Yakın tarihinde sık sık sert iniş ve çıkışlara sahne olan Türkiye ile İsrail arasındaki siyasi ilişkiler, AB ve ABD’nin terör örgütleri listesinde yer alan Hamas’ın İsrail’e saldırısıyla başlayan Gazze Savaşı ile tarihi bir hasar aldı.
Uzun yıllar boyunca siyasi tavırlardan görece bağımsız biçimde sürdürülen ticari ilişkiler de şimdi ciddi zarar görme tehlikesiyle karşı karşıya.
Türkiye Ticaret Bakanlığı tarafından Salı günü yapılan açıklamada, Gazze’de derhal ateşkes sağlanana ve bölgeye insani yardım akışına izin verilene kadar İsrail’e ihracatın kısıtlanacağı duyuruldu. 9 Nisan’dan itibaren geçerli olacağı belirtilen kısıtlamanın ilk aşamada 54 ürünü kapsadığı açıklanırken, söz konusu ürünlerin inşaat malzemeleri, kimya, demir-çelik ve uçak yakıtını da kapsadığı kaydedildi.
Kısıtlamanın arka planını ve nasıl uygulanacağını, iki ülkenin ekonomisini nasıl etkileyebileceğini ve Türkiye-İsrail ticari ilişkilerinin ana hatlarını altı soruda derledik.
Ekonomik ilişkilerin temelinde ne var?
Türkiye-İsrail ekonomik ilişkilerinin temelinde, bugüne kadar, siyasi tutumlardan bağımsız bir ekonomik iş birliğinin yattığı söylenebilir.
Türkiye-İsrail Serbest Ticaret Anlaşması 1997 yılından bu yana yürürlükte. Anlaşma kapsamında, Türkiye ile İsrail arasındaki sanayi ürünleri ticareti, 1 Ocak 2000 tarihinden bu yana gümrük vergisinden muaf olarak gerçekleştiriliyor. Buna ek olarak, anlaşma kapsamında taraflar, birbirlerine tarım ürünleri bakımından tarife kotası çerçevesinde veya miktar sınırlaması olmaksızın vergi indirimi/muafiyeti sağlıyor.
Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin (TİM) 2022’de yayınladığı İsrail raporunda, Türkiye-İsrail ticari ilişkilerinin özel yapısı şu sözlerle betimleniyor: “İkili ilişkilerdeki en sorunsuz alan olan dış ticaret, yakınlaşmanın zeminini oluşturabilir. Zira Türkiye ve İsrail’in dış ticareti konjonktürel politik kaygıların ötesinde istikrarlı bir yapıya sahiptir.”
Türkiye İsrail’e ihracatı kısıtlama kararını neden aldı?
Çalışmalarını İsrail’deki Ben Gurion Enstitüsü ve Yunanistan merkezli dış politika düşünce kuruluşu ELIAMEP’te sürdüren Gabriel Haritos, Türk hükümetinin söz konusu kararı iç politika kaygıları nedeniyle aldığı görüşünde. Gelişmeleri DW Türkçe için değerlendiren Haritos, “Erdoğan, iç politikada İslamcı ve Filistin yanlısı profilini vurgulayarak, kamuoyunun dikkatini seçim sonuçlarından uzaklaştırmaya çalışıyor” diyor.
Türkiye’nin attığı adımı “siyasi bir taktik” olarak nitelendiren Haritos, “Eğer Erdoğan İsrail ekonomisine ciddi zararlar vermek isteseydi, Türk hükümeti bu kararı beş ay önce, İsrail’in Gazze’deki askerî harekâtından günler sonra almış olurdu. Kaldı ki böyle bir adım aynı zamanda çok sayıda Türk girişimci ve yatırımcıya da zarar verirdi” değerlendirmesini yapıyor.
İktisat profesörü ve eski siyasetçi Oğuz Oyan da Haritos ile benzer görüşte. DW Türkçe’ye yaptığı açıklamada Ankara’nın kısıtlama kararını vermeye “mecbur kaldığı” görüşünü savunan Oyan, “İktidar, İsrail ile ticari ilişkileri nedeniyle seçimlerde ciddi anlamda sıkıştı. Son bir darbe de seçime üç gün kala Yeniden Refah Partisi’nden (YRP) geldi. Şah-matlık bir hamle ile ‘İsrail ile ilişkileri kes, adayımı çekiyorum’ dedi. Bu, bence siyasi olarak müthiş bir hamleydi ve seçmen dalgalanması bakımından etkili oldu” ifadelerini kullanıyor.
