Gazeteci Cenk Başlamış, İsrail-Hamas savaşında Rusya’nın konumunu Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan makalesinde değerlendirdi:
İsrail-Hamas savaşı, diplomasi labirentinde her zaman ustaca hamleler yapmayı başaran Rusya’yı bile sıkıntılı bir duruma düşürdü.
İlk bakışta, savaşın Moskova açısından “mükemmel” bir zamanda çıktığı düşünülebilir. Batı’nın dikkatinin Ukrayna’dan İsrail’e çevrilmesi Rusların ellerini ovuşturacağı bir gelişme.
Fakat geniş bir pencereden bakıldığında savaşın Moskova’yı huzursuz ettiği hatta sinirlerini bozduğu bile öne sürülebilir.
İlginç bir şekilde Rusya aynı anda İsrail, Hamas (genel olarak Filistin) ve perde arkasındaki güçlü aktör İran’la iyi ilişkiler kurmayı başarabilen ender ülkelerden. Tabii listeye, bir şekilde soruna taraf olan Türkiye’yi de eklemek gerekiyor.
Ancak Rusya’nın yanıt bulması gereken kritik sorular tam bu noktada ortaya çıkıyor: Nasıl bir pozisyon almalı ki hem hiçbir tarafla ilişkileri bozulmasın hem de ortaya çıkan “arapsaçı”na dolanmadan krizi kendi lehine kullanabilsin?
Rusya’nın durumu incecik bir ipte ilerlemeye çalışan cambaza benziyor. Üstelik İsrail’in Moskova’nın bölgedeki yegane müttefiki Suriye’yi bombalaması işleri iyice karmaşıklaştırıyor.
Hamas’ın tam da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in 71. yaş gününü kutlamaya hazırladığı 7 Ekim sabahı başlattığı saldırıya Moskova biraz “Hamas koksa da” dikkatli, dengeli ve ölçülü tepki vermeye çalıştı.
İki gün bekleyen Kremlin’in ilk açıklamasında İsrail’e saldıran örgüt kınanmadı ama açık destek de verilmedi. Açıklamadaki, “Gelişmelerden derin kaygı duyuyoruz”, “Şiddetin bütün bölgeye yayılması tehlikesi var” ve “Tarafları barış masasına oturmaya çağırıyoruz” İsrail’in beklediği destek cümleleri değildi ama kabul edilebilirdi.
Ardından Putin, İsrail’in eşi görülmedik acımasızlıkta bir saldırıya uğradığını ve kendisini savunma hakkı bulunduğunu söyledi ama Gazze’de kara harekatına kesin bir dille karşı çıktı ve başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız bir Filistin devleti kurulması çağrısında bulundu. Savaşın asıl sorumlusunun ABD olduğunu söylemeyi ihmal etmeyen Putin, arabuluculuk yapabileceklerini cümlelerinin arasına sıkıştırıverdi.
Yani ip üstündeki cambazın riskli misyonu sadece karşıya geçmek değil, mümkünse bunu şatafatlı şekilde yapmak ve alkışı kapmak.
Dikkatli ilişki
Sovyetler Birliği, kuruluşunu desteklese de sonradan İsrail’le diplomatik ilişkilerini keserek Arapların yanında yer aldı.
Günümüzde ise Rusya ile İsrail arasındaki pragmatik ilişkinin yazılı olmayan kuralı birbirlerinin nasırına basmamak. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un “Hitler’de Yahudi kanı olabilir” demesi ve İsrail Dışişleri Bakanı Yair Lapid’in “Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısını kınaması” krizleri örtüldü.
Diğer yandan, Hamas’ın Batı karşıtı söylemleri Rusya’nın izlediği dış politikayla uyumlu. Üstelik Hamas, hemen hemen hiçbir Arap ülkesinin onaylamadığı Rus-Çeçen savaşları sırasında Moskova’dan yana tutum aldı.
Krizin petrol fiyatlarını arttırdığı da düşünüldüğünde Rusya açısından şimdilik işler kötü gitmiyor. Ancak savaş yayılır ve Moskova bir tarafı seçmeye zorlanırsa-ki bu ABD’nin müttefiki İsrail olmaz- “cambaz” ipte asılı kalabilir.
Yazıyı kaynağında okumak için tıklayın