Zamanda ve mekânda ben olmak diye bir sorunsalı var, yoksa da olmalı bütün okumuşların.
Okumuş dediğim en azından ortaokul mezunu olmak ama daha çok da yüksek okul (ne demekse artık) yüksek okul/üniversite mezunu olmak.
İlk ve yakıcı soru şu:
Ben kimdir ve ne yapar, ne eyler, ne düşünür?
Ne okumuştur ders kitapları dışında?
Evet ders kitapları dışında ne okunmuş olduğu çok ciddi bir sorunsaldır.
Çok ciddidir çünkü elhamdülillah Müslüman olanların büyük çoğunluğu Kuran ve solcu olanların da en az yüzde sekseni Das Kapital okumamıştır.
Kimlik üzerine siyaset yaptığını zan ve ilan edenlerin de halklar/milletler tarihi üzerine kaç kitap hatta kaç broşür/makale okudukları da meçhul değildir, ya birdir ya iki.
“Zamanda ben olmak nedir” diye sorsam kendime apışıp kalmam insanlığın bir ayağı uzayı gezegenleri komşu kapısı yapmış ve diğer ayağı da açlıktan ve susuzluktan binlerce, yüz binlerce ölen/ölmekte olan bir zamanın insanlarıyız.
O halde zaman çağ ne çağıdır?
Uzay çağı da denmiştir, bilişim çağı da.
İyi de uzay diye geceleri yıldızlara bakmaktan öteye gidemeyen Afrika’dakiler, Asya’dakiler, Güney Amerika’dakiler, Eskimolar ve Polonyalı musluk tamircileri ile ABD’deki Harlem yoksulları hangi uzayın kimleri?
Bilişim çağı desek, Afrika’da su bulmayı bilmeyenlere hangi bilişim teknolojisinden ahkâm keseceğiz.
Acil ve hayati sorun insanın insan olması/olabilmesi yani ben olması.
Hayır, bir canlı türünden söz ediyor değilim, kendini diğer bütün canlı türlerinden ayıran akla, vicdana, merhamete, şefkate, sevgiye, vefaya, dostluğa, dayanışmaya ve benzeri erdemlere sahip olmaktan, geliştirmekten söz ediyorum.
Dindarın biri ya da bir din büyüğü/ulusu “komşusu açken tok yatan/yatabilen bizden değildir” demiş ya, işte o bağlamda hacca gitmek, hacı olmak ve fakat Gazze’ye seyirci kalmak dünyanın diğer ülkelerindeki yoksulluk için acı hissetmemek insanı ben yapar mı?
Zamanda ve mekanda ben olmak sorunsalı acılarını ve sevinçlerini bütün halkların içinde hissedebilmek ve dünyanın sorunlarını içselleştirmek ile başlar.
“Boş laflarla karın doymaz/yiyecek ekmek olmalıdır’’ demişti ya Bertold Brecht, sormak sorgulamak zamanındayız, hangi mekânda olursak olalım ekmek hani nerede?
Kimdir Afrikalı biz insansak? Kıbrıs Türklerinden bir şair, Orbay Deliceırmak ta 1960 yılında sormuştu:
“Adem beyaz Havva beyaz / Peki piç mi şu Afrikalı oğlancıkla kızcağız ’’
Bir tek insan aç bırakılıyorsa, insanlığımız eksiktir.