Hükümetin hamlesinin “itiraf” niteliğinde olduğunu savunan Oyan, “Sahne önünde İsrail’in işlediği savaş suçları hakkında konuşmalarına rağmen, aslında ticari açıdan bir kısıtlama yoktu, tam tersine artarak gidiyordu” tespitini yapıyor.
İsrail’e ihracatı kısıtlama kararı uygulamada nasıl işler?
“İsrail’in tepkisini çok yüksek tutmaması için muhtemelen göstermelik şeyler yapacaklardır. Bugünkü iktidarın pozisyonu, İsrail ile hem siyasi hem ticari ilişkileri geliştirmek üzerine kurulu. Bunu ABD temaslarında da görüyoruz” değerlendirmesini yapan Oyan sözlerini şöyle sürdürüyor: “Erdoğan, ABD’de planlanan Biden görüşmesi arifesinde Yahudi lobisini karşısına almak istemez. Dolayısıyla bu, iç kamuoyunu teskine yönelik bir hamle gibi gözüküyor.”
Oyan, “Türkiye ekonomik olarak çok sıkıştı. Dış kaynağı çok sıkışık durumda. Bu nedenle de finans çevrelerini karşılarına almamak için bunu yumuşak atlatacaklardır” diyor.
Haritos’a göre ise, yeni kuralların baypas edilmesi mümkün:
“Türk devletinin özel sektörü İsrailli ortaklarıyla iş yapmamaya ikna edip edemeyeceği veya zorlayıp zorlayamayacağı belirsiz. Ancak bu mümkün olsa dahi, Türk ürünleri, İsrail’e, Türk şirketlerinin diğer ülkelerde bulunan kardeş şirketleri üzerinden ihraç edilmeye devam edilebilir. Örneğin Türkiye’ye yakından bağlı, İsrail’e de dost olan Azerbaycan gibi.”
İhracat kısıtlaması İsrail’i nasıl etkiler?
Dünya Bankası 2021 verilerine göre, Türkiye, İsrail’in en önemli yedinci ihracat ortağı konumunda. Ekonomik faaliyetlere dair analizler yapan bir platform olan Observatory of Economic Complexity verilerine göre ise 2021 yılında İsrail’in en çok ithalat yaptığı ülkeler sıralamasında Türkiye dördüncü sırada bulunuyor.
İsrail Merkez Bankası tarafından yayımlanan Ağustos 2023 tarihli bir raporda, “Türkiye, İsrail’in bölgedeki en önemli ihracat ortağıdır” değerlendirmesine yer veriliyor. Aynı raporda yer alan verilere göre, 2021–2022 yıllarında, İsrail’in Türkiye’den yaptığı ithalatın hacmi, 2019’a göre yaklaşık iki katına çıkarak 5,7 milyar dolara yükseldi. 2020-2022 arasında ise İsrail’in Türkiye’ye yaptığı ihracat, yüzde 37 artış gösterdi.
Türkiye ile ticari ilişkilerin İsrail için önem taşıdığına dikkat çeken iktisatçı Oğuz Oyan, “Türkiye, genellikle İsrail’le ticaretinde ticaret fazlası veriyor. Dolayısıyla ilişkiler, her iki taraf açısından da hayati” değerlendirmesinde bulunuyor.
Oyan, Türkiye’nin İsrail ekonomisi için önemini de şu sözlerle açıklıyor:
“İsrail’in bölgedeki etkisi sınırlı ve Türkiye, İsrail’in talep ettiği ürünleri üreten ülke. Bu nedenlerle, İsrail bölgedeki Arap ülkeleriyle de ticaret yapıyor olmasına rağmen, Türkiye’nin ürün çeşitliliği onlarda yok. Öte yandan iki ülke arasındaki ticaret hacmi büyüyor. Bu, Türkiye’yi İsrail açısından en önemli ticari ortak haline getirmiyor ama Türkiye, İsrail için önemli bir ticari ortak olmayı sürdürüyor.”
