Almanya’da dış görünüşün, polis kontrollerinde belirleyici rol oynadığını ortaya koyan kapsamlı bir araştırmanın sonuçları yayımlandı.
Uyum ve Göç Bilirkişi Konseyi’nin (SVR) bilimsel araştırmalar biriminin ülke çapında yaptırdığı temsili araştırmada ilk kez algılanan dış görünüşle polis kontrolleri arasındaki bağlantı incelendi. Araştırmaya göre “yabancı” olarak algılanan kişiler, kamusal alanlarda diğerlerine göre iki kat daha fazla polis kontrolüne takılıyor.
Araştırmayı yapan bilim insanları, eldeki veriler incelendiğinde söz konusu kişinin göçmen kökenli olmasından ziyade, ten rengi ya da başörtüsü gibi giyimdeki ayrıntıların belirleyici önem taşıdığına işaret etti.
Araştırma kapsamında yapılan ankete katılan ve “yabancı” görünümlü olduğunu kaydeden kişilerin yüzde 8,3’ü polis kontrolü yaşadığını belirtirken “beyaz” görünümlü kişilerde bu oran sadece yüzde 4,4 çıktı.
Araştırma kapsamında Kasım 2021-Temmuz 2022 döneminde 15 yaş üstündeki 15 bin 5 kişiyle anketler yapıldı. Katılımcıların yüzde 15,7’si, dış görünümünün “yabancı” olarak algılandığını beyan etti.
Araştırmanın yazarlarından Maximilian Müller, polis kontrollerinde dış görünümün yanı sıra cinsiyet ve yaşın da önemli rol oynadığına işaret etti. Buna göre dış görünüşünden bağımsız olarak, erkekler kadınlardan çok daha sık polis kontrolünden geçiyor. En fazla polis kontrolüne uğrayanlar ise 15-34 yaş arasındaki “yabancı” görünümlü erkekler. Bu grupta yüzde 18,4’lük kesim son 12 ay içinde polis kontrolü yaşadığını belirtirken aynı yaş grubu erkeklerde yabancı görünümlü olmayanlarda bu oran yüzde 11,9 oldu.
Müller, araştırma sonuçlarının, ırksal özelliklere göre fişleme anlamına gelen ve Batı ülkelerindeki polis uygulamalarıyla ilgili yıllardır tartışmalara yol açan “Racial Profiling” olgusunun Almanya’da da var olduğunu gösterdiğini kaydetti. Irksal fişleme ile ilgili polis kayıtlarında veri toplanmadığına işaret eden bilim insanları, bu nedenle araştırmanın konuyla ilgili önemli bir temel oluşturduğunu belirtti.
Araştırmanın yazarlarından Alex Wittlif de dış görünümle polis kontrolleri arasındaki bağlantının temsilî olarak ilk kez araştırıldığını belirterek, polis kontrollerinin sıklığının sadece ırksal görünümle bağlantılı olmadığını, yaşanılan semtlere göre dağılım, suç oranlarının yüksek olduğu bölgeler gibi etkili olabilecek diğer faktörlerin araştırmada yer almadığını kaydetti.
SVR araştırma birimi direktörü Dr. Jan Schneider, davranıştan bağımsız olarak sadece dış görünüme dayalı polis kontrollerinin ayrımcı muamele ve anayasadaki ayrımcılık yasağının ihlali anlamına geldiğini belirterek “Irka dayalı fişlemenin çok ciddi sonuçları olabilir. Bu hem kontrole tabi tutulanlar için hem de polisin eylemlerinin meşruiyeti ve kabul görürlüğü açısından önemli. Bu nedenle Federal Polis Kanunundaki yeni düzenlemeler çerçevesinde kontrol protokolünün uygulamaya geçirilmesi planını memnuniyetle karşılıyoruz” dedi.
İngiltere ve New York’ta yürürlükte olan uygulamayla, kişinin davranışlarından bağımsız olarak yapılan polis kontrolleri sistematik olarak belgeleniyor. Schneider, konuyla ilgili araştırmaların derinleştirilebilmesi için söz konusu belgelerin zorunlu hale getirilmesi ve belgede etnik kimlik kategorisinin bulunması gerektiğini belirtti.
Yasal düzenleme uyarınca polis tarafından sebepsiz yere kontrol edildiğini düşünen kişiler, polis memurlarından kontrol protokolü talep edebilecek. Belgede kontrolün gerçekleştiği yer, zaman ve kontrol nedeni bildirilecek. Koalisyon hükümetinin üzerinde anlaştığı düzenleme henüz kabinenin gündemine gelmedi.