Profesör Daniel Everett, Amazonlar’da konuşulan Piraha dili üzerine yürüttüğü araştırmalarla tanınan ve ilginç bir yaşam öyküsü olan Amerikalı bir dil bilimci.
Everett, dindar bir Hristiyan olan eşinin ailesinin misyonerlik etkinliklerine katılmak üzere 1977 yılında eşi ve üç çocuğuyla birlikte Brezilya’ya gitti. Bu seyahatin misyonerlik yanında kendisi için aynı zamanda dil bilimsel ve etnografik bir keşif gezisi olmasını umuyordu.
Amazon Yağmur Ormanları’na geldiğinde, yerlilerin dilsel ve kültürel davranışları üzerine odaklanma isteği ağır basmıştı. “Ancak misyoner merkezinin yöneticileri, dil bilimci olmasından yararlanarak Praha dilini öğrenmesini ve İncil’i bir an önce bu dile çevirmesini istiyorlardı.
Bu istek Everett’in bilimsel hedefleri ile ailesinin dini beklentileri arasında sıkışıp kalmasına yol açsa da, kendinden isteneni yapmaya karar verdi. Karmaşıklığı ve ilginçliği karşısında şaşkına döndüğü Piraha dilini ve kültürünü yerlilerin arasında yaşarken öğrenebileceğini düşündü.
Gerçekten de bir süre sonra Piraha dilini öğrendi ve hatta vaaz vermeye başladı. Ancak bir sorun vardı: İsa’yı daha önce hiç duymamış olan Amazon yerlileri onun anlattıklarını saçma buluyor, dinlemeyi reddediyorlardı. Bu sıkıntılı durum, aile ilişkilerine ve kişisel hedeflerine dengeli bir yaklaşım bulmasını giderek zorlaştırıyordu.
İlkel olarak nitelenen yerlilerin cennet, cehennem, günah ve bağışlanma gibi Hristiyanlık kavramları hakkında sorduğu sorulardan beklenmedik bir şekilde etkilendi. Hem Piraha halkının sorduğu sofistike teolojik sorular hem de onların yaşam sevinci karşısında hayrete düşmüştü. Bu insanlar ilkel bir yaşam sürmelerine ve son derecede az gelişmiş bir dile sahip olmalarına karşın, şimdiye kadar gördüğü en mutlu insanlardı.
Hristiyanlık öğretileri, yerli halk üzerinde etkili olmadı ve bu önermeler onlara çekici gelmedi. Everett, yerli kültürüne uyum sağladıkça kendi iç huzurunun arttığını fark etti. İlginç bir dönemeçle, yerli halkı Hristiyanlığa döndürmeye gitmişken bu süreçte kendisi onlardan etkilenerek inancını sorgulamaya, Hristiyanlıktan uzaklaşmaya başladı. Artık bir ateist olduğunu açıkladığında doğal olarak eşiyle ve diğer misyonerlerle arası bozuldu.
İlerleyen dönemde dil araştırmalarının ötesine geçmeye karar verdi. Piraha yerlilerinin yaşam biçimini anlamak için onlara daha yakın oldu ve bilgi birikimini artırdı. Dünyanın geri kalanından bu kadar farklı bir kültürle güçlü bağlar kurmak onu adeta çekiyordu. Bazı sorunlar yaşıyordu ancak gene de pes etmedi.
Bölgede geçirdiği sekiz yıl boyunca topluma uyum sağlama ve Piraha dilinin yapısını kapsamlı biçimde inceleme fırsatı buldu. Dilin kültürel bağlamdaki rolü ve bir iletişim aracı olarak nasıl kullanıldığı üzerine derinlemesine araştırmalar yaptı.
Everett’in amacı Piraha halkının dilini ayrıntılı olarak analiz etmek ve dil olgusunun böylesine farklı bir kültürde nasıl işlediğini belgelemekti. Amazonların ücra bir köşesinde edindiği deneyimlerini anlattığı “Uyuma, Yılanlar Var” ve “Amazon Ormanlarında Yaşam ve Dil” adlı kitapları onlarca farklı dilde yayımladı.