Türkiye İsrail’e ne ihraç ediyor?
TİM verilerine göre, 2011-2020 yılları arasında, Türkiye İsrail’e, sırasıyla çelik, otomotiv endüstrisi ürünleri, kimyevi maddeler ve mamulleri, hazır giyim ve konfeksiyon, elektrik ve elektronik, çimento, cam, seramik ve toprak ürünleri, mobilya, kağıt ve orman ürünleri, hububat, bakliyat, yağlı tohumlar ve mamulleri, demir ve demir dışı metaller ve tekstil ve hammaddeleri ihraç etti.
Bu kapsamda İsrail, Türkiye’den 3 milyar 684 milyon dolar değerinde binek otomobil ve diğer türden motorlu taşıtın yanı sıra 2 milyar 737 milyon dolar değerinde ham petrol (petrol yağları ve bitümenli minerallerden elde edilen yağlar) de ithal etti. Öte yandan İsrail, savunma ve havacılık sanayii için, Türkiye’den 35 milyon dolar değerinde turbojet, turbopropeller ve diğer gaz türbinleri ithal etti. Mücevher ürünleri de Türkiye’nin İsrail’e ihraç ettiği ürünler arasında önemli bir yer tutuyor.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, İsrail, 2023 yılında, 5,4 milyar dolar ticaret hacmi ile Türkiye’nin ihracat listesinde 13’üncü sırada yer aldı.
Savaşın başlangıcından önceki Eylül ayında Türkiye, İsrail’e 499 milyon dolar değerinde ihracat yaptı. Bu rakam, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 17,9 seviyesinde bir düşüşe işaret ediyor.
Savaşın başladığı Ekim ayında İsrail’e yapılan ihracat, bir önceki aya göre ciddi bir düşüş göstererek 347 milyon dolar seviyesine geriledi. Bu rakam, bir önceki yılın aynı ayına göre ise yüzde 28,9’luk bir düşüşe tekabül ediyor.
İhracat, Kasım ayında ise 319 milyon dolar seviyesine geriledi ve bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 43,8’lik bir düşüş göstermiş oldu.
2024 yılının ilk çeyreğinde, Türkiye’nin İsrail’e ihracatının toplam ihracatı içerisindeki payı yüzde 2,06 olarak kaydedildi. Aynı çeyrekte Türkiye’nin İsrail’e ihracatının, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 21,6 oranında azalması dikkat çekiyor.
İsrail’in olası kısıtlama kararı Türkiye’yi nasıl etkiler?
İsrail hükümeti, Türkiye’nin açıkladığı kararın hemen ardından, misilleme tehdidinde bulundu. İsrail Dışişleri Bakanı İsrael Katz, Erdoğan’ın “Hamas’ı desteklemek için Türkiye halkının ekonomik çıkarlarını bir kez daha feda ettiğini” savundu. Katz, “İsrail’in Türkiye’nin ihracatını engelleyeceği ürünler için yeni bir liste hazırlanması talimatını verdim ve ayrıca ABD’de hükümet ve kuruluşlarla temasa geçilmesini, Türkiye’deki yatırımların durdurulmasını ve Türkiye’den ürün ithalatının engellenmesini Amerika’daki dostlarımızdan talep ettim” diye konuştu.
İsrail’in ABD’li müttefikleri ile Türkiye karşıtı giriştiği bir lobi faaliyetinde başarılı olması halinde, Türkiye’nin söz konusu gerilimden alacağı hasar pekişebilir.
Ancak Türkiye’nin, kararını uygulama aşamasında ihtiyatlı davranacağını öngören Oyan, İsrail’in tepkisinin de bu doğrultuda “ılımlı” seyredeceği öngörüsünde bulunuyor. Oyan, “İsrail misillemeyi sever ve buna tepki verir muhtemelen. Ama eğer Ankara ‘Bu işi büyütmek istemiyoruz’ biçiminde mesajlar gönderirse, İsrail de düşük tonda tepki verir” diye konuşuyor.
(Burak Ünveren-Pelin Ünker, DW Türkçe)
İlgili haber:
https://medyagunlugu.com/cok-az-cok-gec/