Irak’ın kuzeyinde teröre tekrar şehit verdik… Saldırılarda şehit olan kahraman askerlerimize Yüce Allah’tan rahmet, ailelerine, yakınlarına ve milletimize başsağlığı diliyorum. Evlatlarımızın ruhları şad, mekanları cennet olsun. Yaralanan askerlerimize acil şifalar diliyorum. Terörü milletçe şiddetle kınıyor, lanetliyoruz. Kuşkusuz teröristler hedeflerine ulaşamayacak..
Türkiye 40 yıla yakın bir süredir terörle mücadele etmekte. Bu süre içinde büyük kayıplar verdi. Terörün ülke ekonomisine maliyeti de yüksek oldu. Ancak PKK terör örgütü de hedefine ulaşamadı. Türk Silahlı Kuvvetleri ve güvenlik güçleri teröristle mücadelede bu süre içinde başarılı bir sınav verdi. Çok zor koşullarda sürdürülen mücadelede teröristler büyük ölçüde etkisizleştirildi. Bu çerçevede, Suriye ve Irak topraklarından ülkemize yönelen terör eylemlerini etkisiz hale getirmek amacıyla Birleşmiş Milletler yasasına dayanılarak sınır ötesinde karakollar oluşturuldu.
Devletimiz de terörle mücadele amacıyla siyasi, ekonomik, sosyal, kültürel vs. alanlarda önemli adımlar attı. Terörün beslendiği bataklığı kurutmaya yönelik tedbirler uygulamaya konuldu. Kamuda görev yaptığım yıllarda, devletimizin bu yönde izlenen politikalara ne denli önem verdiğine yakinen tanık oldum.
Ancak başarılı olamadığımız alanlar da gördüm. İç cephede kimi zaman yeterince güçlü olmadığımızı hissettim. Milli güvenliğimiz açısından beka meselesi olan terörle mücadelede, siyasi hesaplarla farklı yaklaşımlar sergilendiğini, tutumlar takınıldığını üzüntüyle izledim. Oysa zaman teröre karşı yekvücut olma zamanı. İç hesaplarla ayrışma zamanı değil.
Terörle mücadelede yeterince başarılı olunamayan bir başka alan da terörün beslendiği dış kaynakların kurutulması. Teröre lojistik destek, mali destek, silah desteği , istihbarat desteği vs. sağlayan dış kaynaklar, çeşitli yollarla bu desteklerini sürdürüyorlar. Terör örgütünün uyuşturucu ticareti, insan ticareti, silah ticareti vs. faaliyetlerine karşı da dış kaynakların yeterli işbirliği sağlanamıyor. Avrupa ülkelerinde görev yaptığım yıllarda, terör yandaşlarının bu ülkelerde nasıl cirit attıklarına, ülkemizin bölünmesine yönelik ne tür faaliyetlerde bulunduklarına yakinen tanık oldum. Bu tür faaliyetlerin önlenmesine yönelik girişimlerimiz, “ifade özgürlüğü”, “Toplantı özgürlüğü” gibi gerekçelerle pek dikkate alınmıyordu.
Türkiye’deki insan hakları konularına duyarlılık gösterip, ülkemize baskı yapmaya kalkışan Avrupalı siyasiler, nedense ülkelerindeki yabancı düşmanlığı, İslam düşmanlığı konusunda umursamaz bir tavır içindeydiler. Terörle mücadele bağlamındaki bazı uygulamaları eleştiren Avrupalı kimi siyasilerin terör örgütleri yandaşlarının ülkelerinde kuruluşlarımıza yönelik saldırılarında suskun kaldıkları görülmüştür.
Örneğin, PKK’nın Strasbourg’da Avrupa Konseyi binasının tam karşısında yıllardır sürekli “Öcalan’a özgürlük” afişleriyle ve bayraklarıyla donatılmış sürekli standı var. PKK’ya yardım ve yataklık edenler eylemlerine de göz yumuyorlar
Bu ülkelerin Türkiye’ye yönelik politikalarının temelinde bölgemize yönelik stratejik hesapları da yatıyor. Bölgenin stratejik konumu ve doğal kaynakları vs. öteden beri emperyal güçlerin iştahını kabartır. Öteden beri bölgenin siyasi sınırlarını kendi çıkarları doğrultusunda çizme arzusu içindedirler. Kendi çıkarlarını hizmet edecek maşaları bulma arayışı içindedirler. PKK terör örgütü, uzantıları ve yandaşları dış kaynakların amaçlarına hizmet edecek araçlardandır. Emperyal dış kaynakların temsilcileriyle, maşalar arasındaki temasları, ilişkileri izleyenler kirli pazarlığı, alışverişi yakinen görürler.
Bu itibarla son zamanlarda artan terör eylemlerinin zamanlaması, hedefleri üzerinde ciddiyetle durulmalıdır. Bölgemizde barış ve istikrarı tehdit eden gelişmeler cereyan etmekte. Bölge dışı kimi aktörler, bölgeye yönelik stratejik hedeflerini hayata geçirmek amacıyla sinsi planlar yapmakta, adımlar atmakta. Komşu bölge ülkelerinin toprak bütünlüğünü tehdit eden gelişmeler yaşanmakta.
Devletimiz, Irak’ın veya Suriye’nin kuzeyinde bir terör yapılanmasına izin vermeme kararında. Bölge dışı aktörlerin maşalarına karşı kararlı mücadelesini sürdürme kararında. Bu itibarla, milletçe uyanık olunmalı. Teyakkuz içinde olunmalı.
Unutulmamalıdır ki terörün arkasında toprak talebi var. Terörü yapanların istedikleri toprak. Hiçbir ülke ülkesinin toprak bütünlüğünün bozulmasına müsamaha gösteremez. Türkiye Cumhuriyeti’nin bölücülüğe ve teröre, teröristlere karşı yürüttüğü mücadeleyi bu çerçevede değerlendirmek gerekir.
Zaman ordumuzun, güvenlik güçlerimizin yanında olma zamanı. Onlarla omuz omuza olma zamanı. Zaman Devletin terörle mücadele bağlamında aldığı önlemleri yoğunlaştırma zamanı. İç cephede de birlik ve beraberliğimizin korunması zamanı. Siyasi aktörlerin iç hesaplaşmaları bir kenara bırakarak terörle mücadelede yekvücut olmaları zamanı.
Emperyal güçlerin bölgeye yönelik stratejik hedeflerine, hesaplarına karşı gerekli tedbirleri alma zamanı. Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığının, birlik ve beraberliğinin, toprak bütünlüğünün titizlikle koruma zamanı….
Fotoğraf: msb.gov.tr