Bu eserler ve diğer yayınları, dil bilimde uzun süredir var olan varsayımlara meydan okumakta ve geleneksel kuramların yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini hissettirmiştir. Yazarın çalışmaları, dilin işleyişine ve evrimine farklı bir perspektiften bakmamızı sağlayan yeni içgörüler ve değerli veriler sağlamıştır.
Dilin, insanların çözmesi gereken sorunlara göre biçimlenen kültürel bir araç olduğunu vurgusu dil biliminde paradigma değişikliğine yol açtı. Bu gelişme bilim dünyasında Chomsky’nin “evrensel dil bilgisi teorisine” ciddi bir meydan okuma olarak algılandı. Sanırım Chomsky’nin bu meydan okumayı ciddiye almadığını, yanıt bile vermediğini söylememe gerek yok.
Bu bağlamda, Piraha diline ilişkin bulguları düşündürücüdür ve mevcut dil anlayışını sarsmıştır. Örneğin, bu dilde standartlı ses, anlam, söz dizimi, renk ve sayı sistemleri, pragmatik özellikler ve gramer kategorilerinin çok sınırlı ya da gelişmemiş olduğunu ve bunlardan dolayı klasik dil anlayışının dışında kaldığını savunmuştur.
Dilin yapısı ve evrimi konusunda getirdiği alternatif bakış açısı, geleneksel görüşlerden bir sapma olarak değerlendirilebilir. Ancak Everett’in bu argümanları dil bilim çevrelerinde büyük tartışmalara neden olmuş ve birçok eleştiriyi de beraberinde getirmiştir. Chomsky’nin yanı sıra başka dil bilimciler de eleştirilere katılmıştır.
Klasik dil anlayışına göre iletişim, tipik olarak anlam taşıyan sesler, sözcükler veya yazılı simgeler gibi tanınmış belirteçlerin düzenli kullanımı yoluyla gerçekleştirilen bir semboller sistemidir.
Everett klasik dil bilimdeki temel varsayımı “modası geçmiş” olarak değerlendirmiş, dilin yalnız sembolik bir boyutta gerçekleşmediğini veya sembollerin sınırlı bir rol oynadığını açıklamıştır. Sembollerin bulunmadığı bazı kültürlerde sosyal bağlam gibi başka dil biçimlerinin var olabileceğini ve bilgi iletmek için simgesel bir belirtecin gerekli olmayabileceğini savunmuştur.
Ona göre, gözlemlenebilir bağlamlı belirteçler iletişimde sanılandan daha önemli bir rol oynuyor olabilir. Örneğin, bir ayının doğada bıraktığı izler, o anda orada olmasa bile varlığının somut bir göstergesidir ve ayıdan korkan canlılar için kaygı vericidir.
Benzer olarak, köpeğin kulaklarını dikleştirmesi, birinin yaklaştığına ya da potansiyel bir tehlike olduğu yönünde somut bir gösterge sağlar. Ya da kırmızı trafik ışığı, herhangi bir işaret kullanmadan durmak gerektiğini doğrudan bildiren bir iletişim aracıdır. Kırmızı ışıkta durmakla bağlantılı öğrenme deneyimi, doğrudan belirteçlerin etkili bir iletişim aracı olabileceğini göstermektedir.
Piraha dili üzerine yaptığı analizler, bu dilin işlevsel olarak klasik dil modellerine uymadığını göstermiştir. Spesifik olarak, zaman kavramları üzerine yaptığı inceleme, geçmiş ve gelecek zaman kiplerinin neredeyse gelişmemiş olduğunu ortaya çıkarmıştır. Zaman kiplerinin sınırlı olmasına ve anlatılarda şimdiki zaman kipine başvurulmasına karşın, iletişimsel aktarımın bu dilde gerçekleşebileceğini göstermektedir.
Sonuç olarak, Daniel Everett’in araştırmaları dilin evrimi, kültürel bağlamdaki rolü ve iletişimde belirteçlerin kullanımına ilişkin çığır açıcı bilgiler sunmaktadır. Dilin çeşitliliği ve evrensel işleyişi için gerekli koşulların toplumdan topluma değişebileceğini savunan bu çalışmalar, dil bilim anlayışımızın genişlemesine katkıda bulunmaktadır.
Daniel Everett, şu anda ABD’de Bentley Üniversitesi’nde Bilişsel Bilimler Profesörü olarak çalışmaktadır.