e olan sevgi, saygı ve özlemlerini dile getirdikleri bir mekana dönüştü.
İsviçre’nin Zürih kentinde Başkonsolos iken de (2000-2004) Başkonsolosluk binasının toplantı salonunu Parkhotel’dekine benzer bir düzenlemeyle “Atatürk Salonu”na dönüştürdük. Salonun açılışını bu kez 10 Kasım 2001’e denk getirdik. Törende yapılan konuşmalar ile Lozan Barış Antlaşması’nın imzalanmasının 80. yıl dönümü vesilesiyle Atatürk Salonu’nda düzenlediğimiz panelde yapılan konuşmaların yer aldığı “Atatürk, T.C. Başkonsolosluğu Atatürk Salonu” başlıklı kitabı hazırladım. Amacım yurt dışındaki insanlarımızın, özellikle gençlerimizin, çocuklarımızın Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihi ile Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk hakkında bilgi sahibi olmalarına yardımcı olmaktı.
(*) Mehmet Önder, Atatürk’ün Almanya ve Avusturya Gezileri , Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 1995
(*) Atatürk, Modern Türkiye’nin Kurucusu Almanya’da, Ekim 1998, Almanya