Hürriyet gazetesinin dış politika yazarı Sedat Ergin, İsrail-Hamas savaşını şöyle değerlendirdi:
“HAMAS’ın geçen cumartesi günü Gazze üzerinden İsrail’e muhtelif cephelerde başlattığı saldırılarla birlikte Orta Doğu’da daha çok kargaşa ve istikrarsızlık, daha çok belirsizlik ve ne yazık ki daha çok insan hayatına mal olacak yeni bir türbülans dönemine girilmiştir.
Muhtemelen önümüzdeki haftalara, aylara yayılacak, çok sert artçı dalgalarla devam edecek şiddetli bir deprem dalgasının, bir “büyük fırtına”nın henüz başındayız.
Ne kadar süreceğini, nerelere yayılacağını, ne gibi savrulmalara yol açacağını, hangi süreçleri tetikleyebileceğini şu andan tümüyle kestirebilecek durumda değiliz bu fırtınanın.
Tarihindeki en büyük baskınlardan birine uğrayan, ‘dokunulmaz ülke’ görüntüsünün üstü çizilen, ciddi kayıplar veren ve kendisini birden bekasıyla ilgili bir travmanın içinde bulan İsrail’in, ayrım gözetmeksizin başvurmakta olduğu sert misillemenin yıkım etkisini de bugünden kestiremiyoruz.
İsrail’in Gazze’ye dönük dün başlattığı abluka çok uzun sürebilir ve buradaki dar şeritte sıkışmış olan 2 milyondan fazla Filistinli için hayat yaşanmaz bir hale gelebilir. Bu durumun bütün bölgeye yönelik bir büyük göç dalgasını tetiklemesi yabana atılmaması gereken bir ihtimaldir.
Krizin seyri, aynı zamanda Arap-İsrail uyuşmazlığı ve Filistin sorununa ilişkin bir dizi kabulü, bu meselede kimin haklı kimin haksız olduğu konusundaki bazı yerleşik algıları sarsma potansiyelini de taşıyor.
Örneğin, Filistinlileri bugüne dek İsrail işgaline uğrayan, ayrımcı politikalara, uygulamalara maruz kalan mağdur insanlar olarak gören, Filistin davasına sempatiyle bakan kesimler açısından, ölen İsraillilerin cesetlerine Hamas militanlarınca yapılan saygısızlıkları insani ölçülerle açıklayabilmek mümkün değildir.
Bunun gibi, askerlerin yanı sıra, kadın erkek ayrımı yapılmaksızın her yaştan sivillerin, yaşlı insanların Hamas militanlarınca rehin alınarak kaçırılması gibi eylemler hiçbir şekilde onaylanamaz.
Emekli Büyükelçi Oğuz Demiralp’in, dün T-24’teki “Ukrayna ve Filistin” başlıklı, aslında anlaşmazlığın hiçbir tarafından sözünü esirgemediği yazısında vurguladığı üzere, meselenin bu kısmı savaş hukukunu düzenleyen Cenevre Sözleşmeleri’nin alanına giriyor.
Büyükelçi Demiralp, “Hamas’ın sivil hedeflere yönelmesi, sivilleri alıp götürmesi, kaçırdıkları kişilere yaptıkları muameleler, hepsi savaş suçudur. Hoş ve mazur görülemez. Bir kez savaş suçu işleme sarmalına girilirse, kolay çıkılmaz. İsrail de şimdi vuruyor sivil hedefleri” diye yazıyor.”
Yazının devamını okumak için tıklayın